"Ne demek kardeşimi kilit altına aldınız!?" diye haykırdı Seokjin hastane müdürüne doğru. Jeon Jeongguk uzun aramalar sonucu Seokjin'e ulaşmış ve Taehyung'un odasıdaki arbedeyi görmüştü. Büyük bir telaşla bunu Seokjin'e anlatmıştı.
En sonunda işte buradalardı, hastanenin pişkin müdürünün yanında Taehyung'u soruyorlardı. Müdür: "Onu izole etmek zorundaydı, tehlikeliydi." dediğinde Seokjin burun kemerini hafifçe sıkarak sinirli bir gülüş attı.
Gülüşü insanların yüreğine dokunan kardeşi için tehlikeli diyorlardı, sinirlenmemesi nasıl mümkün olabilirdi? "Söylediğiniz laflara dikkat edin!" dedi Jeongguk. Gözleri kıpkırmızıydı, elleri ise titriyordu. Sesindeki çatallaşma ve gözlerinden akan naif yaşlar ne kadar üzgün olduğunu gözler önüne seriyordu.
"Bu süreçte devamlı olarak onun yanındaydım. Bir zararı dokunsaydı zaten bana dokunmuş olurdu. Vücudumda herhangi bir çizik, bir yara görüyor musunuz? Hayır görmüyorsunuz. Çünkü Taehyung beni veya herhangi birini yaralamaz. Aksine yarasını sarar ve elinden ne geliyorsa yapar. Mental sorunları var diye onu toplumdan soyutlayamazsınız, bu onu daha kötü hale getirir. Onun bize, topluma karışması gerekiyor." dedi Jeongguk. Vurgulu ve her bir kelimede yükselen sesine hıçkırıkları karışmıştı.
Çünkü Taehyung'un şu an ne yaptığını tahayyül dahi edemiyordu. Onu odasında iki dakika yalnız bıraktığında bile gözyaşları altında kalan çocuğun şu an yapayalnız duruyor olması Jeongguk'u kahrediyordu.
Lütfen Tanrım, ona yardım et
**
Taehyung, hayatı boyunca birden fazla hayat yaşamıştı. Yaşadığı fiziksel ve ruhsal zorluklar onu yetiştirmişti. Dışlanması, ailesinden soyutlanması, kendini tanıyamamış olması... Bunların hepsi yaşadığı zorluklardan birkaçıydı. Bu zorlukları atlatabilmek için gördüğü tedaviler her ne kadar onu toparlamaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi.
Taehyung, Jung Hoseok'un ona tavşan çizmesini öğütlemesinin ardından gerçekleşen olayların bu raddeye gelebileceğini hayal dahi edemezdi. Hayalperest bir çocuk olmasına rağmen bu durum hayallerini aşıyordu.
Kim Taehyung, gözlerini açtığı andan beri ötekileştirilmişti. İlkokulundaki arkadaşları onun farklı olduğuna kanaat getirip onu dışlamış ve onunla dalga geçmişlerdi. İşte evde eğitime geçişi bu yüzden olmuştu.
Sonrasında filmlerle aradığı arkadaşlığı ve dostluğu bulmuştu. Doktorları, hemşireleri, ağabeyi... Hayatında olan kişiler yalnızca bunlardan ibaretti.
Daha sonrasında Jeon Jeongguk girmişti hayatına. Hayatı tepetaklakken birden düzelivermişti. Asla kavuşamayacağını düşündüğü aşk hikayelerine ulaşmıştı birkaç ayda. Gökyüzünün rengi değişmişti, kuşların sesleri ayrı gelmişti kulağına. Sarı renk artık hayat demekti onun için; güneşi, arıları, limonları, bonibonları görünce artık aklına Jeongguk gelir olmuştu.
Aklından çıkıyor muydu diye de sormak gerekirdi.
Şimdi ise 'Ya Jeongguk da gerçek değilse, ya ben onu yarattıysam?' diye düşünüp kahroluyordu.
"Hayır," diye fısıldadı ve oturduğu çarşafsız yatakta bir öne bir geriye sallandı.
Hapları yutmadan öncede aynen bu şekilde hafif bir sarsıntı geçirmişti. Ama şimdi onu kurtaracak biri maalesef yoktu.
"Hayır, ben onu uydurmadım." diye kekeledi Taehyung.
"Bu kadar emin olma,"
Duyduğu ses ile gözleri kocaman açıldı. Kafasını iki yana hızla sallayıp kulaklarını teker teker omuzlarına yaslayıp duymamaya çalıştı. "Hayır, hayır, hayır..." diye fısıldıyordu her defasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad ● taekook
Fanfic"sen bu dünyadaki insanlardan daha özel bir şeye sahipsin taehyung, senin bir kalbin var." jeon jeongguk, akıl rahatsızlığı nedeniyle chimchim isimli bir hayali arkadaşı olan kim taehyung'a bakmaya başlar. mad!au