32; vega

3.4K 359 166
                                    



lil happy lil sad - let me die.

Neden mutlu hissettiğimiz bir anda her şey birdenbire üst üste gelirdi ki?

Mesela neden sevdiğimiz bir kişini tümüyle basit bir şekilde sevemezdik? Neden ailemizde durmadan çalkalanışlar olurdu ve neden yakın bir arkadaşımızı kaybettiğimizde, onu geri getirmek için her şey yetersiz kalıyordu?

Neden geri gelmiyordu?

Neden tek bir hayatımızın olmasına rağmen, mahv olup duruyordu? Görüp görebileceğimiz tek hayat bu değil miydi zaten? Onu da elimizden alırlarsa geriye ne kalacaktı ki?

"Okulun gözdesi Ay," Ryan önümdeki sandalyeyi çekerek karşıma oturdu. Yüzünde iğrenç bir sırıtış vardı. "Ee görüşmeyeli daha fazla sorun topladın mı?"

Onu görmezden gelerek okuduğum coğrafya kitabına yoğunlaştım. Onu görmezden gelmeye kararlıydım. Çünkü iyileşmek istiyordum. Bir daha Rüya görmek istemiyordum ve normal bir liseli gibi olmak istiyordum. Bütün bunlar için onu görmezden gelmeliydim.

"Taehyung," diye üstüne basa basa konuştu. Bakışlarım istemsizce ona kaymıştı. Göz göze geldiğimizde yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.

"Demek ona karşı gerçekten duyguların var," diye düşünceli bir sesle konuştu Ryan.

Cevap vermedim.

"Onu sevdiğine emin misin sen?" Oturduğu masada geriye kaykılarak seslice düşünmeye başladı. "Ondan önceleri de vardı çünkü. Neydi isimleri? Hah buldum. Mark? Chen? Jonghyun? Ben?"

Dikkatim tümüyle dağıldı. Artık yaylalar ve ovalar birbirlerine girmiş durumdaydılar.

"Onlara ne oldu peki?" Ryan dirseklerini masanın üzerine yaslayarak bana doğru yaklaştı. "Ben söyleyeyim."

"Sadece git." diye fısıldadım dişlerimin arasından.

Ryan güldü. "Mutluluğunu mahv etmeden önce mi? Hiç sanmıyorum." Elini kalbinin üzerine koydu. "Bu benim tek eğlencem."

Gözümün önündeki harfler eriyerek birbirlerine karışmaya başladıklarında gözlerimi kapattım. İşte bütün bunlar Rüya görmemi tetikleyen şeylerdi.

"Öncelikle Mark'ı sevmiştin değil mi? Hani şu okula yeni gelen çocuğu, lise birdeki." Dudak büzdü. "Onun sonu ne oldu? Okuldan atıldı? Hem de kimin yüzünden. Ah, tabii ki senin!"

Ryan kendi söylediğine kendisi kahkaha atmaya başladığında yumruğumu sıktım. Tırnaklarım avuçlarıma batmış, canımı oldukça yakmışlardı.

"Sonra Chen. Benim küçük bebeğim." Ryan kahkaha atarak kafasını eğdi ve bir süre öylece boşluğu izledi. "Başka bir şehire taşındı. Neden mi? Senin yüzünden." Kafasını aniden kaldırdı ve tam gözlerimin içine baktı.

"Eğer onu seven kişi sen olmasaydın, hiç kimse o çocuğun varlığından haberdar bile olmayacaktı ve belki o zaman hâlâ huzur içinde sıradan bir liseli gibi okulu bitirebilirdi." Dilini şaklattı. "O çocuğa ne zamandan itibaren zorbalık yapılmıştı? Yanlış hatırlamıyorsam seni sevdiğini bütün okul öğrendikten sonra değil mi?"

Ryan alayla konuşması ve her şeye kahkahalarla gülmesi gittikçe beni boşluğa çekip duruyordu. Eskileri bana hatırlatmak zorunda mıydı? Bütün bunları zaten biliyordum. Çok iyi biliyordum hem de.

"Jonghyun?" Ryan sesi sona doğru iyice kısıklaştı. Sanki sadece bana fısıldamak istiyordu ama bütün kafeteryanın kulaklarının bizde olduğunu ikimizde çok iyi biliyorduk. "Senin yüzünden, Ay. Sadece senin yüzünden."

all bright wonders like taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin