Greenlake Psikiyatr Kliniği'nin koridorlarında yürüyen bir çocuk vardı. Elindeki karnı dikilmiş oyuncak ayısı, bileğinde pandalı bilekliği ile birkaç ay öncesindeki gibi aynı koridorda yürüyordu. Yaşam kaynağı edinmesi gerektiğini öğrendiği günün üzerinden aylar ve yaşanmış onca anı geçmişti. Şimdi ise yanında onunla beraber psikoloğu Hoseok'un yanına gelen yaşam kaynağı duruyordu.
Kalbi o zaman kararmış olan, insanların ona adadığı ucube benzeri sıfatlara takılan çocuk şimdi durdurulamaz bir neşeye sahipti. Sol eliyle ayıcığını sıkı sıkı sardı ve sağ eliyle de onu hayata bağlayan çocuğun elini tuttu.
Pandalı bilekliği: "Ne kadar da güzel elleri var öyle değil mi Taehyung, tut ve sakın bırakma lütfen," diye mırıldandı Taehyung'a doğru. Taehyung ise buna gülümsedi. Hoseok'un odasının önüne geldiğinde Jeongguk'a döndü. "Beni burada bekle," dedi gülümseyerek. Jeongguk başını sallayıp Taehyung dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.
Taehyung içeri girdiğinde Jeongguk kapının yanındaki bekleme koltuklarına çökmüştü.
"Hoşgeldin Taehyung," dedi Hoseok, masasının yanındaki kitaplığı düzenliyordu Taehyung geldiği sırada. Eliyle oturmasını rica etti ve kemikli gözlüğünü takıp eline aldığı kitap ile sandalyesine oturdu. "İçecek bir şeyler ister misin?" dedi babacan bir tavırla.
Taehyung başını yukarı aşağı salladı ve oyuncak ayısını kucağına yerleştirip yumuşak karnıyla oynamaya başladı. Parmaklarıyla pofuduk ayısını okşarken Hoseok telefondan çilekli süt ve kendisine bir kahve söylemişti. "Görmeyeli nasılsın?" diye konuşmaya girdi Hoseok.
Eşi Yoongi'den ve bağlantılı çalıştığı Doktor Namjoon'dan Taehyung'un son zamanlarını öğrenmişti. Hayali arkadaşının ortadan kalktığını -en azından Taehyung böyle düşünüyordu- ve bir daha onu görmemek üzere yok ettiğini söylemişti Taehyung.
"İyiyim," dedi Taehyung utana sıkıla. Yirmi yılı aşkın süredir iyiyim diye yalan söylemişti etrafındaki herkese. Bu yalanını pek çok insan ciddiye alıp onaylasa da Hoseok bir psikolog oluşunun etkisinden midir yoksa içgüdülerinden midir bilinmez hiç ciddiye almamıştı. Taehyung'un şizofreni olabileceğini de içinde kopan fırtınaları da o fark etmişti.
Ama Taehyung'un az önceki 'İyiyim'indeki farkı anlayabiliyordu. Üç yıla yakın süredir Taehyung'un özel psikoloğuydu ve bu çocuğu kadar sevdiği çocuğun karakterini ve özelliklerini kafasına oturtmuştu.
"Bulabildin mi?" diye sordu Hoseok. O bu sorusunu sorduktan sonra kapı çalındı ve hizmetli içecekleri getirdi. Taehyung susuz kalmışcasına çilekli sütünü içmeye başlarken gülümsüyordu. Başının yukarı aşağı salladı.
"Buldum," dedi. Kısa cevaplar veriyor olmasını ve bu kadar sakin olmasına o da şaşırıyordu. Normal zamanlarda daha hararetli ve heyecanlı yapısı olan bir insandı ve şu an niye böyleydi bilmiyordu.
"Mutlusun." dedi Hoseok Taehyung'un aklını okumuş gibi. "Mutlusun ve bu seni daha naif bir insan yapıyor. Bulutlarda yaşıyor gibi." dedi Hoseok gururla. "Bu inanılmaz bir şey, sadece birkaç ayda bunu başardın." diye ekledi. Kahvesinden bir yudum aldı.
"Önceden," dedi Taehyung ve kelimeleri boğazında düğümlendi. Parmağı ile ayının yeni dikilmiş dikişleriyle oynadı. "Ölüm çok da uzak bir şey değildi bana," dedi kekeleyerek.
Hayatında birçok kez intihara kalkışmıştı, çünkü kafasındaki ses bir türlü susmak bilmiyordu. Onu susturamadıkça kendini yiyordu, kendini yedikçe de içindeki kusmak istiyordu. Dayanılmaz günler geçirmiş olması canını yakıyordu, fakat artık her şey daha farklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad ● taekook
Fiksi Penggemar"sen bu dünyadaki insanlardan daha özel bir şeye sahipsin taehyung, senin bir kalbin var." jeon jeongguk, akıl rahatsızlığı nedeniyle chimchim isimli bir hayali arkadaşı olan kim taehyung'a bakmaya başlar. mad!au