Sensizlik Çok Zor

2.3K 88 13
                                    

*Nefes'ten*

Onun özel hayatı olduğunu düşündü ve bakmaması gerektiğini söyledi kendi kendine. Ama ne yazık ki merakına yenik düşmüştü. Telefonu eline aldı ve gelen mesaja baktı. Mesajı okuyunca kaskatı kesilmişti. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Telefon hâla elindeydi.

Gelen mesajda şunlar yazıyordu. "Neredesin? Çok özledim.

Telefon hâla elimdeyken, gözümden yaşlar akmaya devam ediyordu. Tam o sırada odanın içinde olan lavabodan, Tahir çıkmıştı. Gülerek yanıma geliyordu. Taa ki benim bu halimi görene kadar, ve gözümde ki yaşları fark edene kadar.

Hemen yanıma geldi ve endişeyle "Nefees! Noldu güzelim? Bir şey mi oldu? Bembeyaz olmuşsun. Neden ağlıyorsun?" Dedi yüzümü avuçlarının arasına alırken. Ben hâla ağlıyordum. İfadesizce suratına bakıyordum. Elimde ki telefonu gördü ve kaşlarını çatarak ekrana baktı.

Mesajı okuyunca, iyice çatıldı kaşları. "Nefees." Dedi yüzüme bakarak. Şaşkındı. Şaşkın olacaktı tabii ki. Beni aldattığını öğreneceğimi zannetmiyordu.

Bana bakarken, akan göz yaşlarımı elim tersi ile sildim, ve yüzüne okkalı bir şamar geçirdim. Onun yüzü, tokadın etkisiyle yana çevrilirken, arkadan gelen "Hiii." Sesi ile tüm evin geldiğini anladım.

Tahir kafasını bana çevirmiş bakarken, ben konuşmaya başladım.

"SANA SORDUM BEN! SORDUM! SEVDİĞİN YA DA SEVGİLİN VAR MI DİYE SORDUM! EĞER Kİ VARSA ŞİMDİ SÖYELEMENİ İSTİYORUM DEDİM! NİYE SÖYLEMEDİN LAN NİYE NİYE?! SANA EĞER Kİ ÖYLE BİR SEY VARSA, BENDEN YANA SORUN YOK! GÖRÜŞEBİLİRSİN DEDİM! AMA SEN NE YAPTIN?! BANA YALAN SÖYLEDİN! BEN SANA İNANMIŞKEN, SEN O GÜVENİ ÖYLE BİR KIRDIN Kİ!... BAŞARDIN KALELİ! BASARDIN! İŞTE ŞİMDİ GERÇEKTEN CANIMI YAKTIN! BRAVO! BRAAVOO!" Dedim bağırarak. Elini aldım ve kalbimin üstüne koydum. "BAK! BURASI ACIYOR! TAM DA BURASI! ŞİMDİ ÖYLE BİR YANGIN YERİ Kİ! SENİN SEVGİNLE DOLU OLAN YÜREĞİM, ŞİMDİ ÖYLE BİR ACI İLE DOLU Kİ!.." Dedim ağlayarak. İkimiz de ağlıyorduk.

Ben konuşuyordum, Tahir bana bakarak ağlıyordu. Benim de gözümden yaşlar süzülüyordu. Suratına bir tane daha tokat attım ve evden koşarak, hem de ağlayarak çıktım. Çok canım yanıyordu. Önceden yüzünü gördüğüm zaman kalbim güm güm atan adamın, şimdi yüzünü bile görmek istemiyordum.

Nereye gittim, nereye koştum hiç bir fikrim yok. Saatlerce ağlayarak koştum. Sadece yanan yüreğim, ve ben. Baş başaydık. Akşam olmuştu bile. Boş bir bank buldum, ve oturdum. Hâla ağlamaya devam ediyordum. Gözümden yaş akarken, esen rüzgar ile vücum donmuştu.

2 gün geçmişti aradan. 2 gündür telefonum hiç susmuyordu. En son kapatmak istediğimde, zaten şarjının bittiğini gördüm. Yine hava soğuktu. 2 gündür dışarıda kalıyordum.

Yine akşamdı. Günler, saatler geçiyordu. Ama benim yüreğimde ki yara, omuzlarımda ki yük, gözlerimde ki yaş bir türlü geçmek bilmiyordu.

Rüzgar saçlarımı savururken, çok tanıdık bir koku geldi. İyice içime çektim. Bu 'o' du. Tahir gelmişti. İçime kocaman bir nefes çektim ve gülümsedim.

Daha sonra anında ciddi bir yüz ifadesi aldım. Sesimi de soğuttuktan sonra, arkamı dönmeden konuştum. "Tahir git! N'olursun git! Daha fazla ne yüzünü görmek istiyorum, ne kalbini kırmak istiyorum, ne de kendi canımı acıtmak istiyorum! O yüzden git!" Dedim.

"Sen benim olduğumu nerden anladın?" Diye sordu. Oturduğum yerden kalktım ve ona doğru döndüm. Ağlamaktan gözleri şişmiş gibiydi aynı. Ne için ağlamıştı? O kızdan ayrdığı için mi? Ayrılacağı için mi?

Afitâb 🌸🕊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin