Güneşin fısıltısı gibi geliyor, dudağındaki tebessüm..
-ARAS.
##
Yine günlerden çarşamba ve de en yoğun olduğum gündü. İnsanlar sanki dertleşmek için özellikle bu günü seçiyorlardı... Derin'in masama bırakmış olduğu on üç tane hastanın dosyasını incelerken yedisiyle daha önceden konuştuğumu anımsayarak yeni olanlara göz attım. İki yaşlı kişinin yanı sıra birçok gençten oluşuyordu..
Yine büyük bir baş ağrısıyla dönecektim eve..
Büyük suçluluklarla..
**
Çekilmez birkaç saatin ardından on birinci hastamın gelmesini bekliyordum.
Hastanın gelmesini beklerken binanın mutfak bölümüne gidip sabah yapılmış poğaçalardan atıştırdım. Odama girip ufak kahverengi radyomdan dinlendiren bir müzik kanalında sabit kalınca baş ağrımı hafifleteceğine inandığım sigaramı elime aldım ve vakit kaybetmeden ucunu ateşledim.
Dumanın ciğerlerime olan yolculuğunun keyfini sürerken bu hissin verdiği rahatlamayla yüzüme yarısı silik bir tebessüm yerleştirdim. Şimdiki hastam düzenli olarak kontrol için gelirdi. Aslında ona teşhis koysam da insani yanım bunu açıklamak için daha zaman olduğunu savunuyor gibiydi..
Yaklaşık olarak on dakika geçmişti ki hastam da kapıyı çalmıştı. İçeriye davet edip yerime yerleşmiştim. Bu hafta sakallarını uzatmış saçlarına farklı bir şekil vermişti. Gözlerinde yine bir soyutluk ifadesi ve kıyafetlerindeyse, sıkıcı bir karartı hakimdi.
" Hoşgeldin Mert. Seni yeniden görmek çok hoş.."
Ufak bir dudak kıpırtısı ve yeniden o soyutlanmış ifadenin ardından çıkan doygun ses.
"Seni görmekte güzel Ilgın.. Yine."
Hiç uzatmamaya karar vererek, beklemeden konuya girdim.
" Nasıl hissediyorsun? Kasılmalar devam ediyor mu?"
İfadesiz suratıyla anlatmaya koyuldu.
" Gördüğün gibi, dediklerini bayağı düşündüm ve görünüm değişikliği yapmaya çalıştım. Gördüğüm hayalvari şeylerse beynimi meşgul ederken elimde olmadan kasılıp kaldığımı da fark ettim. Sorun şu ki etrafımdakilerin gerçekliğinden şüphe eder oldum.. Sen, bir psikiyatrist olarak,elinden gelen herşeyi yaptın.. Yazdığın hapları da sürekli olarak alıyorum ama bunu o kadar benimsedim ki.. Buraya gelmeden önce ölen sevgilimle konuşuyordum.. Dışarıdan bakanlar kendi kendime bir şeyler söylediğimi düşünüyorlardı belki de ama ben o sırada sevgilimle sohbet ediyordum! Bir çeşit transtaydım ama onun gerçek olmadığını da bilir gibiydim.. "
Durumunun farkında oluşu beni içten içe sevindirmişti. Fakat şu aşamada ona önerebileceğim tek şey vardı.. Kimilerine göre yanlış olsada..
"Senden şunu istiyorum Mertciğim.. Her ne zaman gerçek dışı birini görürsen... Gözlerini kapat, kulaklarını kapat, beyninin körleşmesini sağla, soyutlan.. Ve sessizce derinden bir nefes alarak doksana kadar yavaşça say.. İstersen sana arabada dinlemen için bir cd bile verebilirim. Ama bu dediğimi yap, işe yaramazsa yine konuşuruz. "
" Teşekkür ederim.. Bunu denerim. Onun öldüğü gerçeğini bana alıştıran kişi sendin.. Umarım bu sikilesi durumu atlatmamda da başarılı olursun.. Ve son bir şey daha.. Lütfen bana.. Beni sevdiğinş söyler misin?"
O kadar duygusuzdu ki..
" Seni seviyorum Mert, inan bana bunu atlatacaksın. Kasılmaların içinse haplarından kırmızı olanları içmeni istemiyorum.. Mavi kutuya başla. Gerisini birlikte çözeceğiz. "
Ayaklanıp kapıya yöneldiğinde kapıdan çıkmadan hemen önce fısıldadı..
