O minik buse sonrasında Taehyung'un dünyasında neler olup bitmişti şu şekilde özet geçebiliriz: Zamanında ilaçlardan, yalnızlıktan, anlaşılamamaktan kırılan ve kararan kalbi kiraz çiçekleri gibi açmıştı. Kuşlara kanatlar olmuştu bu saf neşesi, elle tutulur bir heyecanı vardı yüzünde. Yanakları pembe saçları gibi pespembeydi.Koşarak odasına geldiğinde nefes nefes kapıyı kapattı ve kapının önüne çöktü. Ellerini suratına götürüp kapalı tuttu, utanıyordu. Utanıyordu utanmasına ama kendisini gülmekten alıkoyamıyordu. "Vişneli çörekler gibiydi tadı, onu öptüm."
Onu öptüm. Bu iki kelimelik cümle onu ne çok sevindirmişti. Kıkır kıkır kıkırdıyordu.
Diğer perspektiften bakacak olursak Jeongguk'un hali ondan pek farklı değildi. Tek fark cümleydi.
"Pamuk şeker gibiydi tadı, beni öptü."
"İçimde doğan bu hisleri anlatabilir miyim bilmiyorum." dedi Jeongguk ve yarım saattir Taehyung'un onu bıraktığı yerde yatıp onu düşünüyor olduğunun bilincine vardı, yavaşça ayaklandı.
"Sanki onu hep tanıyor gibiyim, içimde bir yerlerde hep ondan bir parça taşımışım gibi geliyor. Elleri ellerime her şeyden daha çok yakışıyor, bunu görüyorum. İnkar etmek mümkün değil." Hafifçe kararan havaya bir göz gezdirdi, etraf kararıyor olsa bile onun için her şeyin en aydınlık olduğu süreç başlamıştı sanki.
"Dünya bambaşka bir yer oluyor sanki o güldüğünde, çocuklar gülüşüyor ve ninniler ömürlük söyleniyor sanki. Yazarlar kelimeleri piyanoda çalar gibi bir ahenkle yazıyorlar, en güzel şiirler ona yazılıyor." Tepecikten inişi bitti ve kendisini hastanenin bahçesinde buldu. Bu bir haftada olan tüm anılar aklını kemirmeye başladı, şurada uçurtma uçurduk, tam şurada pamuk şeker yedik, burada düştü ve ben ellerimle onu tedavi ettim...
"Ben onu iyileştirdim ancak farkına varmadığım bir şekilde o benim ilacım oldu."
Biraz sinirliydi kendine, fazlasıyla da mutluydu. Hislerinden emin oluşu onu heyecanlandırmıştı.
Jeongguk, küçüklüğünden beri etrafına sevgi yayan bir çocuktu. İnsanlara yardım etmekten her daim büyük bir keyif duymuştu. Hatta ilkokul sıralarındayken okulundaki fakir çocuğa annesinin yaptığı fazlalık sandiviçi veriyordu. O çocuk hala en yakın arkadaşlarındandı.
Babasını kaybetmesinin ardından bu yardım ve sevgisi kesilmemiş aksine artmıştı. Okulunun düzenlediği yardım gezilerine katılıyordu: yaşlı evini ziyaret edip insanları dinliyordu, yetimhaneleri gezip çocukları öpücüklere boğuyordu.
Kardeşine de hep bunu yapmasını öğütleyip duruyordu. Annesinin geçiriyor olduğu hastalığı yüzünden bu işleri bir kenara bırakıp annesinin masrafları için bir iş bulup çalışmıştı.
Jeongguk'u çocuğu gibi seven Yoongi sayesinde bulduğu bu iş ona hem fazlasıyla para kazandırıyordu hem de içindeki yardım etme aşkını kamçılıyordu. Annesi iyileşme dönemine girmişti, tedavileri olumlu bir yol kat ediyordu.
Hastanenin kapısına vardığında normalde hiç yaşamadığı hislerle karşılaştı: elleri titriyordu, terliyorlardı da. Gözlerini haddinden hızlı kırpıyordu, kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Yumruklarını sıktı ve hastaneden içeri giderek Taehyung'un odasına ilerledi.
Kapı yarım aralıktı, yavaşça araladı. Kendisi gibi heyecanlı bir Taehyung görmeyi beklerken camın önüne yerleştirilmiş masasının başında hırsla bir şeyler karalayan bir Taehyung görmüştü.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Jeongguk, şaşkınlığı sesinden belli oluyordu. Ani sesten korkan Taehyung kafasını sesin geldiği yere çevirdi, omuzlarını silkti. "Hiç, sadece şarkı yazıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad ● taekook
Fanfic"sen bu dünyadaki insanlardan daha özel bir şeye sahipsin taehyung, senin bir kalbin var." jeon jeongguk, akıl rahatsızlığı nedeniyle chimchim isimli bir hayali arkadaşı olan kim taehyung'a bakmaya başlar. mad!au