9. Bölüm 2/2

19.2K 1.1K 163
                                    

"Nasıl yani! Öylece bıraktın mı çocuğu! Aybala meğer sen ne insafsızmışsın." dedi şaşkınlıkla.

"Öff Kübra! saçmalama Allah aşkına.Napsaydım en başından tahmin ediyor olman lazımdı.Sence ben evlenecek kız mıyım?"

"Serdar tam da evlenilecek adammış ama!" sinirle soluyup çayını komidine bırakmıştı.

" Eee peki annene ne dedin?"

"Serdar ile anlaştığımız gibi. Onun benden pek elektrik alamadığını söyledim.Şimdi bana pek yüz vermiyor.Dedi ki "Hep o somurtuk suratın yüzünden tüm taliplerini kaçırıyorsun.Allah seni bildiği gibi etsin! Flinta gibi damadımı kaçırdın." İnana biliyor musun? Yine ben suçlu oldum."

Sana müstahak der gibi bir tavır takınıp
"Kadıncağız seni başgöz etmek istiyor tek isteği bu.
Ne bekliyordun ki? Zaten de senin suçun." demişti.

Bitirdiğim çikolatalı gofretin ambalajında kalan son kırıntılarıda yalayıp dilimle dudaklarımı temizledim.
Ambalajı çalışma masamın yanındaki çöp kovasına atıp Kübra'yla sohbetimize geri dönmüştüm.

"Sen niye geldin ki, içimi baymak için mi! Boşver bunları asıl sen ne yaptın Harun'la onu anlat?"

Demez olaydım hemen gözleri doluvermişti.

"Biz neredeyse bir haftadır konuşmuyoruz.Bana çok kırgın.Kendine güvenimin olmadığını düşünüyor."

Allah o Harun'u bildiği gibi yapsın.Şu kızı üzmeye utanmıyor.

Em küm eder gibi "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum.Umarım her şey yoluna girer."diyebilmiştim.

Bazen cidden iyi bir arkadaş olmadığımı düşünüyordum.Doğru kelimelerle teselli edeceğime kızı daha da içine düşürmesem bari.

"Aramız buz gibi oldu.Artık eski halimize istesekte dönemeyiz.Bu bir hafta canımdan can aldı, tüketti beni.Kaç defa aradıysam da açmadı.Kimseye bir şey farkettirmeyeyim diye debelenip duruyorum ama hiç iyi değilim."

"Ne acımasızmış Harun. Sana bunu nasıl yapar aklım almıyor! Cidden yazıklar olsun!"

Hayır hayır bu da doğru cümle değil! Öfkemi göstermemeliyim.Yangına körükle gitmek denir buna.

Yatakta doğrulup Kübra'ya sarıldım. "Biliyor musun sen Harun'u çok güzel seviyorsun.Kıskanıyorum seni, doyasıya seveceğin bir adam var." Sarılmayı bırakıp ağlamak üzere olan sulu gözlerine asık suratına baktım. "Üzülüp acı çekmekte aşka dahil bence.Hep mutlu mesut olacağınızı düşünmek aptallık olurdu değil mi? Eminim Harun'da çok üzgün.Belkide seninle konuşamayacak kadar kötü etkilendi bu durumdan.Biraz oluruna bırakmalısın ne dersin?"

"Umarım bu hissi hiç tatmazsın Aybala.Biliyorum ona zaman tanımalıyım ama işte onca zaman, onla geçen zamanlarım şimdi onsuz geçiyor çok zor, gerçekten çok zor.Beni kendi yokluğuyla sınamamalıydı.Keşke kavga etseydik ama o sessiz kalmayı tercih etti."

"İster misin ben konuşayım?"

"Bilmiyorum, bana kızmasından korkuyorum."

"Neden kızsın ki?"

"Benimle konuşmak istese konuşurdu."

"O zaman konuşmam, sadece ne yapıyormuş bakarım hem sen de bu kadar merakta kalmazsın."

"Sen bilirsin." demişti dudaklarını büzerek.

Gülümsedim ve üstüne atlayıp zorla yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktım.

Beni kendinden uzaklaştırmak için yatağımda debelenmişti ama kazanan ben olmuştum.Kübra hiç sevmezdi başkası tarafından öpülmeyi hele de sulu sulu şappadanak diyeyse.

Düşündüklerimle yüzümü buruştururken yatağımın içinde kaybolmuş vaziyetteki Kübra'ya el verip çekip kurtardım onu oradan.

Zoraki doğrulup bağdaş kurmuştu tekrardan.Tişörtünün yakasıyla öptüğüm suratını silip yüzünü ekşitmişti.Sonrasın da ise "Öff kaç defa dedim beni şöyle öpme diye.Vallahi sırf bu yüzden saç baş girişeceğim bir gün sana.Sonra demedi deme." deyip sanki kalkıp beni dövecekmiş gibi bir bakış atmıştı.

Güya bu tiple tehdit ediyordu beni.Hiç bana çekmemiş, maşallah öyle tatlı bir suratı vardı ki her hali güzeldi.

Sevimli bir ifade takınarak "Ayy çok ayıp.İnsan dostuna öyle yapar mı hiç." deyip gülmüştüm.

"Baksana makyaj temizleme suyunu getirmiş miydin?"

Daha henüz üzerimi değiştirmemiştim ve makyaj temizleme suyum da bitmişti.O yüzden Kübra'dan getirmesini istemiştim hem de bir süre annemin dilinden kaçmam gerekiyordu.Arkadaşımdan da iyi paravan olamazdı.

"Çantamdan alıver.Pamuğunu falan da getirdim."

Yorgunlukla yayıldığım yatağımdan kalkıp Kübra'nın çantasına doğru ağır aksak adımlamıştım.Stresten omuzlarım ağrımıştı, topuğumu söylemiyorum bile.

"Sen ne yap biliyor musun? Ben duşumu falan alırken biraz yatağımda uzan dinlen sonra akşam yemeği için anneme yardım ederiz.Olur mu?"

"Olur tabii ki sen beni düşünme duşunu al yorgunluğun gitsin." demiş ve çoktan başını yastığıma koyup kıvrılmıştı yatağımda.

Allah'tan arıyordu herhalde deyip tebessüm etmekle yetinmiştim.Uykusuz olduğu gözlerinden belliydi.

Keyifsizce bir iç çekip duş için kıyafetlerimi havlumu ayarlamaya koyulmuştum.Bir yandan da türlü düşünceler gelip geçiyordu zihnimde.Bugün Asıf ve Kemal Abi ile denk gelmemiz hiç hoşuma gitmemişti doğrusu.

Bunları düşünürken elime gelen tişörtün de Asıf'ın
olması pek manidar kalmıştı.

Annem yıkayıp katlayıp dolabıma koymuş olmalıydı yoksa başka türlü bu tişört dolabıma asla giremezdi.

Bölüm sonu🌸

Bu bölümü kısa tuttum ancak bir sonraki bölümler bu kadar kısa olmayacak 😃 Bu kez fazla beklemeyeceksiniz elimde ufak tefek yerlerini düzelteceğim iki bölüm mevcut🤭

Eski yorumlar kafanızı karıştırmasın çünkü ben düzenlemeleri yeni bölüm sayfalarında yapmadığım için birkaç bölüm daha böyle devam edecek.İlk kurgum bu olduğundan bazı şeyleri biraz abartmışım saçmalamışım o kısımları hep sildim🤭😅

Bölüm sevgili okurum laurennsdiary ye itafendir 🌸

AYBALA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin