❈Davetsiz anılar pek bir utanmaz!❈

181 21 1
                                    

Yaklaşık beş saattir yerde oturuyordum. Ağlamak dışında elimden gelen birşey yoktu. Başımı da sırtımı yasladığım gibi duvara yasladım.

Gözümden akan yaşların haddi hesabı yoktu. Ama olsun. Yoongi için akacaksa aksındı. Sorun değildi benim için. Gözlerimi salonda gezdirdim.

Nedensizce tekli koltuğun yanına gitmem gerektiğini düşünerek ayağa kalktım. Zorlukla o koltuğun yanına gittim. Bizim koltuğumuzun yanına...

Anılar geldi gözümün önüne. Davetsizlerdi ama pek umurlarında gibi görünmüyordu. Yoongi atlıyor koltuğa bense dert yanıyorum mutfaktan gelirken. Elimde patlamış mısır ve içeceklerimiz.

'Bir kere de yardım etsen ölürsün di mi!?'

Sadece gülüyor. Ama çok güzel gülüyor ve konuşmasa da yetiyor bu gülüş bana. Benim için iki üç kelimeden daha değerli o ince şekilli dudaklarının kıvrılması.

'Bugün film izleyeceğiz'

Kucağına otururken ufak bir kırkırtı kopuyor dudaklarımın arasından.

'Hey bana öyle bakma! Hep sen dikkatimizi dağıtıyorsun.'

'Ciddi misin' dercesine bakıyor. Havalanıyor o incecik şekilli kaşları. Derin bir iç çekiyorum yüzümde beliren buruk gülümseme iradem dışı ortaya çıkmış.

Dakikalar geçmiş ve biz yine film izleyeceğiz diye oturduğumuz koltukta öpüşmeye başlamışız. Gülerek ayrılıyorum dudaklarından.

'Film yine hikaye oldu'

'Dudakların benim için yeterli bir film şeridi miniğim'

Gülüyorum,gülüyor,gülüyoruz. Ve puf yok oluyor. Kulaklarımı dolduran kahkahalarımız,bana ettiği edepsiz iltifatlar,buruk gülümsemem bile terk ediyor bulunduğu ortamı.

Serbest bırakıyorum bedenimi 'bırak' diyorum kendime 'bırakta gitsin istediği yere'. Yatak odasına gelirken anılar dünden razı keyfimi bir kaçırıp bir yerine getirmeye.

Yataktayız şimdi. Sarmış miniğini Yoongi. Saçlarımı bir okşuyor bir kokluyor. Benim minik ellerimse uzun ince parmaklarında.

'Yoongi'

Uykuluyum ama bunu sormaya ihtiyacım var sanki. O da uykulu. Sevgilim de...

Uykulu sesiyle güldürüyor beni.

'Hm?'

'Ben senin miniğinim değil mi?'

Yalandan bir kızgınlık hakim oluyor ortama.

'Ne hakla şüphe edersin?'

Gülüyorum.

'Şüphe etmiyorum ki. Sadece...duymak istedim işte!'

Kıvrılıyor pembe dudaklarının kenarı.

'Sen benim miniğimsin ve hep te öyle kalacaksın'

'Söz mü Yoongi?'

Bu defa sesli bir şekilde gülüyor.

'Söz değil. Tanrıya yemin ederim ki sen her zaman benim miniğim olacaksın'

Huzurla derin bir nefes alıp veriyorum. Sonraysa kokusunda sarhoş olurken uykuya dalıyorum.

Ve yine kayboluyor ama bu defa yerini hemen yeni bir anı dolduruyor. Ama bu farklı bir anı. Daha taze...

Koşuyor banyoya bağırarak.

'Jimin!'

Küvetin içinden çıkarıyor beni. Halbuki üç saniye daha çıkarmasaydı gidecektim. Çok uzaklara gidecektim. Ne dönüşüm olacaktı, ne derdim, ne acım...

Ama bir yandan da iyi ki ölmemişim diyorum. Çünkü orda olmayan ve yokluğunu fazlasıyla belli edecek birşey vardı. Yoongi...orada Yoongi olmayacaktı.

Eşyalarını topluyor şimdi sevgilim. Evden hızla çıkarken valizini iyi kapatmamış. Şapşal şey!

Bir t-shirtünü düşürmüş. Gerçek mi değil mi diye tereddüte kalıyorum. Koşuyorum merdivenlerden aşağı iniyorum. Tanrıya gerçek olması için dua ederken ayağım takılıyor. Yere düşüyorum ama hiç durmuyor yine ayağa kalkarak kapının önüne koşuyorum.

Ve tutuyorum. Evet bu hayal değil! Bu hayal değil!

Hemen kokusunu çekiyorum içime. Nasıl özlemişim bir anlatabilsem!

Çok sürmüyor mutluluğum yeni bir anı canlanıyor. Ben onları gömdükçe dirilerek diziliyorlar önüme. Ne de utanmazlar. Gözlerimi sımsıkı kapatarak yüzümü ellerimle kapatıyorum ve sallıyorum başımı. İki yana sallayabildiğim kadar hızlı sallıyorum. Acı dolu haykırışlarım sarsıyor evin sessizliğini.

"HAYIIIIR!HAYIR YOONGİ GİTMEDİ!GİDEMEZ!"

Taşımıyor dizlerim beni. Sertçe yere düşüyorum. Acıyla fısıldıyorum. Yalvaran sesim artık birşey ifade etmiyor galiba tanrı için. Fısıldıyorum gecenin karanlığında.

"Ben hala senin miniğinim Yoongi. Geri dön ne olur"

Bugün yazdığım bölümler hiç içime sinmiyor offffff

Boss❃JenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin