Yabancı

1.4K 117 21
                                    

Yabancı
________

Merhaba, Nefesim...

Doktor randevumuzdan sonra sana söz verdiğim gibi günlük tutmaya başladım. Biliyorum, yazmaya bağışıklı biri olsam da kendimi yazmak hep saçma gelmişti bana. Ama sanırım bu artık gerekli... Yazmazsam unuturum, unutursam kaybolup giderim...
Kaybolup gitmek umrumda değil ama seni kaybedersem işte o zaman ölürüm. Ömrümün otuz senesi sensiz geçti ve ben seni bulduktan sonra nefes aldığımı anladım. Şimdi, bu ne olduğu bilinmeyen lanet olasıca hastalık mı unutturacak seni? Seni unutursam, nefes almayı nasıl hatırlarım ben?
Ama eğer unutursam... Seni unutmamı sağlama nefesim. Buna izin verme... Unutursam hatırlat, hatırlamazsam bile yanımdan ayrılma. Beynim unutsa bile kalbim senin izlerini asla unutmaz. Eğer kalbini kalbimden esirgersen, işte o zaman nefessiz kalır ve ağır ağır ölürüm.
Bu senden ilk ve son dileğim. Bir de, kendine iyi bak olur mu? Ben unutana kadar sana iyi bakacağım. Seni hep seveceğim...

Tahir'in...

Genç kadın, defterin ilk sayfalarında kendi adına ayrılan sayfalarda elini gezdirmeye başladı tek tek. Okudukça gözleri doldu. Gözleri doldukça, kalbi yandı... Son okuduğu nottan sonra daha fazlasına dayanamadı kalbi. Zaten bir senedir kalbi her gün yanıyordu.

Genç adam, kalbin benden uzak kalırsa ölürüm demişti. Ama aynı durum kendisi için de geçerliydi. Bir senedir onu bulmaya çalışıyordu. Kalbi her başarısız arama sonucunda daha çok kanıyordu. Bir diğer aramada da o yaranın mühür bağlamasına fırsat kalmadan, o yara hançerlenerek daha fazla kanıyordu.

Ama artık bulmuştu. Onu, bu lanet ıssızlıkta bulmuştu. Böyle olacağını başından beri biliyordu. İlk günden beri. Eğer kendisini unutmasaydı çoktan gelmişti yoksa kendi yuvasına.

Defteri son kez okşayıp kapattı ve baş ucundaki komodine bıraktı. Ama uykusu yoktu. Bir senedir deli gibi özlediği kocası yanında uyuyordu ama ona yabancıydı. Ve bu daha da çok kalbini yakıyordu.

Uyandırmamak için usulca kalktı yataktan. Parmak uçlarında yürümeye başladı. Sevdiği adama bakmaktan, kaldığı yeri inceleme fırsatı olmamıştı. Çok büyük bir yer değildi. Yatak oturma alanının tam ortasındaydı. Üzerinde bir pencere vardı ve mükemmel bir manzarası vardı. Keşke dedi... Keşke buraya karı koca olarak tatile gelseydik... Gözyaşını sildikten sonra diğer yerlere bakmaya başladı. Sağ köşede bir şömine ve önünde bir üçlü ve tekli iki koltuk vardı. Üçlü koltukta da uyuyan kocası.

Dikkatle baktığında üzerini açtığını gördü. Hala dağınık yatıyordu. Tebessüm edip yanına yaklaştı. Pikesini toparlayıp omuzlarına kadar örttü ve uzun zaman sonra yakından bakmaya başladı ona.

Çok değişmişti. Hep kısa kalan sakalları uzamıştı. Saçları dalgasını belli edecek kadar uzamıştı. Çenesinde açılan yarayı görünce elini götürmek istedi. Dudakları ile dokunmak istedi teninde açılan pürüze. Ama durumlar çok farklıydı. Doğrulup mutfağa geçti ve su içmek istedi.

Buraya gelirken ne yapacağını planlamıştı oysa ki. Eğer onu bulursa, karşısına alıp konuşacak, ben senin karınım diyecekti. Kolundan tutup yuvalarına götürecekti. Ama şimdi...

Onu uzun zaman sonra ilk kez görünce tüm duvarları yerle bir olmuştu. O güçlü kadın gitmiş, yerine ne yapacağını bilemeyen bir kız çocuğu gelmişti sanki. İçeride havasızlıktan boğuldu ve ses çıkarmamaya özen göstererek kapıya çıktı.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin