1. Bölüm: İNTİKAM

398 25 24
                                    

Bölüm Şarkısı

Çağan Şengül - Papatya

1. Bölüm: İntikam

   13 Ağustos 2001

Cehennem kapılarını onun için ardına kadar açmıştı. Tanrı ise onun kaderini biliyordu fakat buna müdahale etmesi imkânsızdı. Şeytan en değerli mâhkumunu gözünün önünden ayırmıyordu.

Kapıların başına dikilmiş olan zebaniler onu cehenneme ait bir parça gibi kabullenmişlerdi. Fakat o daha bir çocuktu. Nasıl bu kadar emin olabiliyorlardı? Her çocuğun ait olduğu yer cennet değil miydi? Bu çocuk cennetin biletini nasıl kendi elleriyle yakabilirdi? Çocuk cehenneme gideceği için o kadar çok korkuyordu ki büyümek istemiyordu.

Ama büyüyordu.

Bugün onun doğum günüydü.

Karan Atay tam sekiz yıl önce bugün doğmuştu.

Gecenin koynuna kara bir mürekkep gibi yayılmış ve tüm yıldızların ışığını kesmişti. Ona en uygun isim karanlıktı.

Gece'nin Karan'ı.

Küçük ayak parmaklarının üzerine basarak anne ve babasının odasına doğru yürüyordu. Onların arasına girip kokularını ciğerlerine doldurmayı öyle çok seviyordu ki neredeyse her gece kendi yatağından kalkıp onların arasında uyurdu.
Kapının demir kulpunu çevirdiğinde küçük bir tıkırtı duyuldu ve Karan başını odanın içine uzatıp anne ve babasının uyuyup uyumadığını kontrol etti. Uyuduklarından emin olduktan sonra yavaşça içeriye girdi ve ardından usulca kapıyı kapattı. Kahverengi saçları odanın açık camından sızan ay ışığının etkisiyle parıldıyordu. Ela gözlerinin gözbebekleri büyümüş ve ela irislerini de karaya boyamıştı sanki.

Ağır adımlarla anne ve babasının bulunduğu yatağa doğru ilerlemeye başladı. Yanlarına ulaştığında annesinin yanağına küçük elini koydu ve baş parmağıyla  yavaşça okşamaya başladı. Annesi gözlerini hafifçe araladığında dudakları mutlulukla yukarı kıvrıldı. Annesinin tıpkı onunki gibi olan ela gözleri şefkatle kısıldı. "Ne yapıyorsun burada?" diye sordu fısıldayarak. Sesi uyku mahmuru çıkmıştı ama yine de çok güzeldi. Sırtı babasının sırtına değinceye kadar yana kaydı ve Karan'a yer açtı. Karan hiçbir şey söylemeden annesinin yanına kıvrıldı ve başını göğsüne yaslayıp onun kalp atışlarının ritmik ninnisini dinlemeye başladı. Çok konuşan bir çocuk değildi. Annesi bir elini sırtına diğer elini de çocuğun yumuşacık ve hâlâ bebek gibi kokan saçlarının arasına yerleştirdi ve okşamaya başladı. Kokusunu sesli bir şekilde içine çektiğinde Karan da onun gerdanındaki papatya kokusunu ciğerlerine dolduruyordu. Bu kokuyu çok seviyordu. Annesine ait her şeyi çok seviyordu. Bazen annesini bu kadar çok sevmesinin babasına haksızlık olduğunu düşünüyordu. Ama babasını da çok seviyordu. Bir elini babasına doğru uzattı ve sırtını dürtmeye başladı. Babası uyanıncaya kadar bunu yaptı ve sonunda ona doğru döndüğünde kafasını annesinin gerdanından kaldırıp ona bakmaya başladı. Babası onu görünce gülümsedi ve tamamen Karan'a doğru döndü.

Babasının koyu kahverengi gözleri bu karanlıkta bile ışıl ışıldı. Gözlerinde baba şefkati taşıyordu, dudaklarına çizdiği gülümseme de şefkatle şekillenmişti. Onun neredeyse her gece onların yanına gelmesini çok seviyordu. Dünyada en değer vediği varlık ailesiydi. Ailesini etrafındaki kötülükten ve pislikten korumak için simsiyah olan kanatlarını onların etrafına sarmış, onlara bambaşka bir dünyanın kapılarını aralamıştı. Ama kendisi o kadar çok yara almıştı ki sırtındaki ucu kordan mızraklar bedenini yarıp geçmiş, kanatlarının altında sakladığı Karan'ının tam kalbine saplanmıştı. Bu gece o çocuk ölecekti ve babasının ona sunduğu bu sihirli dünya yerini kapkaranlık bir cehenneme bırakacaktı. Çocuk karanlık cehennemin sahibi olacağını bilmiyordu ama öğrenecekti. İnsanlara acı çektirmeyi, günah pelerinini örtünmüş her bedeni cayır cayır yanan ateşe atmayı, insanları kendine köle yapmayı en acı şekilde öğrenecekti.

Yalnızlığın İçindeki Karanlık (DÜZENLENİYOR!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin