Dağıtmak İstiyorum

50

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen

"Yol mu verdin şimdi?" diyen Alev ile tek gözümü açarak ona baktım.

"Okudun işte Alev, daha ne soruyorsun?"

Derin bir nefes alırken arkasına yaslanarak güneş gözlüğünü taktı. "Tamam bir şey demedim."

Gözlerimi devirirken yattığım yere iyice yerleştim ve güneşlenmeye devam ettim. Bir şey demedim, demeye de gerek duymadım zaten.

Sıcaktan kuruyan ağzımla beraber gözlerimi yeniden açarak doğruldum. Yanımda biten içeceğime ters bir bakış atırken ayaklandım. Alev hâlâ gözleri kapalı bir şekilde uzanırken çantamdan parayı aldım.

"İçecek almaya gidiyorum." dedim, terliklerimi ayağıma geçirirken. "İstiyor musun?"

Tek gözünü açıp gözlüğünün üzerinden bana baktı. "Olur."

Sadece başımı salladım ve topuklarımın üzerinden dönerem büfeye doğru ilerlemeye başladım.

Ayağımı kumsalın kumuna sürterek ilerlerken, tenime değen sıcak rüzgâr şimdiden kendimi denize atma isteğimi doğuruyordu. O kadar sıcaktı ki üzerimde sadece bikini olmasına rağmen yanıyordum.

"Saye?"

İsmimi duymamla duraksadım ve bana seslenen Elif'e doğru dönerken sahte bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Elif?"

Gülümseyerek yanıma geldi. "Naber?"

"İyi," derken omuz silkeledim. "Sen?"

"İyiyim." dedi sakince. "Alev ile mi geldin?"

Başımı salladım. "Aynen."

İyice gülümsedi. "O zaman sonra görüşürüz?"

Gözlerimi kıstım. "Sen kiminle geldin?"

"Annemle." dedi hızla. "Hatta erken geldik gidiyoruz."

Başımı salladım. "Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Bir şey demeden yoluma devam ederken, büfenin camından yansıyan Elif'i izledim. Bana bakmadığına emin olduğum anda arkamı döndüm ve biraz mesafe açarak takip ettim.

Çok geçmeden Erkin'in yanına gelmesiyle sırıtmadan edemedim. Gözüme çarpan şapka ile gözlüğün sahibe yaklaştım. Uyuyordu. Hemen alıp geri yeribe koysam bir şey demezdi bence.

Gözlüğü, şapkayı ve yanında duran havluyu alarak hızla üzerime geçirdim. Onlara doğru yaklaşırken suyu alarak saçlarımı ıslattım ve onlara yakın olan yere oturdum.

Telefonumu çıkartıp onları alacak şekilde videoyu açarken oturduğum yere uzandım ve telefonu kulağıma tutarak ingilizce konuşmaya başladım.

Diğer yandan onları dinliyordum. İşte elime düşmüşlerdi.