taylor swift - the moment i knew.Her şey mahvoluyordu.
Üzerimde saatli bomba varmış gibi her saniye daha da dibe çekilmeye başlıyordum.
Sanki ben, farklıydım.
Sanki benim iki kolum, iki bacağım, bir burnum yoktu. Sanki annemin karnından saç yerine kafamda yılanlarla çıkmıştım ve göz göze geldiğim herkesi taşa çeviriyordum. Sanki ben hiç kimsenin bilmediği bir dili konuşuyor, onların beni anlamasını bekliyordum ama onlar bana taş fırlatmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlardı.
Beni anlamaya çalışmıyorlardı.
Hayatım boyunca, 13 yaşımdan beri bunu sorgulayıp durdum. Neden farklı olan tek kişi bendim?
Neden sıradan görünüşüme herkes yeşilmiş gibi bakıyordu? Sesimi neden duymuyorlardı? Beni tanımadan sorunlu dedikleri halde neden hiç kimse bunun sebebini sorgulamıyordu.
Neden tehlikeli olan kişi ben oluyordum, oysa ben karıncaları bile çok severdim.
Az önce de dediğim gibi, üzerimde saatli bomba varmış gibi her saniye daha da dibe çekilmeye başlıyordum. En sonunda en dibe vardığımda o bombanın süresi bitecekti. Ve ben, ve bütün bu yıllar, bütün bu anılar, mutluluklar, arkadaşlıklar hepsi patlayacaktı.
Dipsiz bir kuyunun dibindeki küllerden başka bir şey olmayacaklardı.
Bunu 13 yaşımdan beri biliyordum.
Taehyung'la beraber ortak kullanılan eve doğru yürüyorduk. Kıyafetlerimiz hâlâ ıslaktı ve biz yol boyunca hiçbir şey konuşmamıştık. Tek kelime bile.
Zile bastığımızda, kapı açıldığında, Namjoon kapıyı açtığında, onun arkasından neden orada olduğunu bilmediğim halde Hei belirdiğinde ve herkes endişeyle bizi içeri aldığında bile, onunla göz göze dahi gelmemek kendimi kastıkça kasmıştım.
"Sizin burada ne işiniz var?" diye sordum Hei'yle Sera'ya bakarak.
Hei omuz silkti. "Sizi merak ettik ve hep beraber beklemeye karar verdik. Sen iyi misin?"
Hei bana yaklaşarak sarılmak için hamle yaptığında onu ittim. Gözlerindeki şaşkınlık bütün yüzüne sadece üç saniye içinde dağılmıştı.
"Sorun ne, Ay?" diye sordu Hei.
13 yaşımdan beri sürekli duyduğum soruydu bu. Sorun ne? Birileri bana Nasılsın? diye sormak yerine hep Sorun ne? diye sorardı. Bu beni o kadar çok üzüyordu ki, ölmek istiyordum.
Belki de zaten ölecektim. Rüya'ya geçtiğim de ve ağır düşüşlerden birisini yaşadığımda kendimi kontrol edemeyerek zarar verecektim kendime. Çünkü on dört yaşında aylar sürek bir Rüya görmüştüm ve uyandığımda kendimi otuz katlı bir binanın en tepesinde bulmuştum. Eğer iki saniye geç uyansaydım, bir daha hiç uyanamayacak olacaktım.
Bir daha hiçbir zaman onların yüzünü göremeyecektim.
Renkleri ayır edemeyecektim, annemin yemeklerinin kokusunu alamayacaktım, babamın ona bahçede yardım ederken üzerime tutup beni ıslattığı o fıskiyeni hissedemeyecektim.
Taehyung bir daha sevemeyecektim. Sevmek için bir kalbim olmayacaktı artık.
Ryan haklıydı.
Bir daha Rüya görmeyeceğim diye bir şey yoktu, ve eğer bir daha Rüya görürsem, kırılan tek şey etrafımdaki herkes olacaktı.
Ben dipsiz kuyunun dibine ulaştığımda ve patladığımda etrafımdaki herkes paramparça olacaktı.
Bunu 13 yaşımdan beri biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all bright wonders like taehyung
Fanfiction"Kendi kabuğuna çekilirsen, sana ulaşamam." ancillulaa [2019] ✓