5.Bölüm

105 6 1
                                    

 " Zıplamayı kes. Ya dursana bi."

 Semih sonunda Katilim'in ellerini sandalyenin arkasına bağlamış ve ayağa kalkmıştı. Açık mavi tişörtü vücudunda tuhaf bir şekil almış, saçlarıda birbirine girmişti. Sanki bir deprem enkazından çıkmış gibi. Katilim bayılınca kimseye belli etmeden onu evine götürmüş ve tüm gece giysi dolabında saklamıştı. Sabah da çok erken saatte onu okula getirmiş ve en üst kata, boş ve kirli bu mekana kadar sırtına atıp taşımıştı. Semih elini sırtına doğru götürdü ve hafifce ovalamaya başladı. Katilim'im direnmekte ısrar edip zavallı Semih'ın sırtını yumruklamıştı. Şimdi de onu serbest bırakmamız için çığlık atıyordu.

  " Size son kez söylüyorum. Bırakın beni."

 Kahverengi saçları birbirine girmişti. Dişlerini öyle sıkıyorduki heran biri kırılabilirdi. " Tabi canım. Seni tüm gece giysi dolabımda saklayayım. Daha sonra evden okula kadar getireyim. En üst kata kadar sırtımda taşıyayım ve sonra serbest bırakayım. Başka bir arzun var mı?"  Semih'in sesi her ne kadar sinirli bir şekilde çıksa da yüzündeki ifade ' ciddi misin sen ' dermiş gibiydi. Katilim sinirli modundan çıkıp bayağı uyuz bir yüz ifadesi ve sesle " Evet. Beni yormadan o bıçağı önce sevgili deli arkadaşına sonra da kendine sapla." dedi. " Deli mi?" Sude'nin sorusundan sonra Semih ve Katilim de tüm dikkatini bana verdi. Ben de en az onlar kadar ne söyleyeceğimi merak ediyordum. Sahip olduğum tek arkadaşları da kaybetmek istemiyordum. " Sakın onlara söylemediğini söyleme. Baran, arkadaşlar arasında sır olmaz. Düşün bak, bunu ben bile biliyorum." Katilim'in keyifle söylediği bu cümle kafalardaki soru işaretlerini daha da artırmıştı. "Biri şu kızın ağzına bi tane patlatabilir mi?" Bu cümle düşündüğüm gibi Semih'den değil, Bora'dan çıkmıştı. İlaçların etkisi gidiyor olmalıydı. Neyseki yanımda bir kutu vardı.

 Katilim kendisine ait olan deri koltuğuna yaslanan bir holding sahibi edasıyla sandalyesine yayıldı. Fazla rahat ve neşeliydi. " Baran Doğaç. Pek az insanda rastlanan çift kişilik özelliğine sahip." Katilim'in bunları söylemesi beni sinirlendirmiyor aksine büyük bir yükten kurtarıyordu. " Ama onda bundan fazlası var. Diğer kişiliğiyle konuşabiliyor. Hatta kavga bile ediyor. İç sesi beden bulmuş gibi. Ve bazen iç sesi kontrolü ele geçirip çevresine zarar verebiliyor. Hatta karar bile verebiliyor. Kendisine başka bir yol çiziyor. Tarafını belirliyor. Sana acıyorum. "  "Neden?"  "Sırf buyüzden sana sahip olmak isteyen birçok kuruluş var. Ve hepsinin seninle ilgili düşünceleri, amaçları farklı."  Bunları söylerken ki sesinin ifadesinden mi bilmiyorum ama içimi büyük bir ürperti kapladı. Bu zamana kadar kendimi o sıradan akıl hastaları yerine koymuştum. Ben diğer insanlardan farklı olarak sıradan olmayı seviyordum. Bir akıl hastası ne kadar sıradansa o kadar. Kendimi hiç bu kadar önemli bir konumda bulmak istememiştim. Bu her ne kadar bana cazip gelsede isteyeceğim son şeydi. Beni öldürmek isteyen insanların peşimde olması... düşüncesi bile korkunç. " Bana bir listeden bahsetmiştin."  " Ha şu liste."  Katilim sanki önemsiz birşeyden bahsediyormuş gibi davranıyordu. " Bize her ay verilen kurbanlar listesi. Ve bu ay zirvede sen varsın. Ayın kurbanı. Ha ha. Liste de kurbanların ne kadar para ettiği de yazılır. Sen öldürürsün, adamlar cesedi görür, öldüğünü onaylar, başımızdaki adam da hesabına para yollar."  " Siz kimsiniz?"  "Suikastçi." Katilim bakışlarını üçümüzünde üzerinde gezdiriyordu. Tepkilerimizi ölçüyor olmalıydı. Ne benden ne Semih'den ne de Sude'den ses geliyordu. Kendine ilk gelen Semih oldu. " Baran'ı neden öldürmek istoyorsunuz?" Katilim dudaklarını büzüp birşeyi anımsamaya çalışırcasına gözlerini boşluğa dikti. Aniden eski pozisyonuna geri dönerken sesli ve derin bir şekilde nefes almayı da unutmadı. " İnsanlar, genellikle zengin iş adamları yada milyoner bir kocaya sahip kadınlar, başımızdaki adamla görüşüp ona kurban hakkında bilgileri ve yüklü miktarda para veriyor. O da bir liste hazırlayıp kendince farklı yollarla listeyi bize ulaştırıp kurbanları indirmemizi istiyor. Öldüğünden emin olduğunda da  aldığı paranın 5'te 3'ünü bize yolluyor. Kurbanı öldürmek isteyen asıl kişiler kim bilmiyorum. Evet, bildiklerim bu kadar." Ne yalan diyim, gayet disiplinli ve temiz bir organizasyon. Takdiri hak eden türden. "Hayır." Sude bir adımda Katilim'in önüne geldi. İki Sude'yi de aynı karede görmek tuhaf hissetmeme sebep oldu. Ben en azından tuhaf hissediyordum ama Semih her an korkudan düşüp bayılacak gibiydi. " Başka şeylerde biliyorsun." Sude de Katilim de birbirlerine kafa tutuyormuş gibi görünmeye çalışıyorlardı. Oysa ikisininde bakışlarında duygusallık vardı. Bizim neşeli Sude ve suikastçi Katilim - artık şu kızın adını öğrenmeliyim - ilk defa böyle bakıyordu. " Evet," dedi Katilim. " Birşeyler biliyorum. Ama onun değil ; bizim hakkımızda."

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin