Bölüm 5 : Üç silahşörler, İki silahşörler...

23 2 1
                                    

"Gökyüzü bizim için, yıldızları ve kuşları içinde barındıran mevsimlik bir çekmeceydi..."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ormanın çıkışına giderek yaklaşmıştık. Durmadan ilerliyorduk ta ki bir çığlık sesi duyana kadar. Bir lider gibi en önde ilerliyordum. Arkamı döndüğümde en arkada ilerleyen Cansu ortada yoktu ve o çığlık sesi ona aitti. Hiçbir şey söylemeden, arkaya doğru koşmaya başladım. Cansu'yu bulduğumda gözleri odağını yitirmişti ve karnını tutarak yerde yatıyordu. Hemen yanına koştum ve elini karnından çektim. Çektiğim gibi karnına saplanmış büyük cam parçasını gördüm. Emre'ye yarasını sarmasını söyleyip ayağa kalktım ve bunu yapan kişiyi bulmak için koşmaya başladım ve buldum. Yüzünü görememiştim ama o beyaz saçları ve kırışık kanlı elleri nerede görsem tanırdım. Artık emindim. Anneannem bir seri katildi ve ben bir zamanlar canımdan daha çok sevdiğim kadını şu anda öldürmek istiyordum...
Cansu'nun yanına gittim ve elini tuttum.
"Üç silahşörler bir tane kaldı Aslı, seni seviyorum" dedi. Bahsettiği kişiler ben, anneannem ve kendisi idi. Tam neden bahsettiğini soracak iken bana bakan sevgi dolu gözleri sonsuza kadar kapandı. Ben ise her zaman yaptığım gibi sadece yutkundum. Çünkü yutkunmak boğazına gelen çığlıkları durdurmanın tek yoluydu... 
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Gözlerimi açtığımda bir arabadaydım ve başımı Cansu'nun omzuna yaslamıştım. İkimiz de uyuyorduk. Sürücü koltuğunda Emre, yanındaki koltukta ise Burak oturuyordu. Az önce gördüğüm her şey rüyaydı, Cansu ölmemişti. Anneannem seri katil değildi. Herşey iyiydi, herşey güzeldi...
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum öne eğilerek.
Emre ve Mert bakıştılar. Emre kaşlarını kaldırıp,
"Uyumadan önce söylemiştim balık falan mısın?" dedi alayla karışık.
"İnsan, hayatında tek sahip olduğu insan olan anneannesi seri katil damgası yiyince kafasını pek toparlıyamıyor, kusura bakma!" dedim ve gözlerinin içine baktım.
"Ormanın sol kanadının yanındaki ilçeye gidiyoruz. Oradaki karakol'a gidip böyle bir olay burada da yaşandı mı diye soracağız." dedi.
"İyi fikir"dedim dalgınca... Burak gözlerimin önünde elini şıklattı.
"Senin neyin var? Olaylardan çok alakasızsın." diye söylendi.
"Rüya gördüm, Cansu ölüyordu ve öldüren kişi anneannemdi. Bir süre içinden çıkamayacağım bir durum..." dedim usulca... Emre anlayışla başını salladı.
"Aynısı bana da oldu." dedi sessizce. Bir süre kimse konuşmadan ilerledik. Sonra sıkıldım ve Cansu'yu uyandırmak için dürttüm. Hayvan gibi esneyerek uyandı ve kulağımın zarını patlatacak şekilde "Ne var!?" diye bağırdı. Ağzına bir tane şaplatınca açıldı ve bana pis pis baktı.
"Vicdansız karı..." diye söylendi gerinirken. Ön tarafa döndüğümde Burak'ın Cansu'yu kestiğini gördüm. Bıyık altından sırıtarak Cansu'ya baktım ve gözlerimle Burak'ı işaret ettim. Kaşlarını olmaz anlamında yukarı kaldırdı. Sonra o da bana gözleriyle Emre'yi gösterdi. Ona alev çıkaran gözlerle baktığımda. Hakettin der gibi omuzlarını silkti. Bir süre daha konuşmadan gittikten sonra, ilçenin karakoluna vardık. İçeri gittik ve komiserin odasının önünde durduk. Kimseden ses çıkmayınca, Cansu ben konuşurum deyip içeri girdi ve Burak da peşinden girdi. Emre ile aynı anda sırıtarak birbirimize baktık. Sonra ben hafifçe öksürerek kafamı çevirdim. Kafamı çevirdiğim yerde, bir adam gazetesinin üstünden bizi dikizliyordu ve ben kafamı çevirdiğim anda kafasını gazetesine gömdü. Ağzımı oynatmadan Emre'ye "Sağımdaki adam bizi dikizliyor" dedim.
"Hangi adam?" diye sorduğunda, sağ tarafıma baktım ama adam çoktan gitmişti.
"Gitmiş..." diye fısıldadım. Tam o sırada Cansu ve Burak odadan çıktılar ve yanımıza geldiler. "Komiser bize bir adres verdi, hadi gidelim." dedi Burak. Ben de o sırada aklımdan ne kadar çok olaydaşımız varmış diye geçiriyordum...

Cam Kırıkları💣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin