Error'dan
Saatler, olamayacak normallikte geçiyordu. Sanki her an birşey olacakmış gibiydi. Sanki, sanki her an birimize birşey olacak da ölecekmişiz gibi. Ölmek...
Sorgulanamayacak kadar korkunç son... Aslında ölmek bir son değil, her ölümüne yeni bir başlangıç. Bir yakınınız ölünce, onsuz olacak yeni hayata başlangıç yapmanız gerekir, yeni bir başlangıç.
Yenilikleri pek sevmem, hatta nefret ederim diyebilirim. Ve eminim ki gökkuşağımında sevmiyor. Ama çok değil, az zaman sonra bir kayıp alacak...
-Error, hey. ERROR!
Resmen yerimden zıplatacak bu ses, İnk'den geliyordu. Kafamı hızlıca çevirdim.
-Efendim sevgilim?
Yumuşak tonla söylediğim kelimeler ağzımdan çıkarken, İnk'in fazlasıyla kızardığını görebiliyordum.
-Sadece çok dalmıştın, iyi misin diye sormak istedim. Nasılsın?
Açıkçası biraz şaşırmıştım. Normalde pek iyi olup olmadığım sorulmazdı, sanırım alışmalıydım.
Bu sırada İnk meraklı bakışlarla direkt olarak gözlerime bakıyordu. Bir süre onu cevapsız bırakıp yanına biraz daha yaklaştım. Kollarımız birbirine değene kadar kaydım.
-Error?
Çenesinin mürekkep lekesi olan tarafından tuttum, ve İnk'e tutkulu bir öpücük verdim. Şaşkınlıktan gözleri kocaman açılmıştı sevgilimin.
-Eve gidelim mi sevgilim?
Kafamı onunkinden uzaklaştırırken sorduğum soruya bir süre cevap alamayacağımı biliyordum. Çünkü İnk hala gözleri faltaşı gibi açık biçimde bana bakıyordu.
Ortalama 5 dakika sonra cevap aldım, ama beklediğim cevap bu değildi...
-Error, gitmeni istemiyorum...
Demek biliyordu, ama salağa yatmak en iyisi gibi geldi gözüme.
-Ne demek istiyorsun, seni asla bırakmam!
Alnını alnıma koydu.
-Ruhun düzelmeyecek, çok zamanın yok...
Bunları yeterince iyi biliyordum, ama ona söylememeliydim. Sonuçta çok üzüleceğini biliyorum.
-Ölmeyeceğim, İnk.
Sonrası sıkı sarılmalarla devam etti. Hala yıldızlar vardı, fakat pek fazla değillerdi.
***
-Evde (İnk'in) -Eve geldiğimizde direkt olarak kendimi koltuğa attım, zaten buraya zor gelmiştim. Bazı kemiklerim kırık olduğu için. İnk onları düzelttikten sonra yanıma yerleşti oda.
Başını omzuma koydu, ben ise normal olarak kolumu onun omzuna attım. Şuan liseli çiftler gibi gözüktüğümüze eminim.
Kafamdan çıkmayan iki şey vardı, ilki korkutucu olmayanı tabi. İnk aklımdan çıkmıyordu, çünküsü yok...
İkincisi ise onun durumuydu, ben gittikten sonra ne olacaktı? Ölümüm kaçınılmazdı, mutlaka gidecektim. Fakat sonra? Sonra ne olacaktı, İnk ne yapacaktı? Acaba bütün evrenlerde unursanacakmıydı benim ölümüm?
Umursanmayacağına emindim, fakat bu beni ilgilendirmezdi. Beni İnk ilgilendirirdi...
*crack*
Ruhum tamamen parçalanmak üzereydi...
Ölecektim,
İnk'i yanlız bırakacaktım...
3. Kişi
Error kısa bir baş dönmesinden sonra daha iyi hissettiğini düşünmüştü. Ama değildi, o son günlerini yaşıyordu... Ve bunu olabildiğince umursamamaya çalışsa bile olmuyordu, herzaman aklındaydı ölüm...
Error son kez İnk'e baktı ve fısıldadı,
-Seni seviyorum...
Ve gözlerini yavaş yavaş kapattı, son saniyeleri bitti... Toz olmaya başladı, sevgilisiyleyken. Ölmeye başladı... Ve İnk bile onu kurtaramazdı artık...
-E-Error? ERROR!
Bu bir hikayenin sonu muydu?
Yoksa başlangıcı mı?
....
Selamın aleyküm
Şimdi bu bölüm son mu değil mi söylemicem çünkü tahmin edebileceksiniz zaten
Herneyse bu kadar işte ıh
Sonraki bölümü bekleyin isterseniz,,,,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞIM-Bitti
RomansaSiyah ve beyaz, Gökkuşağı ve karanlık, Negatif ve pozitif, Yaratıcılık ve yok edicilik... İki zıtlık birbirini sevdiler, ama ayırıldılar. Yapmaması gereken birşey yapınca yok edici, yaratıcıyı kaybetti hayatını. Bu tüm yaşama şamsını yok edecekt...