Ay ve Deniz
________"Tahir, neden kendi yıldızımızı seçmiyoruz?" Kadın, eşi ile uzandığı evlerinin çimenli bahçesinde birden sessizliği bozdu. Tahir, huzurlu sessizlikten, daha da huzurlu bir sese kulak verdi.
"Bilmem, benim yıldızım şu an elimi tutuyor. İhtiyaç duymamış olabilirim." Kafasını yıldızlardan çekip, karısına baktı. Yeşilleri ışıl ışıldı. Kendisine her baktığında parlıyordu o güzel gözler.
"Benim de yıldızım yanımda ama, ikimizin bir evi olsun o yıldız. Ne zaman ayrı düşsek, yıldızımıza bakıp evimizde hissedelim. Kalplerimiz gibi yıldızımızı da evimiz benimseyelim." Gözlerini kocasından çekip tekrar yıldızlara baktı. Böyle seçemiyordu ki.
"Hepsi aynı gibi güzelim. Ama aklıma ne geldi..." Yerden doğruldu ve karısını da kucağına yatırdı. Ardından eli ile işaret etti.
"Ay pusulan, deniz sığınağın olsun. Her ayrı düştüğümüzde, ayı benim kalbim belle. Kalbim sana yön gösterecektir. Sığınağımızda buluşacağız." Gözlerini aydan ayırmadı. Ayın parıltısı ile daha da odaklandı. Karısı memnun bir gülümseme ile kendisine bakıyordu.
"Ay pusulan, deniz sığınağın olsun..." Kocasının yazar olmasına bir kere daha aşık olmuştu. En normal anlarda bile içinden unutulmaz bir an çıkarmayı başarıyordu. Sözü bir kez tekrarladı. Kulağa çok hoş geliyordu.
________
"Nefes..." Genç adam, yarı baygın halde mırıldanmaya başlamıştı. Bayıldığı anda, kadın ne yapacağını bilememişti. Hızla yerdeki kafasını kucaklarına almıştı. Yüzünü okşamış, ona sevdiğini fısıldamıştı. Özlediğini anlatmıştı ona. Uyanmasını yalvarmıştı.
Şimdi mırıldandığını duydu. Soluk almayı bile kesmişti o an. Duymak istiyordu, tek kelime bile kaçırmak istemiyordu. "Nefes..." Adını mı söylemişti o? Hatırlıyor muydu?
"Buradayım, aşkım! Yanındayım." Yüzünü, ayılması için yavaşça kıyamasa da tokatlıyordu. "Uyan, sevgilim."
Genç adam, bir şeyler duyuyordu. Hala rüyada mıydı? Karısı ile hala beraber miydi? Karısının görseli iyiden iyiye zihninde oturuyordu. Bir dakika... Karısı, misafirine çok benziyordu. Olamazdı, olsa neden tanımıyor gibi davransındı ki?
Kulakları basınçlı bir ortamda kalmış gibi neredeyse duymuyordu. Gözlerini ağrı ile aralamaya çalıştı. Kafası kazan gibi şişmişti. Birkaç kez kırpıştırdı. Gözlerinin önüne, yeşiller sabitlenmişti. Kesinlikle rüyada kaldım dedi. "Tahir, iyi misin?"
Kadının sesini hafiften duyabilmesi ile uyandığını anladı. Rüyada değildi? Karısı neredeydi? Kafası cidden çok karışıktı. Yavaşça doğruldu. "Ben... Bayıldım mı yine?"
"Yine mi? Sık sık olur mu?" Endişe dalgası gördü yeşillerde. Yeşil gözlü müydü misafiri? Karısı da yeşil gözlüydü.
"Her gün olmasa da, arada küçük sürprizleri oluyor." Kadının yardımı ile yerden ayaklandı. "Sen, telefon ile mi konuşuyordun?"
"Hayır. Neden sordun?" Durum gittikçe garipleşiyordu. Ama misafirini telaşlandırmak ve korkutmak istemedi. "Hiç, öyle sandım."
Derin bir nefes verdi kadın. Demek ki duymamıştı. Eğer duysaydı, her şey berbat olabilirdi. Kendisinden uzaklaşabilirdi. Tam onu bulmuşken ellerinden kaçırabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
General FictionNe olduğunu bilmediği hastalık nedeniyle geçmişini günden güne unutan bir adam. Unutulan geçmişte yeri çok büyük olan bir kadın. Bir deniz fenerinde geçmişini hatırlarken, geçmişi karşısına çıkarsa neler olur?