Mert!?
Yatakta doğrulup benimle iletişimde kalmasını söylediğimde bir yandan da aceleyle üzerime bir şeyler geçiriyor ve aralıksız konuşuyordum.
" Lanet olsun! Çek ellerini üzerimden! "
Hayır.. Benimle konuşmayı bırakıp hayalvari nesnelerle konuşuyordu. Bu iyi sayılmazdı.
" Mert, bana odaklan hadi birtanem, evin nerede? Tarif etmek ister misin?"
Öfkeyli bir hırıltı işittiğimde yakıcı sözcükleri bekliyordum. Yanıt beklediğimden hafif bir baştan savma eyleminden ibaretti.
" Siktir oradan! Senin gerçekten de Ilgın olduğunu nereden bileceğim? Kes gülmeyi! "
Durumu kötüleşiyordu.. Anahtarlarımı alıp evden çıktığımda arabamın olmayışına küfrederek durağa yürümeye başladım. Soğuk hava yüzüme çarptıkça titriyor bir yandan da Mert'ten adres almak için kuruca dil döküyordum..
Yaklaşık on dakikanın ardından adresi almış sadece herhangi bir taksinin geçmesini bekliyordum. Uzun süren bekleyişim Mert açısından pek parlak değildi..
Pes ederek Derin 'i aradığımda beşinci çalışta açmış ve huzursuzluk yüklü uykulu sesiyle konuşmuştu..
" Ilgın Hanım?"
" Gelip beni al. Adresi mesaj atarım.."
" Arabam yok efendim.. "
Öfkeyle soluduğumda, resmen bağırdım.
" O zaman kıçını kaldırıp bana Aras'ın numarasını bul! "
Sabah beni alacağını söyleyen oydu.. Şimdi de alabilirdi.. Ne de olsa kısmen sabahtı. Öfkeyle Derin'i beklerken, durağın demşr oturağına oturmuş daha da üşümüştüm.
On beş dakika içinde numarayı almış, kısaca bir mesaj atmış halen daha cevabın gelmesini bekliyordum. Biraz daha bekleyip iyice Mert için endişelenirken önümde duran siyah arabanın farkına anca varabilmiştim. Bir mesaj atmak ne kadar zor olabilirdi acaba...
Aceleci tavırlarla arabaya binip, aceleyle adresi söyledim. Hızla arabayı sürerken bir anda ona dönüp yaptığım aptallığı düzeltmek adına konuşmaya başladım.
" Ah, üzgünüm seni bu saatte rahatsız ettim.. Ama inan ki hastamın durumunu şu an bilsen.. Daha fazla gecikemem.. Ve-"
Sözümün kesilmesinden nefret ederdim.
" Geldiğime göre sorun değil. Şimdi sıkı tutun. "
Arabanın hızı git gide artarken gözlerimi kapatıp bitmesini bekledim yarım saaten az bir sürede iki katlı bir evin önünde durmuştuk.
" Hadi insene. "
Şapşal ifademi silip koşarak evin kapısının önüne geldiğimde onun da peşimden geldiğini fark etmiştim.
Kapıyı beş kere çalmama karşın kimse açmıyordu. Aras'ın çabalarıyla kırılan kapıyla birlikte içeriye girdiğimde, ürpertici bir sessizlikle karşılaşmıştım..
Tahtadan yapılma basamakları çıkarken gıcırdayan tahta kuruları tüylerimi ürpertirken çıkmaya devam ettim.
Işığı yanan tek odaya yöneldiğimde içeriden gelen iniltiler huzursuzluğumu tetikliyordu.
Geç kalmamış olmayı dileyerek odaya girdiğimde cam kırıklarının yanı sıra eşyaların yerlere saçıldığı bir yatak odasında bulmuştum kendimi..
Duvarın köşesine sinmiş Mert'i görünce hemen yanına koşup elimi omzuna değdirdim. Kapasını elleriyle kavramış dizine dayayıp çaresizce sallanıyordu. Dokunuşumla öfkeli, kan çanağına dönmüş gözlerini bana çevirdiğinde beni iterek bağırdı.
" Size ellerinizi benden çekin demiştim! Ilgın sen misin? Yoksa sen de mi öldün? "
Değişken ruh hali iyi değildi. Yanına kadar ilerleyip yeniden dokundum, bu kez yüzünü avuçlarımın arasına almış usulca okşuyordum. Gözlerimle gözlerini hapsettiğimde fısıldayarak ona ulaşmaya çalıştım.