" İyi ki benimlesin.."
Durumu pek de iç açıcı değildi.. Kendimi onun yerine koyuyorum da.. Ben bununla baş edemezdim.. Gerçekliği unutur hayalvari kişilerle yarattığım dünyamda çürür giderdim..
Yeni bir hastam vardı. Liseli bir kızdı.. Sorununu belirtmek istemediğini belirtmişti..
Dosyaya göz attım.
Melis Y.
17 Yaşında,
Öğrenci.
Geliş amacı: Belirtmek istemiyor.
Kapıdan içeriye ufak tefek zayıf bir genç girdiğinde yüzündeki kendinden emin ifadenin yanında hüzünlü masumluğu ilgiyi üzerine çeken cinstendi.
" Hoşgeldin tatlım."
Sesimdeki tınıya sevecenlik katmaya çalışmıştım.
" Merhaba.. Direk konuya girecek olursam.. Buraya ailemden habersiz bir şekilde geldim.. Sanırım birine aşığım, dört senedir onu düşünüyor sadece onu izliyorum.. Saplantılı bir aşıkta diyenilirsiniz.. Okuldayken göz göze geliyorsakda beni umursamıyordu.. En küçük hareketi beni heyecanlandırırken, tek bir hakareti dünyayı başıma yıkıyordu. Benimle dalga geçtiğinde, gecemi sadece ağlamakla geçirmiştim.. Fakat benim hissettiğim öyle bişey ki.. Nefret ederken seviyorum! Kafayı yemek üzereyim.. Hem vazgeçmek istiyor hem de istemiyorum.. Ne yapmam gerektiğini bilemiyorum.. Bu benim için... "
Kızın durumuna her ne kadar üzülsem de benim bu konuda verebileceğim pek bir tavsiye yoktu..
" Öncelikle... Saplantını başka insanlarla konuşarak unutmaya çalışabilirsin, unutma seni hak etmeyenin peşinden koşarsan sadece bir hiç olursun. Bırak dalga geçsin, gülsün.. Karşılık ver, korkuyor musun? Sus ama içinde kalacaksa da lafını söyle ya da onu anlamaya çabala.. Uzlaşmanın bir yolunu ara.... "
Ve daha nicesi gibi tavsiyemi verip aynı zamanda ailesiyle aradında geçen ufak tartışmalardaki sorunları bulup, çözümler üretmiştik.
Geriye sadece son bir hastanın kalması beni sevindirmişti.. Ta ki son kişinin yine Aras olduğunu görene kadar hep en son o olmak istiyordu... Kocaman bir saatin ardından Aras'ın gelmeyeceğini anlayıp ofisimden çıktım. Park alanına girdiğimde karşımda siyah Chevrolet marka arabasına yaslanmış Aras 'ı görünce şaşırmıştım..
" Neden yukarıya çıkmadın?"
Merhaba deme gereksimi duumamıştım.
" Neden gelmeyeceğimi anladığın halde bekledin? "
Gözlerimi devirip arabama doğru yöneldiğimde tok sesi yeniden ona dönmemi sağlamıştı.
" Benimle yemeğe gel. Araban bıçurada kalsın.. Yarın sabah seni evinden alır ofisine getiririm.. Sadece bir yemek istiyorum. "
Şaşkınlıkla bakışlarımı üzerinde gezdirdiğimde onaylamasamda gülümseyip teklifini kabul etmiştim.
Arabaya yerleştiğimde sürücü koltuğuna geçip gayet rahat tavırlarla arabayı çalıştırmıştı. Bugün siyah basit bir gömlek, siyah bir pantolon ve de tek kulağına siyah bir küpe takmıştı. Araba çalıştığında radyodan arabayı dolduran tını gevşememi ve derçn mi derin düşüncelere dalmamı sağlamıştı..
Dönüpte Aras'a baktığımda ...
*** Veee, bölümü beğendiğinizi umarak,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı O 'nu Yaratmış *
Teen FictionKelimelerin düzensiz bir şekilde ikamet ettiği hayatımda duygulara yer yoktu. Gerçeklik kavramı soyutlaşmıştı.. ### ' Ellerimden tutuyormuşçasına sev beni, gözlerime bakıyormuşçasına,ismimi fısıldarmışçasına sev beni.. Sevmek için değil.. Hissetme...