1 hafta geçer fakat ne İnk ne de Dream onu bulamaz,
3. Kişinin gözünden,
Error 1 haftadır aç ve susuz bir şekilde yerde boynundan ve ayaklarından kelepçelenmiş bir şekilde duruyordu. 1 haftadır kimseyi görmüyordu. Yanlızlıktan belkide şizofren olmaya yaklaşmıştı.
-A aahhh ben seni unuttum ya Error neyse bugün işkencelere devam eden biliriz ne dersin. Bugün nasıl bir acı çekmek istersin?
Error korkudan terlemeye başlamıştı. İpleri olmadığından Nightmare'ı gizlice de yakalayamazdı. Ve sonra kafatasına bir baskı, bir çatlak sesi. Bir tane daha, ve bir tane daha... Error'un kafatasında 3 tane çatlak oluştu. Bir tanesi sol gözünden başlayarak burnuna doğru uzanıyordu. Bir diğeri yıldırım gibi anlının ortasında, diğeri ise boynundan başlayarak ağzına doğru idi. Error'un bu acıya dayanmış olamsı inanılmazdı, başka birisi olsa çoktan bayılmış veya daha kötüsü...
-Sanırım bugünlük bukadar yeter. Kaburgalarınla son gününü güzel geçir çünkü... Anladığını düşünüyorum.
Küçük bir gülümseme korkunç yüzü daha da korkunç yaptı. Küçük bir kahkaha, küçük adımlar ve küçük adımların uzaklaşma sesleri...
O arada Error bunlara ne kadar dayanabileceğini düşünüyordu. Çoktan zayıf olmayı bile dilemişti. Böylece erken ölebilecek ve acı çekmeyecekti. Fakat İnk vardı, her pes etmeyi düşündüğünde o ölürse İnk'in neler yapacağını düşünüyordu. Bu ona acı veriyordu, İnk'in üzülmesi. Onun yüzünden...
-İnk'in gözünden-
1 hafta, tam olarak 7 gün, 168 saat. Onu göremiyorum. Her sabah onu bulmak umuduyla uyandım ama hala yok. Her sabah onu göremiyorum. Her sabah bana sarılmıyor, beni öpmüyor, birlikte uyumuyoruz. Sesini özledim, kokusu... Kokusunu da çok özledim, peki sarılışı, beni kollarıyla sarışı... Ben onu çok özledim, hemde çok...
-İnk, 3 gündür birşey yemedin. Birşeyler yesen iyi olacak, hastalanabilirsin.
Bana getirdiği bir tabak makarnayı öylece koydu önüme. Yemeyeceğimi bildiği halde. Onsuz hiçbirşey olmuyor. Hayatım duruyor. Zaman ilerlemiyor. Herşey onunlaydı, onu bir savaşta bişe görmeye hazırdım. Şimdi sevgilim ama yok. Düşman olsaydık da olurdu.. Ama yok olmadı, o yok, o yok
O yok...
-O YOK, NEREDESİN. NERDESİN NERDESİN NERDESİN!?
Dizlerimin üstüne çöküp boşluğa bağırmaya başladım. O yok. O YOK!!
-İnk sakin ol gel hadi,
Elini uzattı ve beni kaldırdı. Yatağıma kadar götürdü. Ve ben rahatça uzanana kadar gitmedi.
-Dream iyiyim, gidebilirsin.
Dream 3 saniye kızgın gözlerle bana baktı.
-Çok iyisin İnk. Boşluğa bağırmadın biraz önce, heleki hiç ağlamadın. Değilmi? Görmüyor musun Error sana zar-
Hayır,
-O BANA ZARAR VERMİYOR!! ODAMDAN SİKTİRİP GİT ANLADINMI?!
Dream hiçbir şey söylemeden odadan bir hışımla çıkıp kapıyı ailesine sinirlenen ergenler gibi çarptı. Ve anında yatağımdan zıplayıp çıktım. Pike havada uçuştu, ve ben o çekmecenin önündeydim. Onun hakkında olan bütün çizimlerimin olduğu çekmece. Tereddüt etmeden açtım ve bütün kağıtları alıp yatağa döktüm ve aynı şarkıyı açtım.
Two birds on a wire
One tries to fly away
And the other...Çizimlerine bakmaya başladım. O kadar harika gözüküyordu ki çizim olsa bile. Boynundaki uzay mavisi atkı, aynı oranda olmayan göz bebekleri, kan kırmızısı kolları ve bacakları. Ne kadar muhteşem, hayran kaldığım tek şey. Ha birde... Evet tek şeymiş.
*****
Evet normalde yazdıklarımı sevmem ama bu fazla mı mütüşmel oldu ne?
Neyse bölüm nasıldı aq şu soruya bi cevap veriğn plz.
Niyse ben çok neyse diyom ama neyse
HAY AQ
Ney-hayır bida söylemicem
Gitap güzel gidir mi?
Okurlarım
Ben
Çok
S
I
K
I
L
D
I
M
Eheh kim sıkılmadı ki aqnfçfmföfföfNey-hayır kendine hakim ol Eylül
Hade atam bare bölümü byeah
Sizi seveyrum 💛💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞIM-Bitti
RomanceSiyah ve beyaz, Gökkuşağı ve karanlık, Negatif ve pozitif, Yaratıcılık ve yok edicilik... İki zıtlık birbirini sevdiler, ama ayırıldılar. Yapmaması gereken birşey yapınca yok edici, yaratıcıyı kaybetti hayatını. Bu tüm yaşama şamsını yok edecekt...