7. Bölüm - Öz Kardeşler

624 33 19
                                    

İyi okumalar..


Ellerim titriyordu. Aceleyle tefonu avcuma sıkıştırmışt8m. Hızlı adımlarla arabaya götürmüştü beni. Ateşi tek bırakmak beni üzsede onu korumalarla burdan göndereceğini biliyorum. Gelen mesaj beynimi kemiriyordu.
Aslanın yine bir oyunu muydu, bilmiyorum. Ama hayatım da gerçek olan o kadar az şey kalmıştı ki. Neye inanmam gerekti? Gerçekten bir kardeşim varsa.. Bu hayatta tek kalan canım.

"Buğlem? Duyuyor musun?" Kafamı Asrina çevirdim. Çehresin de anlam veremediğim bir endişe vardı. Gergin görünüyordu. "Dalmışım ne oldu?"

"Yarın eve dönüyoruz,Mardin'e." Dudağımı dişledim. O verilen adrese gitmek için son şansımdı. Doğru ya da yanlış gitmem gerekti. Kaybedecek bir şeyim yoktu. Canımın bir önemi yok..

Yolda ilerlerken petrol ofisi gördüm.Son durak. "Asrın durabilir miyiz, şey benim lavobaya gitmem gerek."

Kısık bir of çekti. "Dayanamaz mısın? Etraf tehlike kaynıyor." O tehlike biziz. Kafamı hayır anlamında salladım. Yavaşça arabayı yanaştırdı. "Hızlı ol." Kafamı sallayıp hemen indim. Nasıl gidebilirdim? Asrının telefonla konuşmaya daldığını fark edince arkadaki hareket edecek arabaya yöneldim.

"Merhaba benim çok acil bu adrese gitmem gerek bana yardım eder misiniz?" 30'lu yaşlardaki kadın kafa sallayınca hemen arabaya bindim. Asrının arabasının yanından geçerken ayakkabımı bağlıyor gibi eğildim.

Üzgünüm Asrın. Ellerim titriyordu. Yola koyulmuştuk. Telefonumu kapattım. Fark edip gelmesi uzun sürmezdi ama bu vakit bana yeterliydi. On dakikalık bir yolculuktan sonra depo tarzı bir yere gelmiştik.

"Verdiğin adres burası kızım emin misin? Çok ıssız görünüyor."

"Evet abla teşekkürler."  Arabadan indim. Ağaçların arasına saklanmış ıssız bir depo.Bu tarz mekanların sadece filmler de olduğunu düşünürdüm.  "Kimse yok mu?" Sesimi benden başka duyan yoktu belli ki. Rüzgar saçlarımı yüzüme savurdu. Üşümeye başladım. Başka da çarem kalmadı. Mecbur içeri giricem. Bu ya bir tuzaktı. Ya da gerçeğin cehennemi. İkisine de hazır olmalıydım.

Ya bir yalan gerçeğe kavuşacaktı. Ya ben o adinin eline düşecektim. Yavaş bir şekilde kulba dokundum ve içeri girdim. Her yer rutubet kokuyordu. İçer de kocaman bir perde vardı. Projeksiyon önümde duruyordu. Üstündeki kağıdı okudum.

“Gerçekleri öğrenecek kadar cesursan kırmızı düğmeye bas.” kağıt ellerimin arasından yere düştü. Tuzak değildi. Acaba bomba mı vardı ucunda? Titrek parmaklarım kırmızı düğmeyi buldu.

Ekranda 5den geriye sayım başladı. Dudaklarımı dişledim. 5,4,3,2,1

Beyaz bir ekranın ardından ekranda kendi bebekliğim ve yanım da daha önce aşina olduğum bir bebeğin fotoğrafı vardı. Sonra biraz daha büyümüş halleri. Ateşle parkta çekilmiş bir fotoğrafımız. Ateşle doğum günü kutlamamız. Ateşle ortaokul mezuniyetimiz. Ateşle lise yıllarımız. Neden hep Ateş vardı? Arkamdaki kapı sesini işitince geriye döndüm ve Asrını gördüm. "Buğlem izleme onu!"

Bense onu dinlemeden ekrana bakmaya devam ettim. Anne?

“Kızım, güzel kızım. Bu videoyu izliyorsan ben öldüm demektir. Belki bana kızacaksın. Belki de nefretin olacağım. Ama sizi korumam gerekti yavrum. Aslandan korumam gerekti. Ateş senin kardeşin,ikizin. Üzgünüm bebeğim sizleri yan yana veremezdim. Ama bir gün birbirinizi bulacağınızı biliyordum. Beni anla kızım. Affet. İkinizi de ayırdım ki onun eline düşmeyin diye sizi bulmasın diye. Ben öldüğüme göre birbirinizi korumak zorundasınız. Git ve Ateşe her şeyi açıkla. Sizi seviyorum evlatlarım.”

Elveda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin