ne yapacağına dair bir taslak kurmadan gelen yazarınıza selam diyin🤗
umarım yapabilirim ya, kafamdakini dökememekten korkuyorum biraz 😔ÇOOOK UZUN BİR BÖLÜM. O YÜZDEN;
İçeceğinizle ya da yemeğinizle okumaya başlayın bence ve ara vermemek için müsaitken okuyun. Ayrıca; biraz yorum bekliyorum çünkü cidden çok uzun ve düşüncelerinizi merak ediyorum——————:——————-
Jungkook;
"Kafanı telefondan kaldırsan beni göreceksin mi?"
Kendi kendime kafamı kaldırıp kaldırmama arasında gidiyordum. Onunla yüz yüze olmak beni çok utandırıyordu, ve bir o kadar da onu canlı görmek istiyordum. Kazağımın kollarını çekiştirerek parmaklarımı onunla örterken gergince telefonumu cebime atmıştım. Olduğum yerde ileri geri sallanırken, sonunda kafamı kaldırabilmiş ve o güzel yüzle göz göze gelmiştim. Bana bakıyordu, ve sadece öylece duruyordu. Gözleri her tarafımda dolanıyorken, gergince ısırdığım alt dudağımı serbest bırakarak gülümsedim. Gözlerime odaklı kahverengilerini benden hiç ayırmadan daha yakınıma geldi. Kazaktan dolayı sadece parmak uçlarımın gözüktüğü elimi havaya kaldırarak gülümsedim.
"Selam."
Bu kalabalıkta bana bu kadar dikkatli bakmasa sesimi duyacağından emin değildim. Gülümsüyordu ama bu daha çok, hayranlıkla birine bakmak gibiydi. Bu bakışı biliyordum çünkü şu an ben de ondan farksızdım. Fotoğrafta gördüğüm beyaz gömleği ve içindeki siyah kazağı biraz daha inceledikten sonra, nihayet bana cevap vermişti.
"Selam, ah daldım kusura bakma."
Onun da gergin olduğu apaçık belliydi. Gülümseyerek kafamı salladıktan sonra, mağaza önündeki kalabalığa baktım, ve o an dehşete düştüm. Hepsi önceden fotoğraf çekip mağazaya bakarken şimdi bizi izliyorlardı. Bizi uygulamadan tanıyor olmalılardı ve şu an gözler bendeyken çoktan utanmış ve gerilmiştim.
"Tanrım! Hepsi bizi izliyor!"
Yakınarak söylediğim sözle o arkasını dönerken, ben bir adım daha ona yaklaşmış ve tam önüne geçerek göğsüyle kendimi kapatmaya çalışmıştım. Sanırım bunu yapmak için çok küçük değildim. Ama yine de biraz işe yaramıştı, çünkü göğsü genişti. Geri önüne döndüğünde beni burnunun dibinde görmek onu şaşırtmış olacak ki, "Oh." gibi bir mırıldanma ile yüzünü geriye çekmişti.
"Pardon, kendimi saklamaya çalışıyorum da."
Şirince gülümseyerek ona aşağıdan bakarken, Tae anlık olarak şaşırmış ve sonradan kafasını geriye atarak sesli bir kahkaha atmıştı. İki eli pantolon cebinde, saçları kafası geride olduğu için uçuşurken buradaki tüm gözlerin onda olmasının doğal olduğunu düşündüm. Buna alışık olmalıydı.
"Sana şirinlik yapma diyorum ama-"
"Ama," dedim tıpkı onun gibi. Son harfi biraz uzatmıştım ve kaşlarımı kaldırarak çocuklarına bir şey öğreten ebeveynler gibi bir hal takınmıştım.
"Ben sadece içimden geleni yapıyorum."
Bu tavrım onu kıkırdattı. Ben de gülümseyerek kafamı eğdim. Bugünü canlıyken atlatmak istiyordum. Ayakkabılarımıza odaklandığım sırada, Tae'nin şekilli parmaklarını çenemde hissettim. Dudaklarım şokla aralanırken, o kafamı kaldırtarak bacaklarını kırmış ve benimle aynı boya gelmişti.
"Benimle mağazanın içine girer misin? Beraber yaparız açılışı," diyip bana bakarken, en sonda "Hım?" diye ifade ile soru sorduğunu belli etmişti. Gözlerimi yüzünden ayıramazken sanki bana büyü yapmış gibi hissediyordum. Usulca kafamı sallarken, işaret parmağını burnuma dokundurmuş ve gülümseyerek kendini dikleştirmişti. O sırada bize doğru koşan pembe saçlı, oldukça güzel olan bir çocuk Tae'ye seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LITI SITE -Taekook
FanfictionYayıncı Kim Taehyung ve fotoğrafçı Jeon Jungkook'un kalplerinden taşan aşkı. Kim Taehyung'un Jungkook'un gözlerindeki yıldızlara aşık olduğu bir dünya ve Jungkook'un şımarıklığı. uke!jk seme!tae ⚠️ Dipnot: Bu fic zorba karakterler barındırmaz. Kib...