❈Nasılda dinlemeden yargılamıştı miniğini!❈

150 9 1
                                    

Bembeyaz yüzünü alnından akan koyu kırmızı kanı boyarken Min Yoongi'nin canından can gidiyordu. Bu manzarayı tanrı bilir nasıl unutturacaktı kendine. Belki de unutamayacak her saniye yaşayan bir ölü olarak daha da ölecekti.

Sevgilisini sedyeye taşınırken gördüğünde zaman durmuş gibiydi. İnsanların şaşkın bakışları eşiğinde kulaklarına uğultu şeklinde ulaşan sesler bu anı asla unutamayacağının bir işaretiydi.

Hastane koridorunda sedyenin bir tarafından tutarak koşuyordu. Tabi bir de sevgilisinin onu duymadığını bile bile telkin etmeleri vardı.

"Jimin ne olur dayan,tanrım lütfen yardım et"

Tanrının varlığına inanmayan Yoongi bir anda inanç sahibi oluvermişti. Keşke tanrı ona bu denli bir ceza vermeden önce inançlı bir insan olsaydı. Ama artık çok geçti. Belki de değildi,belki sayısız duası bir affı hak ederdi.

Otomatik kapı açılırken içeri girmesini engelleyen hemşireler faydasız gibi görünse de bir nebzecik gücü kalmayan Yoongi fazla direnememişti. Hemşerilerin verdiği tesellilere ihtiyacı yoktu. Onun tanrının yardımına ve Jimin'e ihtiyacı vardı.

Katiyen affetmediği ve acımasızca sözde intikam aldığı miniği için dua etmesi saçmaydı. Yoongi zaten Jimin'i yaşarken binlerce kez öldürmüştü. Şimdi dua etmesi komikti.

Çalan telefonunu açmayı reddetti. Ancak ısrarla çalınca göz yaşları eşiğinde yeşil butona basarak kulağına dayadı telefonu. Sesinin acı bir fısıltı halinde çıkışı ise elinde olan birşey değildi.

"Ne var?"

"Bay Min hemen şirkete gelmelisiniz"

"Sikimde mi sence?"

"Bay Min,Bay Park hakkında kamera kayıtlarında bazı görüntüler var eğer bu görüntüle-"

"Geliyorum"

* * *

Adımları öyle hızlıydı ki neredeyse koşuyordu Yoongi. Şirkete girdiği anda karşısına çıkan asistanı elinde tuttuğu dosyaları incelerken bir yandan düzenlenen toplantıları sıralıyordu.

"Bay Min,bugün saat on iki de ve iki buçuk ta toplantınız var. Kim şirketi bir adım atmış bunun üzerine saat dörtte bir toplantı daha düzenlendi. Ve bir de-"

"Hepsini iptal et"

"Ama Bay Min-"

"Bak Mina.şu anda bütün öfkemi sana kusmamı istemiyorsan tek kelime dahi etme tamam mı?"

"P-Peki efendim"

"Şimdi bana o bahsettiğin kamera kayıtlarını göster"

Yoongi kamera kayıtlarının olduğu odaya hışımla girdiğinde Mina onu takip ediyordu. Mina sandalyeye oturarak bilgisayardan birkaç tuşa bastı. Bu işlerde ustaydı. Kamera kayıtlarını günlük kontrol ederdi fakat geçen hafta görevini biraz aksatmıştı.

Kayıdı açtığı saniyeden itibaren açıklama yapmaya başlayan Mina'nın elleri titriyordu. Stresle parmakları ile oynarken öğrendiği bilgileri aktarıyordu.

"Rosé mesai saati dışında şirkette iken Bay Park'ın odasına giriyor. Bir kaç dosya vererek uzun bir açıklama yaptıktan sonra Bay Park'ın kendisine uzattığı yeşil paketleri alarak oradan ayrılıyor. Bayan Rosé'nin geçmişini araştırdığımda ise uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendim. Bay Min eğer bu görüntüle-"

"Sakın Mina,öyle birşey olursa kendini ölmüş bil. Bu görüntüleri ortadan kaldır ve bana o dosyaları getir"

"Ama Bay Min-"

"Karşılığında dilediğince zam alacaksın Mina"

Kız çok sevinmişti bu teklife. Hastanedeki annesinin masrafları için yarı zamanlı garsonluğa bile başlamıştı. Geceleri yorgunluktan yemeklerini atlıyordu. Ama hepsi annesi içindi. Annesi için ne yapmazdı ki bir evlat.

Ama artık gerek yoktu bunca şeye. Hem dinlenecek vakti olurdu,hem de küçük kardeşi için birşeyler yapacak. Yoğun bakımda olan annesinin ise kurtulması imkansız gibi birşeydi.

Ama Mina umudunu henüz yitirmemişti. Tabii bu teklifi reddedecek kadar şapşal değildi.

"Dosyalar burada Bay Min,görüntüleri de en kısa zamanda yok edeceğim"

"Güzel"

Yoongi kendisine uzatılan dosyaları incelerken birşey fark etti. Sevgilisi bu dosyaları almak için uyuşturucu vermişti. Beyninde yankılanan her bir kelime daha da canını yaktı Yoongi'nin.

'Ben uyuşturucu bağımlısı bir kızı kullandım Yoongi,ben artık senin miniğin değilim. Ben kirliyim Yoongi!'

Daha sonra sevgilisinin evine gelişi geldi dolan gözlerinin önüne.

'Ben hala senin miniğinim Yoongi,biz başkalarına gidersek yaşayan birer ölü oluruz'

Ve evden çıkıp giderken arkasından seslenişi...

'Yoongi ne olur gitme!'

Nasılda dinlemeden yargılamıştı miniğini. Nasılda kendi kendine acı çektirmişti. Nasılda canını yakmıştı miniğinin. Şuan olanların tek suçlusu kendisiydi.

Miniğinin hastanede oluşu onun yüzündendi. Dördüncü kattan atlayışı onun yüzündendi. O güzel gözlerinden akan her bir elmas değerindeki yaş onun yüzündendi.

Suçluluk duygusu Yoongi'yi esir alırken gözlerinden akan yaşlar sicim sicimdi. Her bir yaş birbirini takip ederek bıkmadan usanmadan akıyordu. Durmak bilmeyen gözyaşları eşiğinde koşarak çıktı şirketten.

Nereye gidecekti?

Kimin yanına? Hangi yüzle miniğinin yanına gidebilirdi ki.

Ne haddineydi! Yaptığı onca şeyden sonra yanına gitmek...

Boss❃JenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin