Tünel

1.5K 654 609
                                    

KORKMA! SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN AL SANCAK.

🇹🇷🇹🇷BAYRAKLARIMIZI BIRAKMAYI UNUTMAYALIM🇹🇷🇹🇷

...

"Kızlar asker olmazmış öyle dedi Barlas

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kızlar asker olmazmış öyle dedi Barlas.
Ben de onu Ömer abiye şikayet ettim. Ömer abi söyledi ben de asker olarmışım. Büyüyünce asker olcam. Görer o Barlas. Kıskansın.²⁰⁰⁷"


Fenerin loş ışığında zorlukla okuduğum satırların üzerini baş parmağımla hafifçe okşadım. Gözlerimi gururla kapatıp tebessüm ettim. Ardından tebessümüm yerini buruk bir ifadeye bıraktı.

Hayatın bizi en mutlu olduğumuz yerden vurmak gibi bir huyu vardı. Güvendiğin, sığındığın evinin taşları altında ezilmek.. Hayatımın merkezi dediğin, sımsıkı tutunduğun kişinin birden yok olması. Çiçeklerine aldandığının, dikenlerinin kalbine saplanması. Sana tutunacak dal bırakmadan, çocukluğunla beraber seni karanlığa itmesi. Ama anladım ki asıl ışığın kendin olduğunu anlaman için karanlıkta yalnız kalman gerekiyor. Ben Süreyya Dikmen. Karanlıklara alışığım. Hayatın en zifiri deliklerinde mücadele ederek, kendi ışığımı kendim buldum. Başıma yıktıkları taşları tek tek kendi ellerimle dizdim. O küçük kızın yaralandığı kadar yaralamaya ant içtim. Ben Süreyya Dikmen Evim de benim. Işığım da benim. Umudum da benim.

Küçüklüğümden beri her an yanımda taşımayı alışkanlık ettiğim günlüğümü ceketimin içinde bir yerlere sıkıştırdıktan sonra yaklaşık on beş dakikadır içinde bulunduğum tünelde zorlukla kendimi ileri ittim. Her hareketimle gözlerime dolan toz ve toprak bana hiç de yardımcı olmuyordu. Duvarlar neredeyse iç içeydi. Tünelin darlığı nefes almamı zorlaştırıyordu. Tavan yüksekliği neredeyse başım değecek kadar azdı ve her an yıkılacakmış gibi duran topraktan duvarlar yakınca bir boğuculuk hissi veriyordu. Her geçen dakika oksijen giderek azalıyordu ve dudaklarım kuruluktan neredeyse birbirine yapışacaktı. Kuruca yutkundum ve çölde su ararcasına, kuruluktan harita gibi olmuş dilimi dudaklarımda gezdirdim. Alnımdan süzülen ter damlalarını, sürtünmekten derisi soyulmuş elimin tersiyle sildim. Tam ıkınarak kendimi daha da ileriye itityordum ki duyduğum sesle olduğum yerde kaldım. Bir ses geliyordu ama ne olduğunu seçememiştim. Daha dikkatli duyabilmek için nefesimi tuttum. Çok yakından soluk soluğa kalmış bir nefes sesi geliyordu. Bir anlığına ürperti hissettim. Yalnış mı duydum diye tereddüt ettim ama nefes sesi durmaksızın tekrarlanıyordu. Tüm vücudum kasıldı.

Hayır şu an değil. ŞU AN DEĞİL.

Soluk seslerine sürtünme sesi de eklendi. Anlaşılan bir misafirimiz vardı. Demek tünel deşifre olmuştu. Bu en başından beri zaten ihtimaller arasında yer alıyordu. Hazırlıklıydım. Belli ki birileri kendine eğlence arıyordu. Ama eğlence tünelinde olmadığını anlaması uzun sürmeyecekti. Sesleri daha rahat duyabilmek ve tam yerimin belli olmaması için olabildiğince sessiz nefes almaya çalıştım. İstemsizce tüm hücrelerim gerilmişti. "Gel bakalım." dedim sadece dudaklarımı oynatarak. Yüzümde oluşan yarım gülümsemeyle ve kararlı bakışlarla ilerlemeye devam ettim. Araya biraz mesafe açtığımı tahmin ettiğim bir noktada duraksadım. Tünelin darlığından dolayı biraz zorlansam da ince çantayı sırtımdan aldım. Bu beni biraz oyalamıştı ve arkamdaki pisliğin yetişmesi an meselesiydi. Yüksek ihtimalle fark edildiğini anlamıştı. Bu onun daha rahat ve hızlı hareket etmesini sağlardı. Olabildiğince hızlı hareketlerle çantayı açtım ve ayak ucuma doğru ittim. İki ayağımın arasına sıkıştırıp bu şekilde ilerleyebiliyor muyum diye kontrol ettim. Kollarım bedenimi itecek kadar kuvvetliydi. Soluk seslerini tekrar duymaya başladığımda hemen harekete geçtim. Hızla kendimi ileri itiyor ve ilerlerikçe ayaklarımı sarsarak çantadaki cam kırıklarının dökülmesini sağlıyordum. Üç dört dakika boyunca camlar ilerledi. Bu arkamdakini durdurmasa bile yavaşlatırdı. En sonunda cam kırıklarının düşmesiyle çıkarttığı ses kesilince çantanın boşaldığını anlayıp ayaklarımın arasından yere bıraktım. Şimdi daha hızlı hareket edebiliyordum. Tahminimce tünelin sonuna az kalmıştı. Yaklaşık beş dakika daha ilerledikten sonra aldığım, hiç yabancı olmayan o koku beni durdurdu. Kan kokusu. Yoğun bir şekilde kan kokusu geliyordu. Arkamdaydı. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Açıkçası biraz şaşırmıştım. Ama sakinliğimi korudum.

BARLAS                                              'İsimsizler' | ASKER KURGUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin