Bölüm 8: (KONAK)

278 45 27
                                    


UMARIM BEĞENİRSİNİZ.

İYİ OKUMALAR:)))

Gökyüzü uzun süreli güneşten sıkılmış, kapatmaya başlıyordu kendini. Esen rüzgar saçlarımı bir yanımdan öbür yanıma taşımış, soğukluğu tattırmıştı bedenime.

Hava mı soğuktu yoksa bulunduğum durum içten içe soğutuyor muydu bedenimi?

Karar veremiyordum.

Alkın'ın beni bırakıp gitmemiş olmasına bir yandan sevinirken, Arif abinin karşımda durup Alkın'ın bana yardım ettiğini öğrenmesi canımı sıkıyordu. Yüzüne yerleşen şaşkınlık epey bir süre ona eşlik ederken, alaya karışan suratı Alkın'ı buldu.

Evet biliyordum. İşler kızışacaktı. Arif abi durmayacaktı. Ve tabi ki de Alkın da. Sonuçta eğer benimle evlenirse her şey onların olacaktı. Tüm istekleri ve hedefleri yerine gelecek, hayatlarında ki pürüzlerden teker teker kurtulacaklardı.

Bunun anahtarı da bendim. Arif abi kafasını hafifçe yana eğerek dikkatlice izledi Alkın'ın suratını. 'Bu işin altından senin çıkacağını bilmiyordum Alkın.' Hafifçe gülümsedi biten cümlesinin ardından. 'Kahramancılık oynamanın yeri ve zamanı değil.' Başlamıştı iğneleyici sözleri. Kafamı hafifçe Alkın'a doğru çevirdim.

Buluşan gözlerimiz biraz da olsa içime su serpmişti. Beni koruyacağını ve ona vermeyeceğini adım gibi biliyordum çünkü. Bana ne kadar kızgınlıkla baksa da şuan hiçbir şey umrumda değildi.

Yanımdaydı.

Yanımda olduğu sürece istediği gibi bakıp kızabilirdi bana. Son bir kez bakıp çevirmişti kafasını Arif abiye doğru. 'Evcilik oynamayı mı tercih edersin yoksa Arif?' söylediği sözle kaşlarımı kaldırıp Arif abinin bozulan suratına baktım.

Para için benimle evlenmek istemesini kastediyordu Alkın. Az önce ki eğlenir halinden eser kalmamış, bir yırtıcı hayvan gibi duruyor, neredeyse saldırmak için anı kolluyordu. 'Gerçi şöyle bir bakınca oynamaya çok hevesli gözüküyorsun' İşler değişmişti.

Sesimi çıkarmadan onları izliyor, bir an önce bu durumdan kurtulmak istiyordum. Arif abinin dikkati benim üzerimdeydi şimdi. Bu Alkın'ın oldukça sinirini bozmuştu ki kolumdan tutup hafifçe geriye çekmişti beni.

'Yeşil bindallı sana çok yakışırdı Revin.' Üzülmüş gibi sıkıntıyla nefesini verdi. 'İlkine görmek nasip değilmiş ama bir dahakine yakından bakmak isterim' Bunlar sırf Alkın'ı çıldırtmak için söylenen sözlerdi.

Biliyordum. Ama beni Alkın'ın önünde böyle rezil bir duruma sokması çok kötü hissettirmişti. 'Sorun çıkarmadan bırak kızı Alkın' Eliyle ceketini hafifçe kaldırıp gözler önüne sermişti silahını. Korkuyla büyüyen gözlerim silahta donakalmıştı.

'Kan dökülmeden' Tehdidi sanılanın aksine Alkın'ı korkutmamış sadece gülmesine neden olmuştu. İkimizde Alkın'ın gülmesini bitirmesini beklemiş böyle bir tepki verdiği için şaşırmıştık.

Yere eğik olan kafasını yukarı kaldıran Alkın'ın mavi gözleri kararmış suratını korkutucu bir yüz ifadesi sarmıştı. O kadar ciddi ve korkutucu bakıyordu ki insan sadece bakışlarıyla bile onun düşmanı olmaktan çekiniyordu.

'Bana emanet olanı benden mi alacaksın Arif?' Aniden beni kolumdan tutarak arkasına doğru geçmemi sağlamış, belinde duran silahı çevik bir hareketle alarak Arif abiye doğrultmuştu.

'Hadi al alabiliyorsan'

Arif abi de beklemeden silahını çıkartıp Alkın'a doğrultmuştu. Korkuyla onun sırtına sığınmış başımı koyarak iki elimle sıkıca kazağından tutmuştum. Korkuyordum.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin