𝟎𝟏 | harry potter'ın kendini fazlalık gibi hissetmeme rehberi

11.3K 641 1.4K
                                    

❝ Too late, my time has comeSends shivers down my spineBody's aching all the timeGoodbye everybody, I've got to go ❞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Too late, my time has come
Sends shivers down my spine
Body's aching all the time
Goodbye everybody, I've got to go



Remus ve Sirius'un her zaman kutlayacak bir şeyleri olurdu.

Harry genellikle ne kutladıklarını bile hatırlamıyordu. Sirius'un hapishaneden çıktığı günü hatırlıyordu çünkü o gün gerçekten önemliydi ama kutlanan diğer şeyler genellikle Remus ve Sirius'u ilgilendiriyordu. İkilinin ilk tanışması, birbirlerini ne kadar sevdiklerini ilk birbirlerini fark edişleri, birlikte eve çıktıkları ilk gün...

Aşkı fazla geç bulmuşlardı ama bundan tat almaya kararlılardı. Tek sıkıntı, bütün bunların Harry'ye her zaman ütopik bir durum olarak gelmesiydi.

Bu yüzden Harry Hogwarts'ı severdi.

Yanlış anlaşılmak gibi olmasın; Harry Sirius'a tapardı. Remus'u da oldukça severdi ama bazen - sadece bazen - evde olduğu günler Hogwarts'ın özgürlüğünü özler, genellikle ise evde olmamasını ikilinin baş başa kalma fırsatı olarak görüp mutlu olurdu. Bunun kendini fazlalık olarak görmekle alakası olmadığını sürekli tekrarlasa da belki de birazcık fazlalıktı.

Önemli değildi. Harry Potter böyle şeylerle üzülecek ve triplere girecek bir çocuk değildi. Üstelik bu lisedeki 4. yılının ilk gününde düşüneceği bir durum hiç değildi.

"Harry James Potter! İyi bir vaftiz baba gibi davranıp zorla hazırladığım kahvaltı soğumadan aşağı gelsen çok iyi olur!"

Ah, ve tabiki Sirius'un bağırışları arasında düşüneceği bir durum da değildi.

Favori Gryfindor ceketini de üstüne geçirip aynadaki görüntüsünü şöyle bir süzdü. Sirius'u bekletmişti ama hey, aynadaki görüntü beklettiğine değdiğini söylüyordu. Bu yıl bir nebze daha iyi görüneceği konusunda kendine söz vermişti çünkü Ginny'nin onun yerine Thomas ile çıktığına pişman olmasını istiyordu.

Ginny'nin düşünceleri arasına sızan tatlı kahkahasını ve okuldaki bütün kızlardan daha güzel tenini kafasından uzaklaştırmaya çalıştı. Bazen bilinç altının kendinden nefret ettiğini düşünmüyor değildi.

Merdivenleri ikişer ikişer atlayarak inip mutfağa girdi. Remus'un üst katta olduğuna güvenmese asla odalara böyle aniden girmezdi çünkü ultra-süper-aşıkları basmak gittikçe daha travmatik olmaya başlıyordu.

"Günaydın Sirius ve aman tanrım burası beklediğimden daha iyi kokuyor." Vaftiz babasının karşısındaki sandalyeye oturup, onun cevap vermesine fırsat vermeden patates kızartmasından üç dört taneyi ağzına attı. Ellerini kullandığı için Sirius yüzünü ekşitmişti.

"Günaydın Harry, sana neden bir türlü sofra adabı aşılayamadığımı anlatabilir misin?" dediğinde omuz silkmiş, midesini doldurmaya normal insanlar gibi çatalla devam etmişti. Sirius Lupin-Black köklü bir ailenin oğluydu ve sofra adabına her ne kadar serserinin teki olsa da yetiştirilme şeklinden dolayı fazlasıyla önem veriyordu. Harry onu kızdırmak istememişti.

wind of change ☰ drarry, auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin