sonsuza kadar mutlu...

1.1K 102 42
                                    

Yukhei koltukta oturuyor, dudağının üstüne buz tutuyordu. Chenle gürültülere uyanmış şimdi de babasının kucağında, başını boynuna koymuş, koltukta dudağı kanayan yabancıyı izliyordu. Chittaphon mutfaktan bir bardak su getirdi ve küçük koltuklardan birine oturdu. Hırkasının kollarını tekrar düzeltirken Yukhei'nin bakışlarına karşı göz devirdi. Bu adamın burada olmasından oldukça rahatsız olduğunu her şekilde belli ediyordu.

"Üstündeki hırka benim."

"Değil." diye araya girdi Jungwoo. "Çok beğendiğim için kendime almıştım."

"Yakasını dikmişsin Jungwoo, sen yırtmıştın." Yukhei buzu dudağından çekti ve başıyla Chittaphon'un üstünü gösterdi. "Nasıl yırttığını hatırlıyor musun?"

"Eskileri yad etmeye mi geldin?" 

"Eskilerimi yeni sevgiline mi giydiriyorsun?"

"Sevgilisi değilim, aptal." Chittaphon üstündeki hırkayı çıkarı bir kenara fırlattı.

"Baba." Yukhei ve Jungwoo, Jungwoo'nun kollarında baygın gözlerle etrafa bakan çocuğa döndüler.

"Bu amcayı tanımıyor musun? Ben biliyorum. Lucas'dı adı." Jungwoo kafasını salladı.

"Yanıma gelmek ister misin?" Yukhei elindeki buzlu mavi torbayı bir kenara bıraktı. Kısaca onay bekleyen bakışlarını Jungwoo'ya gönderdi. Jungwoo kısa bir nefes bırakıp Chenle'nin belindeki ellerini gevşetti.

Bunu yapmak istemiyordu aslında. Sonradan çıkıp onca sene sonra ona babalık yapmasını istemiyor, ondan da beklemiyordu. Ama onun oğluydu ne de olsa. Her şeyi bir kenara bıraktı Jungwoo.

Chenle yavaşça babasının kucağından kalktı. Üstündeki yunuslu pijamasının düğmelerinin bir kaçı açıktı ve minik göbeği görünüyordu. Yukhei kendisine doğru gelen çocuğa gülümsedi. Minik çocuk kısaca koltuğa tırmandı ve yabancının yanına oturdu.

"Tekrar karşılaşmamıza sevindim."  Chenle kısaca kafa salladı. Ne kadar bu yakışıklı ve eğlenceli duran amcaylayla konuşmak istese de utanıyordu.

"Adın neden Chenle biliyor musun?"

"Ne çok soru soruyorsun sen." Jungwoo oğlu kucağından kalktığı için kollarını birleştirmiş, koltuğa iyice yapışmış bir şekildeyken mırıldandı.

"Adım Chenle çünkü babam öyle istedi." Yaşına göre bilmiş bir şekilde konuşan çocuğa baktı Yukhei.

"Senin adın neden Lucas? Başka bir ülkeden misin?" Yukhei iç çekti kısaca ve gülümsedi.

"Annem öyle istedi."

"Hah.." Jungwoo dalga geçer gibi eski kocasına bakıp sonra tekrar önüne döndü. Burada koltuğunda oturup oğluyla konuşması onu rahatsız ediyordu. Kafasınıda doğru düzgün toparlayamıyordu. Bu yüzden biraz hava almak için kalkıp mutfaktaki balkona ilerledi hızlı adımlarla. Yukhei'de Jungwoo'nun içkili olduğunun farkındaydı. Normalde konuştuğundan daha çok ve ters konuşuyordu. Bu yüzden gitmesine izin verdi ve bir süre arkasından izledi. Chittaphon da arkasından Jungwoo'yu takip etmişti.

"Siz annemi nereden tanıyorsunuz?" Yukhei kendisine gelen soru ile başını anne dediği için oldukça pişman görünen küçük çocuğa çevirdi.

Konuşmayı öğrendiğinden beri Jungwoo'ya anne diyordu ve Jungwoo'da bunu garipsemiyor ve onu düzeltmiyordu. Bu yüzden Chenle Jungwoo'ya anne demeye alışmıştı fakat bu toplum içerisinde biraz garip karşılanabileceği için Chenle Jungwoo'ya dışarıda ya da yabancıların yanında baba diyordu.

Run Back 2 You ✵ LuwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin