1.Bölüm

275 23 10
                                    

İstanbul'un en işlek caddelerinden biri. İnsanlar o mağazadan öbür mağazaya koşturuyor. Kimileri ise oturmuş bir kafede bir şeyler içip sohbet ediyor. Ben mi? Ben-

"Baran. Bana olanları anlatır mısın?"

Psikiyatristimin odasındaki çift kişilik koltuğa oturuyorum. Kendisi de karşımdaki tek kişilik koltuğa oturmuş bana -zoraki olduğu belli- bir sabırla bakıyor. "Ne'yi anlatayım?" dedim ezik bir sesle. Umursamaz ve burnu havada biri gibi davranamıyordum. Olmuyordu. O iş Bora'ya aitti. Psikiyatristim Özkan Bey parmaklarını 1-2 kere çıtlattı."Okuldan atılmanı sağlayan olayı."dedi bu sefer sabırsız ve bir o kadar öfkeli bir sesle. Ben anlatana kadar bu odadan kimseyi çıkarmayacağını bildiğimden tek bir seçenek vardı.

" Öğretmen. Onunla küçük bir kavga yaşadık.Gerçekten küçüktü." Özkan Bey'e en ikna edici sesimi kullanıyordum.

- Küçük bir kavga yüzünden mi okuldan atıldın?

- Hayır. Ben bir şey yapmadım.

- Şu sadece senin görebildiğin kötü ikizin mi yaptı?

- Onu sadece görmüyorum. Bazen bedenimi kontrol da ediyor. Ve onun bir adı var. Bora.

- Yani Bora senin içine girdi ve okuldan atılmanı sağladı. Peki ne yaptı?

 Ne söyleyeceğimi düşünüyordum. O sıra da gözüm Özkan Bey'in kitaplığını inceleyen Bora'ya takıldı. Her şeyi benimle aynıydı. Mavi göz, siyah saç... Sadece ,benim saçlarım alnımı örterken onun ki dikti. Üstelik o devamlı siyah ve vahşiyken ben bu tarzdan çok uzaktım.

 Özkan Bey'de arkasını dönüp Bora'ya baktı.Odayı inceledi. Sonra yeniden bana döndü. "Burada mı?"dedi. Gözlerimi muzipçe sırıtıp bize bakan Bora'dan ayırmadan kafamı iki kere aşağı-yukarı salladım. Özkan Bey yeniden arkasını döndü. Gözleri Bora'yı arıyor gibiydi. Oysa onu zaten göremezdi. "Kitaplıkta."dedim yardımcı olma amacıyla. Gözleriyle kitaplığı süzmeye başladı. Bora sağ elini havaya kaldırmış gülümseyerek Özkan Bey'e selam veriyordu. Sanki onu görüyormuş gibi. Daha sonra Özkan Bey yeniden bana döndü. "Peki" dedi sesli bir şekilde nefes vererek. "Ne yaptı da okuldan atıldın?"

 Bora çalışma masasının köşesine oturmuş bana gülümsüyordu. Gözlerimi Bora'dan çekip Özkan Bey'e çevirdim. Daha sonra da gözlerimi kaçırdım ve sanki kendi kendime konuşuyormuş gibi mırıldandım.

 "Arabayı hurdaya çevirdi."

***

 Araba yeni okulumun önüne gelince durdu. Kucağımda tuttuğum çantama daha bir sıkı sarıldım. Hayır, inmeye niyetim yoktu. 9.sınıfa yeni başlamıştım ve daha ikinci döneme yeni girmiştik ki okulum değişti. Zeki bir çocuktum. İyi bir okulum vardı. Ama atılmıştım. Öbür okullardan bazıları beni almadı. Bende daha düşük puanlı okullara kaldım. Ama bu okul gerçekten çok kötüydü. Bora gibi biri için bile. 

 "İnmeyi düşünüyor musun?"dedi Cüneyt. Cüneyt benim üvey babam. Kendisi çok iyi biri ama öz babam gibi değil. Onun yeri pahabiçilemezdi. "Şey...a...ben..." kemküm ediyordum. Çünkü düşünmüyordum. Cüneyt iki elinide direksiyondan çekti ve bana döndü. "Bak anlıyorum, endişelisin. Ama sen çok arkadaş canlısısın. Hemen bir arkadaş edinirsin, Baran."dedi. Ben? Baran? Arkadaş canlısı? İnsanlar benim yanımda bir günden fazla durmak istemezler. "Ben deliyim, Cüneyt. Yalnızlığa mahkumum."dedim her zamanki sessiz ses tonumla. Biliyordum ki Cüneyt beni avutmak için elinden geleni ardına koymayacaktı.Cüneyt:

- Baran, sen deli değilsin, dedi. Nadir yaptığım bir şeyi yaptım. Sinirli ve biraz yüksek bir sesle ona cevap verdim:

- Olmayan şeyleri görüyorum.

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin