Bir Çocuk Sevdim
________Hayallerden bahsetmiştik lacivert gökyüzünün huzur veren kanatları altında. Hayaller de güzeldi tam bu saatlerde. Kim hayal kurmadan uyurdu ki?
Tahir, gözlerini kısa süre sonra araladığında niyeti içeriye geçmekti ama koynunda tebessümle uyuyan eşini gördüğünde vazgeçmişti hemencecik. Huzurluydu. O huzurluysa, Tahir zaten huzurluydu. Üşüyeceğini düşündü sadece.
Sonra içeriden battaniye almak istedi. Kızına, annesine iyi bakacağına dair söz vermemiş miydi daha biraz önce? Doğrulacaktı ama karnında sıkılaşan kol tam tersini söylüyordu. Eh, o zaman sıkı sıkı sarılır üşümesini engellerdi.
Kolları arasına iyice aldı sevdiğini. Son kez kızına bakıp gülümsedi. "İyi geceler meleğim." Dedikten sonra kolları arasındaki meleğinin saçına öpücük kondurup kapadı gözlerini, karısının hayallerine ortak olarak.
Gözlerini açtığında sabahın ilk ışıklarını gördü. Ama etraf hala alacakaranlığından sıyrılmamıştı. Aklı hemen karısına gitti. Karnındaki eline dokunduğunda buz tutmuştu. Bu kadar yeterliydi sanırım.
Uyandırmamaya özen göstererek ayağa kalktı ve kucağına aldı eşini. Hızlı olmaya özen göstererek odanın yolunu tuttu. Odaya girdiğinde yavaşça yatağa bıraktı ve yorganı çekti üzerine bir an önce.
Kendisi de yanına geçtiği anda narin kolların tekrar boynuna sarılması, kafasını da boynuna yaslaması ile sınanmaya başlamıştı. Yorganı iyice çektikten sonra kolları ile sardı hemencecik.
Şafak söktükten sonra, evlerinin konumu sayesinde etrafta sadece kuş sesleri duyulmaya başlamıştı. Huzurlu bir uyku çekmenin tebessümü ile araladı gözlerini Nefes. İşte tam olmak istediği konumdaydı. Bir senedir özlediği yerdeydi. Evindeydi.
Boynundaki elini ensesine götürdü ve okşamayı özlediği saçlara dokundu yavaşça. Burnunu boynuna iyice hapsederken özlemden ağlayacaktı neredeyse. Evinin kokusu değişmemişti. Hala saklı kalmıştı.
Dudağını götürdü bu kez boynuna. Koklayarak öptü, özlem gidermeye çalıştı. Şimdilik bununla yetinmeliydi. İkinci kez öpeceği esnada, Tahir'in sesi buna engel oldu.
"Nefes, yapma." Fısıltı şeklinde çıkan ses zorlandığını açıkça belli ediyordu zaten.
"Çok özlemişim." Tekrar çektiği nefes ile zorla yutkunabilmişti.
"Yapma, yakma." Gözlerini tamamen açarak yan döndü uzaklaşarak. Bunu yapmazsa kendini affedemezdi, biliyordu. Ama tek elini tuttu güven vermek istercesine.
"Zaten yanıyoruz." Koyulaşan ballarına baktı inatla. Ondan uzak kalmak ölüm gibiydi.
"Daha fazla yakmak istemiyorum. Seni incitmek istemiyorum." Elini yüzüne götürüp okşadı usulca.
"Nereye kadar? Bir ay, üç ay, bir sene... Söylesene, bu daha fazla yakmak değil de ne?"
"Anlamıyorsun Nefes."
"Neyi anlamıyorum Tahir? Benden uzak kalman, kaçman canımı yakıyor. Karınım ben senin."
Cevap veremedi. Yeşil gözler ondan umutla bir cevap beklerken söyleyecek tek bir kelime bulamadı. Yatakta doğruldu hızla. "Ben kahvaltı hazırlayayım."
"Yine kaçıyorsun işte! Tek yaptığın benden kaçmak!" Odadan çıkarken tutamadı kendisini daha fazla. Böyle bir durum yaşayacaklarını Buket ona önceden söylemişti ama yaşamak, içinin yanması çok başka bir acıydı.
Tahir ise duydukları yüzünden kızgındı. Nefes'e değil, kendisine kızgındı. Gözü mutfağa kaydı ama şimdilik sakinleşmesi gerekti. Araba ve ev anahtarını alıp evden ayrıldı. Nereye gideceğini, ne yapacağını bilmiyordu. Tek yapmak istediği kafasını boşaltmaktı. Yeterince boş değilmiş gibi hem de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
General FictionNe olduğunu bilmediği hastalık nedeniyle geçmişini günden güne unutan bir adam. Unutulan geçmişte yeri çok büyük olan bir kadın. Bir deniz fenerinde geçmişini hatırlarken, geçmişi karşısına çıkarsa neler olur?