Neden hep böyle şeyler benim başıma gelirki. Keşke hiç burda olmasaydım. Taehyung da benim yüzümden ya ölürse.
O zaman vicdan azabı çekerim. Hayatım mahvolur. Birden Jungkook'un buraya doğru geldiğini gördüm. Ve hemen güneş gözlüğümü taktım.
Geldi. Ve güneş gözlüğümü çıkartıp bana sarıldı. Ben de ona sarıldım.
Aynen bu şekilde.(Kızı Jisoo,oğlanı da Jungkook olarak hayal edin.)
Ona sarılmak huzur veriyor. Benden ayrıldı ve başımı avuçlarının içine aldı.
Jungkook:Hişş! neden ağlıyorsun Tae'ye birşey mi oldu? Hadi anlat güzelim.
Dedi. Yakınlardaki bir banka gittik. Ve oturduk. Yutkundum ve...
Jisoo:Telefonu gidip açtım. Ve Tae arıyordu. Ama telefonda konuşan Sowon'du. İlk önce...(Önceki bölümden okuyabilirsiniz.)
Jungkook:Sen oraya tek başına gidemezsin. Bizde geleceğiz.
Jisoo:Hayır. Zaten herşey benim yüzümden. Siz gelirseniz sizde zarar görürsünüz. Sizin zarar görmenizi istemem.
Jungkook:Bunu bizimkilerle konuşmalıyız.
Dedi. Ve beni sırtına aldı.
Jisoo:Hey! Ne yapıyorsun?
Jungkook:Çok konuşma prenses.
Birden koşmaya başladı. Ve sahile ışık hızıyla geldik. Ben sırtından indim.
Lisa:Pek bir neşelisiniz heralde. Eee...Tae neredeymiş?
Jungkook:Tae yok.
G-Dragon:Ne demek yok?
Jisoo:Yani Taeyi Sowon kaçırmış.
İkisi de aynı anda "NE!" Dedikleri için kulağımızı kapattık.
Jisoo:Ne bağırıyorsunuz be!
Lisa:Çabuk Tae'yi bulmalıyız. Jisoo yerini söyledi mi sana Sowon cadısı?
Jisoo:Evet. Ama ben tek gideceğim. Sizin gelipte zarar görmenizi istemiyorum.
Dedim. Ve ordan ayrıldım.
-
Sowon'un söylediği yere geldim. Ve içeri girdim. Taehyung'u kanlı bir şekilde zincirle bağlamış. Hemen yanına koştum.
Jisoo:Aman Allahım! Sana böyle ne yapmışlar?
Gözünü bile açamıyordu.
Jisoo:Tae zincirleri kırabilecek birşeyler yok mu?
Gözümden yaş geldi. Gözünü zorla açarak...
Tae:Şurda-kii od-add-a
Dedi. O odaya doğru ilerledim. Ve kapıyı ittirdim. Hemen açıldı. Zinciri kesebilecek bir alet buldum.
Ve odadan dışarı çıktım. Tae'nin zincirlerini çözmeye başladım.
Ama elim elim...hiç iyi durumda değildi. Ellerimi kullanamaz durumdaydım.
Zincirlerin ikisini de kırdım. Ve Tae'yi alıp dışarı çıktım. Arabaya doğru ilerliyorduk. Taki karnımda bir acı hissedene kadar. Yere düşmemek için kendimi çok zor tutuyorum. Eğer düşersem Tae de düşer. Arkamı döndüm. Sowon'du. Elinde de silah vardı.
Tae'yi biri gelip aldı. Ve arabaya götürüyordu. Ve birisi Sowon'un kafasına vurduğu için bayılmıştı.
En son duyduğum şey... Jungkook'un hıçkıra hıçkıra ağlamasıydı...
Gerisi koca bir karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız Aşk•Jeon Jungkook☆
General FictionOnu her gördüğümde mutlu oluyorum. Onu her gördüğümde istemesem de ona bakıyorum. Ama onu o kızla gördüğümde yıkıldım. Bu ondan hoşlandığım anlamına mı geliyor?