" Nasıl olurda benim öldüğümü düşünürsün Mert.. Bak hissetmeye çalış tenim sıcak, peki ya onların? Ölülerin teni sıcak mıdır? Hadi ama ağlamamalısın.. Sırrımızı hatırlıyorsun değil mi? Kelebek kafesinden kaçmış, aslan ağzını açmış-"
Umut yüklediği gözleriyle cümlenin devamını getirip bana sarıldı ve ağlamaya başladı sanırım bu kez kolay olmuştu..
" Kelebeği tutsağı yapmış.. Ah, sen gerçeksin! Ilgın.. Çok korktum onların arasında nefessi kalıp ölüyorum sandım.. Benden neferet ettiğini söyledi! "
Ağlaması şiddetlenirken kapının yanından gelen tıkırtıya döndüğümde gülümseyerek bizi izlediğini fark ettim.
" İyi bir doktorsun."
Göz devirerek Mert'i ayağa kaldırdığımda yatağına yatırdım. Uyuma korkusu olduğunu bildiğimden ına hediye ettiğim ayıcığa sarılışına sadece gülümsedim. Uykuya dalmasını beklerken Aras'ın aşağıda çıkardığı sesler sinirimi bozuyordu. Mert'in sayıklamalarının bittiğini fark ettiğimde odayı toparlamaya başlayıp her şeyi yerli yerine koyup o kötü görüntüyü ortadan kaldırdım. Yerdeki camlarıda hallettikten sonra üzerini örterek çalışma masasının üzerini bir not bırakıp aşağıya indim. Sanırım buradaki işim bitmişti.
Aşağıya indiğimde ana kapı kısmen tamir edilmişti. Aras'a sorar gözlerle baktığımda gözlerimin uykusuzlukla kızardığını hissediyordum.
" İyi bir tamirci değilim ama sabah kadar idare eder işin bittiyse seni evine bırakabilirim? "
Onaylayarak Mert'in evinden ayrıldığımda yarım saatlik yolculuğun ardından evime gelmiştim. Arabadan inerken aslında bu saatten sonra uyumayacağımı fark edip onu da eve davet etmiştim.
İçerite girip rahat bir nefes verdiğimde ne akşamdı ama diye mırıldanan Aras'a oturması için koltukları işaret ettim.
" Çay içer misin?"
" Neden olmasın.."
Çayları yapıp yanına oturduğumda beklemeden ona yöneldim.
" Bu zamanı değerlendirebiliriz, nasıl olsa sende benim hastamsın. Bana kendinden bahsetmek ister misin?"
Diye sorduğumda yüzünü buruşturup yanıtladı.
" Bunu es geçsek.. Aslında sana söylemek istediğim bir şey var. Ara sıra başıma gelen bir şey.."
Merakla baktığımda boğazımdan aşağıya inen sıcak sıvı içimi ısıtmıştı.
" Ben.. "
Susup devam etmekte zorlandığında teşvik eden bir gülümseyiş gönderdim.
" Hissetmiyorum.."
Şaşkınca dudaklarım aralanırken,
" Nasıl? " diye sordum.
" Bazen öyle anlar oluyor ki hiç bir duyguyu, hiç bir duyuyu hissedemez oluyorum ki bu beni korkutuyor. "
Çayımı sehpaya koyduğumda konuşmaya başladım.
" Bu yüzden mi kendini tanıtırken garip kelimeler kullandın? Sadist gibi.. "
Yüzünde anlam veremediğim bir ifadeyle bana baktığında çayı sehpaya bırakıp ayağa kalktı ve ben onu durduramadan çekip gitti.
Tek kelimeyle..
Garipti.
##Bir bölümün daha sonuna geldik canlarım.. Sizce nasıl bir bölümdü? Aras 'ın hastalığı ne olabilir? Xx
-irairis.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı O 'nu Yaratmış *
Ficção AdolescenteKelimelerin düzensiz bir şekilde ikamet ettiği hayatımda duygulara yer yoktu. Gerçeklik kavramı soyutlaşmıştı.. ### ' Ellerimden tutuyormuşçasına sev beni, gözlerime bakıyormuşçasına,ismimi fısıldarmışçasına sev beni.. Sevmek için değil.. Hissetme...