Filozoflar ve Hayat

662 18 5
                                    

          Toplumlar, her şeyi elde edip,arzularını duyurmakla hayatlarını geçirirler.
Bu davranışları kendilerini asla terk etmeyen bir çabaya iter kendilerini. içten içe asla ama asla vazgeçmeyecek olduğu ve zaten doymakla, bitip tükenmek ile alakası olmayan arzuların kölesi olan insanlar  başka şeyler yapamaz hale gelirler.

        Aristoteles bir sözünde şunları bize aktarmaktadır:

"  Arzu öyle bir şeydir ki hiç Doymak bilmez bir çok insanların hayatı arzularının doyurma yollarını aramakla geçer"

       Bu gibi birçok davranış insanın bozulmuş psikolojisinin eseri olup bambaşka biri gibi davranma ve elde edebileceklerini bir an önce elde etme çabası içerisine girer.
Bu psikoloji insanı öyle bir hale getirir ki,arzular mutlaka gerçekleştirilmeli ve insan bunun ve de bunun daha fazlasını elde etmek için var olduğuna inanır.
Kendisini değiştirmek yerine arzularını elde etmek vesaire şeyler için dünyayı değiştirmeye kalkışır.

        Lev Tolstoy bir sözünde şöyle der:

" Herkes dünyayı değiştirmek ister ancak kimse kendini değiştirmeye yanaşmaz"

      Tolstoy'un Bu sözlerin daha önce bahsettiğim kibirli kişinin yapacağı davranışları da andırıyor. Kendini üstün ve doğru kabul edip diğer gerçek doğruların değişmesini bekliyor.
        Toplumun bu içinden çıkılmaz ve herkesin bir arzu ve kibir peşinde oluşu birçok sorunu beraberinde getirir ancak hiçbir sorunu çözmez.
Sorunların çözüm yolu bu davranış ve Psikolojinin terk edilmesidir.
         Insanların toplum içerisindeki geri plana atılmak ve yetersizlik duygusu ne psikolojisine girmesinin de sorunlara yol açtığı bir gerçek olup, kendini çevreden gelen yorumlar vesaire şeylere göre şekillendiremediği veya yorumların toplumda rağbet ve takdir gören iyi veya kötü şeylerin kendinde olmadığını zannederek kendisine yaptığı bu haksızlık ile toplumdan uzaklaşır. Bunlar beraberlerinde; hayata ve insanlara bağlılığın, yaşama sevincinin, sorunları çözme ve hayatla mücadele etme şevkinin  kırılmasına sebep olurlar. Daha sayılabilecek, toplumda karşılaşılabilecek, nice çözülmelere yol açar.

Gabriel Garcla Marquez  bir sözünde şöyle der:

" Bir insanın en büyük hatası başkalarına gereğinden fazla değer vermek değil kendilerine hak ettiğinden daha az değer vermektir"

         Öyle bir davranışta kendimizi Belki suçu kendimizde arayacak kendimizde bir eksiklik oluşturup toplumda aşağı konumda ve değerde olduğumuz psikolojisine kapılırız.
         Insanların hayatı ve bu konuda filozofların söylediklerinden ziyade diğer kişilerin de sözleri size toplumun felsefesi yani düşünce ve hareket yapısını,aynı zamanda toplum psikolojisini anlatır.
Bu gibi psikolojik ve felsefi düşünce ve davranışları, içinde yaşadığımız toplumu gözlemleyerek de farkına varırız.
Örneğin;bizler yüzyıllarca yaşamımıza gerek bile olmadan tecrübe edinebiliriz. Şöyle ki biz bir şekilde ye tamah eden kişi yanında bir altına Tenezzül eden ve onu da elde etmiş olan kişi yanında da bir kese altın peşine düşen insanların olduğunu görürsek insanın bitip tükenmek bilmeyen bir arzusu olduğu ve hep daha fazlası için yaşamalısın felsefesi ile hareket ederek hasta bir psikolojik yapıp oluşturulduğunun sonucuna varacağızdır. Insan her ne kadar felsefede yapsak bir takım psikolojik oyunlar ve düzenler ile bir şeyleri elde etmeyi de baş ağrısı da şu söz onun gerçekte ne olduğunu anlatır:

" İki şey sonsuzdur; insanoğlunun aptallığı ve evren.Fakat ikincisinden emin değilim."
(Albert Einstein)

     Toplumun, en yaygın psikolojisinden birisi de bilgelik psikolojisidir.
Herkes; her zaman, her yerde ,her şekilde ,her şeyi bilir ve haklıdır. Hiç kimse,bilmiyorum demez. Bu konuda söylenecekler çoktur elbette ancak Konfüçyüs şu sözü ile toplumun bu psikolojisi hakkında her şeyi özetliyor:

Bilinçaltımızdaki  PSİKOLOJİ VE FELSEFEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin