Böyle bir toplumda bir şeyler anlatmaya çalışan ve yine aşağılık psikolojisine sokulmaya çalışılan kişiler vardır. Ayrıca Bunları yapan gerçekten Bağnaz ve aşağıda olanları da unutmamak lazım. Bir de insanları aşağılayanlar var elbette. Tüm bunların var olduğu dünya toplumunda hiçbir iş yapmadı gibi iyi işleri de engelleyen ve kim olduğundan habersiz yaşayıp gidenler de vardır.
Birini uyarırken doğru olanı çeldirip yanlışa yönlendirmemek de önemlidir.İnsanlar dünyaya geldik verin den itibaren kendilerine fısıldanan doğrularla ve aksi düşünceyi reddederek gerçek ve de mutlak doğrudan uzak bir şekilde ölürler. Yaşamı boyunca doğrularla veya yanlışlarla doğruları aşağılamak ve gayri modern görmek için var olduğunun psikolojisi ve felsefesi ile yaşamıştır bu kişi.
Sanırım bu anlatılanlar bu söz ile özetlenebilirdi ancak:" Sıradan insanlar saatin parçaları gibidir kurulur ve fonksiyonlarını bilmeden işler durur "
(Arthur Schopenhauer)
İnsan bir sabah kalktığında tüm sıkıntılarından bitmiş olmasını ister. Belki çektiği tek bir derinden "ah" bile tükenmesini ister acıların.
Ancak daha da körüklenir bazen.
Insanın bu durumu hiç anlayanın olmamasından kaynaklanır. Belki de dost gibi görünenlerin darbelerinden...insan sürekli tetiktedir düşmanına karşı.Elbet bir savunma mekanizması vardır. Ancak yine de işe yaramaz çünkü darbe dost bildiği kişilerden gelmiştir.
" Düşmanından çok dostundan sakın çünkü dostluk biterse sana nasıl zarar vereceğini en iyi dostun bilir"( Bob Marley )
Insanlar toplumda büyük bir hırs ile çalışırlar. Insanlar onları başarılı kişi görür ve över.
Ancak iyi görünüşlerinin altında daima habis bir niyet yatar.
En azından bir kağıt gibi birden yanar ve geçerler.
Bu durumu Albert Einstein şöyle izah eder:" Çok hırslı insanlar toplumda övülür ve hep başarıya ulaştıkları düşünülür ama hırslı insanlar bana kendilerini durmadan yıpratan hiçbir zaman doymayan'Başarı için her yol mübah'diyebilecek kadar ilkelerinden uzaklaşabilen insanlar gibi gelir"
Toplumun felsefe ve psikolojisinden bahsetmişken şu psikolojik durumundan bahsetmeden geçmek olmazdı.
Insanlar her toplum içinde yapması gerekeni yapmaz ve yapmaması gerekeni de ısrarla yapar, ardından başından geçen olayların suçlusu olarak da başkalarını gösterir.
Bu öyle bir psikolojidir ki "Bu Ağaç neden gölge yapıyor, neden Güneş Işık veriyor,neden her istediğim olmuyor" Derler.
Öyle bir psikolojideki insan önüne konan yemeği yemez ancak neden karnım doymuyor,neden kimse bana yemek vermiyor? "Diye söylenir durur.
Insanın bu durumu şu söz ile anlatılabilir:" Karanlığa söveceğine kalk bir mum yak "
(Konfüçyüs)
Insanların toplum içindeki kaybetmek ve alt olmak istememe çabasındaki gerekçeyi de ele alacak olursak insanların daha önce uğradıkları haksızlık ya da gösterdikleri tolerans yüzünden bu felsefe ve psikolojiye sahip oldukları düşünülebilir.
Kendileri bu gibi kaybetmeye aksi yönde bir çıkışı ve bunun sebebi yapılan haksızlığın da cezasız kalmasıdır. Yani insanların iyi niyetleri suistimal edildiği üzere buna fırsat tanımadan direkt çıkışmak da diğer insanlar da yapılan haksızlığı görmeyip yapılan çakışmaları görerek bu çıkışmalara fırsat vermemek için çıkışanları kınarlar ve suçlu bulurlar.
bu durumda topluma yapılmış en büyük ve ilk kötülüktür ki, devamında başka şeyleri de getirir.
Bu sözü sizlere aktararak anlatmak istediğimi daha iyi anlatmış olabileceğim:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinçaltımızdaki PSİKOLOJİ VE FELSEFE
Ciencia FicciónPsikolojik ve felsefi düşünceleri ve hileleri kullanarak bunları kirli amellere alet adenlerin hatta kitlelere karşı bir silah olarak kullananların önüne bir set ve cahilliğe de bilgi aktarımı olması amacıyla yazılan bu eser;insanlığın gitgide bir g...