"Sınavın nasıl geçti?"
Sınavdan çıkar çıkmaz Gece'yi gördüm. Beni bekliyordu. Hafifçe sırıtıp sorusunu yanıtladım.
"Berbat."
Hafifçe kıkırdadı."Harika bir fikrim var. Markete uğrayıp bulabildiğimiz her abur cuburu alalım. Bir kısmını yeriz, bir kısmını da stoklarız. Hem senin sınavında kötü geçmiş, harika bir kilo alma sebebi. Ne dersin?"
Gözlerim büyüdü ve kaşlarım havalandı. Onu 1 buçuk haftadır bu kadar iyi ve istekli görmüyordum. Evde ruh gibi dolaşıyordu. Bazen ben onu görüp kötü hissetmeyeyim diye sahte olduğu belli bir şekilde gülüyordu. En azından konuşuyordu.
Ellerini salladığında yüzüm normale döndü, dikkatim dağıldı.
"Gece'den Melodi'ye. Orada mısın?"
Göz hizzama girebilmek için parmak ucuna kalkıp kollarını kaldırıyordu.
Gülerek başımı olumlu anlamda salladım. Ardından okulun çıkış kapısını başımla göstererek elimi ceplerine soktum.
"Gidelim o zaman."
Ufak bir çığlık atıp ellerini hızla çırptı. Gece kesinlikle 22 yaşında değildi. 4 yaşında annesine istediği bir şeyi aldırmaya ikna eden çocuktu.
Üniversitenin yakınlarında büyük bir market vardı. Alışverişimizi yaptığımızda Gece hızlı hızlı marketten cıktı ve evin yolunu tuttu.
"Niye bu kadar hızlı yürüyorsun?"
Yürüyüşü gerçekten komikti. Kısa bacakları hızlı hızlı ilerliyordu. Normal yürüdüğüm halde onu geçiyordum.
Birden durdu. Elindeki poşetleri yere bıraktı, ellerini dizlerine koydu. Derin derin nefes aldı. Bu hareketine kıkırdadım. Birden kendini yere bıraktı ve başını kaldırıp bana baktı.
"Hızlı yürümek neden bu kadar zor?"
"Yoo benim için zor değil."
Bu söylediğime kızmış olacaktı ki. Bağırmaya başladı.
"Ben de 1.80 olsaydım bana da kolay olurdu. Egoiste bak!"
Neden bu kadar neşeliydi?
Yavaş yavaş yanına gittim. Yerde ki poşetleri aldım ve sırtımı dönüp önünde eğildim.
Ne istediğimi anlamış olacak ki usulca ellerini boynuma doladı ardından bacaklarını."1.80 değil, 1.77."
Güldü sadece. Bir insanın gülüşü bu kadar rahatlatır mıydı? Rahatlatıyor demek ki.
"Eve gidiyoruz sevgili atım."
Koca bir kahkaha attım.
"Ne?"
Soru sorarken bile gülüyordum. O da hafifçe kıkırdayıp başını sırtıma yasladı. Kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki. Düşünsenize âşık olduğunuz insan sizin sırtınızda ve huzurla başınızı yaslıyor size. Az da olsa nefes alışlarını duyabiliyorsunuz. Düşüncesi bile çoğunuzun çıldırmasına neden oluyordur. Beni düşünsenize.. Onun yaptığı gibi -sadece biraz daha normal bir şekilde-
hızlı hızlı yürüyordum. Sonra neden hızlı yürüdüğüm aklıma geldi. Gerçi bu soruyu sormam gereken kişi Gece'ydi."Sen neden hızlı yürüyordun?"
"Eve çabuk gidip, abur cuburları yemek için."
Sesi mırıltılı çıkmıştı. Uykusu mu vardı?
"Uykun mu var?"
"Hayır. Burası fazla rahat. Mayıştırıyorsun beni."
Olduğum yere çivilenmiştim. Ben onu mayıştırıyor muydum? Varlığımdan memnundu yani? Hafifçe sırıttım.
Gece'nin bacaklarını tutan ellerim gevşemiş olacak ki yavaş yavaş kaymaya başladı. Boynuma tutunarak düşmemeye çalışıyordu. Bunu fark ettiğimde hemen bacaklarını geri tuttum. Eski pozisyonunu hemen almıştı bile. Hafifçe kıkırdadı.
"Dünya'nın en aptal ama kulağa en güzel gelen Melodi'sisin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Black Loneliness~ (GXG) -texting-
Romantik"Ağlama, gözlerin ağlamak için fazla güzel"