17|gözlerimin biricik bebeği

1K 147 17
                                    

yazar notu: son zamanlarda bu kitapla ilgili birçok güzel yorum alıyorum, bunlar beni inanılmaz mutlu ediyor. yorumlarınız için ve destekleriniz için teşekkürler :3

iyi okumalar🌈🐿️💐

**

Kim Seokjin, o gün beyaz gömleğini, yeni aldığı siyah pantolonunu giymiş merdivenlerden inerken kol düğmelerini bağlıyordu. Evinde çalışan Yoongi'ye: "Bugün önemli bir işim var Taehyung uyandığında yakında evde olacağımı söylersin." dedi. 

Yoongi ise kucağına alıp salladığı minik oğlundan gözlerini çekip, "Taehyung odasında değil ağaç evde kalmış," dedi. 

Seokjin hafifçe gülmüş başıyla onaylamıştı. "Sen yine de aklında tut bunları," demiş ve evden ayrılmıştı.

Güneş gözlüklerini ve balıkçı şapkasını takıp arabasına bindi ve şehir merkezindeki binaya doğru yol aldı. Şirketinden istifa ettiği için yeni bir şirket ile anlaşmıştı.  Basın istifasını yeni yeni öğrenmişti ve paparaziler onu bir türlü rahat bırakmıyorlardı.

Hastanede, evinin kapısında... Telefonu her saat çalıyor ve bir açıklama istiyorlardı. Seokjin ise bu konu hakkında hiçbir açıklama yapmıyordu. Hayranlarına biraz daha beklemelerini ve onlar için çok güzel bir sürprizi olduğunu söyleyip duruyordu.

Şirket binasına vardı ve randevusu üzerine yapımcının odasına ilerledi. Yarım saatlik bir sohbetleri oldu yapımcı Si-Hyuk ile. 

Bang Si-Hyuk, babacan bir adamdı ve eski yapımcısı gibi önyargılı bir insan değildi. Daha eski zamanlarda da Seokjin'e teklif sunmuş fakat zaten bir şirketi olan Seokjin bu teklifi reddetmişti. Bu yüzden zaten tanışıyor sayılırlardı. 

"Eski konseptin gayet iyiydi Seokjin, sonradan döndüğün o kurtarıcı/kahraman hava seni daha kıymetli yaptı. Bu şirketinin bir planı mıydı?" diye sordu Si-Hyuk. Ellerini birbirine kenetleyip oturduğu sandalyeden öne eğilip Seokjin'e yanaştı. Seokjin elindeki kahve fincanını dudaklarından çekerken başını iki yana salladı. "Söz yazarım ne yazarsa onu söylerim." dedi kesin bir ifadeyle. 

"O ne yazarsa, ne hissederse  onu hisseder onu anlatırım." dedi ve yüzünde gururlu bir ifade oluştu. "Kardeşin," dedi Si-Hyuk. Seokjin afalllayarak aksırdı. Kahve boğazında kalmıştı. 

"Siz nasıl?" diye sordu ve su bardağını telaşla kafasına dikti. "Sakin ol. İstemezsen bunu insanlara söylemem. Ve inan fark etmesi pek zor olmadı. Akıl rahatsızlığı olan bir kardeşin var ve haberlerden takip ettiğim kadarıyla durumu eskiden çok kötüymüş. Yazılan sözler ve senin bu sözleri bu kadar sahiplenip insanlara duyurmak istemen kesinlikle ağabeylik içgüdünden kaynaklı. Kardeşinin duyulmasını ve fark edilmesini istiyorsun." dedi Si-Hyuk.

Yanında getirdiği evrak çantasından Taehyung'un ona dün verdiği bir tomar kağıdı çıkardı Seokjin. "Hastanedeyken bunları yazmış," dedi ve kağıtları Si-Hyuk'a uzattı. Kağıtları uzun bir süre inceledi Si-Hyuk. Her sayfa çevirdiğinde yüzündeki ifade daha da aydınlanıyordu. 

" 'Sayısız yıldızın yağmuruna tutulmak için mi düştüm?
Binlerce ışıltılı okun hedefinde sadece ben varım.
Bana nedenlerimin olduğunu gösterdin.
Kendimi sevmeliyim.
Tüm nefesimle ve yürüdüğüm her yolla cevap veriyorum.
Dünkü ben , bugünkü ben, yarınki ben.
İstisnasız, büsbütün, hepsi benim. '

Bunlar inanılmaz sözler Seokjin. Benim şirketimle yoluna devam etmeni ve kardeşinle birlikte bu sözlerin o dahil birçok hayatı değiştirmesine destek olmamı kabul et lütfen."

mad  ●  taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin