"Aybala, baksana kuzum sence hangi elbiseyi alsam? Beyazı mı yeşili mi?
"Bence beyaz.Biliyorsun beyaz senin rengin.Eminim çok yakışacak.Harun'la buluşmanda mı giyeceksin yoksa?"
"Aybala" dedi telefonu bir kenara atıp ellerimden tutarken.Bir şeylerin ters gittiği her halinden belliydi.
"Ben çok korkuyorum."
Güzelimin gözleri dolmuş boncuk boncuk bana bakıyordu.
Az evvelde böyle miydi de ben fark edememiştim?
"Neden korkuyorsun ki Kübra? Harun seni çok seviyor ve sen de onu.Sorun ne?"
"Çünkü..." dedi gözlerini benden kaçırarak
"...Çünkü onu çok sevdiğim gibi çokta kıskanıyorum.Biliyorsun ben Harun'la tanıştığımda Merve'yle nişanını yeni atmıştı.Bazen düşünüyorum.Yok hayır! Hatta son zamanlarda bunu düşünmekten kafayı yiyeceğim acaba benimle Merve'yi unutmak için mi..."
Cümlesini tamamlayamadan ağlamaya başlamıştı bile.
"Şştt tamam nolursun ağlama."
Yüzünü avuçlarımın içine alıp bana bakmasını sağladım.Ne zamandır konuşamadığımızı şimdi farkediyordum.Arkadaşım hiç iyi değildi.
"Bak güzelim, eğer bu durum senin kafanı bu kadar kurcalıyorsa Harun'la konuşmanızın vakti gelmiş."
"Ne diyeceğim ki!? Benimle Merve'yi unutmak için mi konuşuyorsun diyeceğim! Seni çok seviyorum ama güvenemiyorum mu diyeceğim!"
"İçin için kendini yemektense evet aynen böyle diyeceksin! Hem ben Harun'a güveniyorum.
Seni gerçekten özünden sevdiğine de inanıyorum.Sen kendini anlattığında sana kızacak, belki kavga dahi edeceksiniz ama seni anlayacaktır.Anlamak zorunda!""Aybala, ya çok ileri gider de beni bırakırsa?
O zaman ne yaparım?""Yapma Allah aşkına!
Ne yani bu kadar basit mi?
Senin onun için atan kalbine, kuşku girdi diye seni bırakacak kadar adi biri mi Harun?""Ben... ben gerçekten bilmiyorum.Beni bırakacak olması ihtimali bile beni deli ediyor. Çok seviyorum onu."
"Bal gözlüm yakışmıyor şu yaşlar gözlerine.Gel buraya, kocaman sarılayım sana.Ben size inanıyorum, iyi olacaksınız."
"İyi ki varsın Aybala."
"Sen de iyi ki varsın."
Uzun bir kucaklaşmadan sonra biraz biraz kendine gelmiş rahatlamıştı.
Ben kırılgan bir insandım, çok ağlardım ama Kübra benden de beterdi.Nerdeyse yarım saat hiç durmadan ağlamıştı.Bu da demek oluyorki Harun'la gerçekten bu durumu konuşup halletmeliydi.
Doğruyu söylemek gerekirse Harun'un durumu gerçektende biraz kuşku uyandırıcıydı.Çünkü Merve ile nişanı attıktan üç dört ay sonra Kübra ile tanışmış 2 ay sonrada Kübra'dan bir şans istemişti.Böyle söyleyince ben bile işkilleniyordum ama Harun'u tanıdığımdan toz konduramıyordumda.Çünkü Harun bizim mahallenin çocuğuydu ve onu bildim bileli de delikanlı mert bir insandı.Asla Kübra'yı yara bandı niyetine kullanacak kadar adi bir insan değildi yani.
En azından öyle umuyorum.
Ben çayımı yudumlarken dalmış bunları düşünürken Kübra banyodan seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYBALA
RomansaAybala'nın mizacı neşeli ve iyimserdi.Güçlü bir anlayış ve sakin bir muhakeme yeteneğine sahipti buna rağmen tek kusuru çabuk kırılan kalbiydi. Aybala'nın gözünden sizlere bu hikayeyi aktarmaya çalışacağım. Bir Mahalle Hikayesi 19.01.2019