Bölüm 5: (KINA)

404 63 59
                                    


Yeni bölüm geldii. Desteklerinizi bekliyorum...




Her şey tam şimdi bitmişti işte. Bütün umutlarım yağmur damlası misali yere düşüp yok olmuşlardı. Bu saatten sonra beni kurtaracak bir Allah'ın kulu yoktu.

Elimdeki çantayı serbest bırakırken Arif abinin el baskısıyla ona doğru dönmek zorunda kaldım. Kaçacak yerim yoktu. Kafamı hafifçe yukarı kaldırıp ona doğru baktım. Bu durumdan oldukça memnun duruyordu. Beni kaçmak üzereyken yakalamaktan.


Alayla gözlerime bakıp 'Bir yere mi gidiyordun?'

Sorduğu sorudaki alayı iliklerime kadar hissetmiş, sinirlerimin her santimi gerilmişti. Şu durumda ki en sinirlendiğim şey ise çaresiz oluşumdu. Elimden hiçbir şeyin gelmemesi. Bileğimi kendime doğru çekip onun elinden kurtardım. Elimi çekmeme izin verirken yerden çantamı aldım.


'Evet gidiyorum' dedim Arif abiye kafa tutarak.

Az önceki suratından eser kalmamıştı çünkü ona böyle kafa tutabileceğimi aklının ucundan bile geçirmemişti. Ama bilmiyordu ki konu böyle bir şey olursa durmayacağımı. Onunla evleneceğime ölürdüm daha iyi. 'Evlenmeyeceğim seninle' Arkamı dönerek başladığım işi bitirmek için kapının kolunu kavramıştım ki saçımda hissettiğim baskıyla elim olduğu yerde kaldı.

'Hiçbir yere gitmiyorsun Revin, bu düğün sen istesen de istemesen de olacak!' dedi ve kendisiyle beraber sürüklemeye başladı beni. Sanki saç tellerimin her biri ağlıyordu gördüğü eziyetten. Canımın acısından dişlerimi birbirine bastırmış gözlerimi yummuştum. Eğer bağırırsam herkes ayağa kalkar bu sefer ben zararlı çıkardım.


Arif abi ilk defa bana bu konakta el kaldırmıştı. Kendisiyle birlikte beni merdivenlerden çıkartarak odama doğru ilerledi. Zaten açık olan kapıyı eliyle biraz daha iterek girebileceğimiz derecede açılmasını sağladı ve beni odanın ortasına doğru itti.


Ağrıyan saç diplerime bir de dizimin sızısı eklendi. Kafamı sertçe kaldırıp onun gözlerinin içine nefretle baktım. Kimse bana böyle bir muamele uygulayamazdı. Ben anamdan babamdan yemediğim dayağı amcamın oğlundan yiyemezdim.


Hafifçe gülerek 'İstediğin kadar öyle bak Revin. Bir daha söyleyeyim. Bu düğün olacak' olacak kelimesini üstüne basa basa söylemişti. Düne kadar benden bu kadar nefret eden adamın bir gün sonra kalkıp evleneceğiz demesi çok saçmaydı. Bu işin altında benimle ilgili çok ciddi bir neden vardı ama bana söylemediklerine göre öğrenirsem, onların açısından kötü olacaktı. Benim ses çıkarmamamdan yüz bulmuş olacak ki 'Anladığına sevindim' deyip odanın kapısına doğru yürüdü.


Cızırtısı ile birlikte kapanan kapının ardından sinir bozucu kilit sesi kulaklarımı doldurdu. Sonunda olacak olan buydu o yüzden beni odaya kilitlemesine şaşırmadım.


Bakışlarımı kapıdan çekip yerdeki halıda odakladım. Gözlerim halının köşesine odaklanmış, gözlerimin arkasındaki düşüncelerim halının her bir şeridini yavaşça incelemişti. Şu dakikadan sonra elimde umutlanabileceğim tek bir sebep dahi yoktu.


Bir çıkış yolu arıyordum kafamda. Sanki tüm kapılar kapanmış sadece benim değil düşüncelerimin de üstüne kilit vurulmuştu. Derince bir nefes aldım sanki daha önce hiç alamamışım gibi.



Üstüne oturduğum halıya uzandım yavaşça. Halının sert dokusu saçlarımla buluşmuş ufak bir sızı vermişti kafama. Kalkacak gücü kendimde bulamadığımdan uzanmıştım halıya. Elimi kaldıracak halim yoktu.


SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin