Muhafızların bağırışı ile yolda yürüyen insanlar bir anda durdu. Loncadan dışarı taşıp kulağa gelen az sesler bir anda kesildi. Ve loncada ufak bir gümbürtü oldu. Herkes dört asırdır ortada olmayan Lonca Liderini görmek istiyorlardı.
Loncanın Siyah kapısı yavaşça açıldı içinden her sınıfa mensup insanlar çıkmaya başladı. Marconun önüne gelip ellerini kalplerine koyduktan sonra hep bir ağızdan
"HOŞGELDİNİZ LONCA LİDERİM"
diye bağırdılar.Marco gözlerinde taktir ile onlara bakıyordu. Gözleri ile hepsinin sağ göğüslerindeki rozetlere bakıp içlerindeki en yüksek rütbeli olan kişiye baktı.
Kırmızı saçlı, yeşil gözlü, keskin vücut hatlı, üzerinde koyu kahve iyi bir deriden yapıldığı belli olan kıyafetli bir kadın ile göz göze geldi.
Direk ona bakıp "Oniks Klanının Liderini hemen çağırın beni de Lonca Liderinin odasına götürün" dedi
Kadın "Emredersiniz Lonca Liderim" değip. Arkasındaki adama bir şeyler söyledi ve adam ortadan yok oldu. Ardından Marcoya bakıp
"Beni takip edin Lonca Liderim" değip ilerlemeye başladı.
Liderin odası loncanın en son katında saraya bakan tarafında bulunuyordu. Oda geniş ve ferahtı.
Loncanın dışına karşıt duvarları açık mavi renkte kaliteli mermerle döşenmişti. Duvarlardan birinde kabzasından demirine kadar siyah bir kılıç vardı. Diğer duvarda ise bazı kaynak canavarlarını kafası vardı.Masa gümüşümsü bir tahtadan yapılmıştı ama bakıldığı anda ben değerliyim diye bağırıyordu. Masanın önünde siyah deri kaplamalı karşılıklı koltuklar vardı.
Marco etrafı süzdükten sonra arkasını dönüp gülümseyerek konuştu.
"Bana sarılmak yok mu eski dostum? "diye sordu.
Kadın yüzündeki ciddiyeti bozarak sıcak bir şekilde gülümsedi ve
"Ha bana bunu geldiği anda emir veren kişi mi söylüyor ?" değip kıkırdayarak Marco'ya sarıldı. Onu özlemişti onunla geçirdikleri maceralar hala aklındaydı.
Marco yavaşça ondan ayrılıp konuşmaya başladı
"Diğerleri nerede Clarissa ? Hepsini çok özledim." değip yavaşça duvardaki kılıca doğru yürüdü. Kılıca bakarken gözlerindeki burukluk belli oluyordu.
Clarissa da onun yanına gelirken gözlerini kılıçtan ayırmıyordu. Eğer başka bir yere bakarsa ağlayacağını kendi de biliyordu."Sen gittikten sonra dağıldık Marco. Hepimiz başka yerlere gittik. Bir kaçımız eski günlerdeki gibi gezegenleri geziyor. Diğerleri benim gibi bu gezegendeler .Ben loncaya bakmak için burada kaldım. Önemli bir sorun olduğunda elbette diğerlerini çağırırdım ama hiç o günkü gibi büyük bir olay olmadı." değip durdu. Gözleri dolmuştu yine bu olayı anlatırken içi acıyordu.
Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.
"Biliyorsun biz kadim varlıklarız. Dış etken olmadıkça ölmeyiz. Bende anka olarak küllerimden doğarım o gün Xier öldüğünde hamileydim. Kimse bilmiyordu bende o olay olmadan 1 hafta önce öğrenmiştim. Xier'e söylemek için sabırsızlanıyordum. O gün ona bir sürpriz hazırlamıştım. Görmeye zamanı yetmedi. Sende kadim varlıkların vücutlarındaki olayları hissedemediğin için beni savaşa dahil ettin. Eğer Xier gözümün önünde ölmeseydi çocuğuma tutunabilirdim ama gözlerim onun bedeninin yok oluşunu gördüğünde kendimi tutamadım. Yasak tekniği kullandım. 'Anka'nın Ölüm Çığlığ'. Bu teknikle kendimi lanetledim. Bedelini biliyordum ama bunun çocuğumu etkileneceğini bilemezdim. Siz bizden uzakta olduğunuz için ne onun öldüğünü gördünüz nede yasak tekniği kullandığımı. Benim sesimi duyan herkes önümde diz çöktü siz kadim varlıklar olarak bundan etkilenmediniz. Zaten herkes yavaş yavaş ölmeye başladığında sen ortaya çıktın Marco beni durdurdun. Biliyorum o sırada bedenini sen kontrol etmiyordun."
Clarissa'nın göz yaşları bu kısmı anlatacakken yerinde duramadı.500 yıl geçmişti eşi öleli çocuğunu kaybedeli tam 500 yıl bu acı hiçbir zaman dinmemişti. Marco'nun sözleri ile sadece hafiflemişti.
Konuşmaya devam etti bunun için yıllardır bekliyordu."Sen çocuğumu kurtardın Marco. Ben tekniği kullanmayı bıraktığımda bebeğim tutunamadı. Daha çok küçüktü o kaldıramazdı. Sen beni durdurduğunda ruh ve karanlık elementi ile onu rahmimden aldın. Bedenim o sırada küle dönüşeceği için çocuğumu fark etmiştin. Gözlerime bakarak şunları söylemiştin."
"O seçilmişlerden yaşamak zorunda. Onu senin vücudunda tutamam ama zamanı geldiğinde başka bir annenin rahminden doğmasını sağlayabilirim. Bir oğlun olacakmış Clarissa güçlü bir oğlun. Kehanet gerçekleşecek zaman yakın. Onlar birleşecek ama devamı belirsiz...Xier'e çok benzeyecek Clarissa."
Marco Clarissa'nın konuşmasıyla şaşkın olsa da belli etmedi. O günü hatırlamıyordu. Kontrolü siyah ejdere bırakmıştı. Gözleri insanların öldüğünü gördüğünde içindeki karanlığa teslim etmişti kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Antik Dengenin: Doğuşu
FantasyTekrar mı başlıyorum? Yine mi? Bu kaçıncı oldu? Böyle planlamamıştım.. --------- Beyaz gözlü adam önündeki güzeller güzeli kadına bakıyordu. Gözlerinde ki derin özlem ve sevgi uzaktan bile anlaşılabiliyordu. Adam bir adım öne gidip kadının yanağına...