16

933 86 17
                                    

Yağmur: Bugün derse girmedin.

Yağmur: Aramalarıma da cevap vermiyorsun.

Yağmur: Beni endişelendiriyorsun, Jess.

Yağmur: Bu zamana kadar evinin kapısını çalmam gerekiyordu ama Dilara'ya bakıcılık yapmalıydım.

Yağmur: Ama tam şu an, evinin kapısına çalmaya geliyorum! (22.09)

------

Başımı yastıkla birkez daha buluşturduğumda çalan şarkının son nakaratını mırıldandım ve akmak için can atan gözyaşlarıma izin verdim. Hayatım boyunca bu zalim, amaçsız kalbimin çektiği acıyı hissetmemiştim. Bu yüzden biten aşklarımın ardından hiç ağlamamıştım. Benim için giden aşklarım önemli değildi. Çünkü onları sevmiştim, fakat artık sevmiyordum.

Jonathan için döktüğüm gözyaşlarının sayısını unutmuştum. Her gece ağlayarak uykuya dalıyordum. Bazı geceler huzursuz uykumdan uyanıyor, ağlıyordum ve bu şekilde uyuyakalıyordum. Kalbime bıraktığı zehrin acısını her saniye hissediyordum. Sadece, geceleri biraz daha savunmasızdım. Bu acıyla savaşamıyordum.

Dün gece attığı mesajdan sonra yine o acı bana savaş açmış, ben daha beyaz bayrağımı çıkartamadan galip sayılmıştı. Bütün gece hıçkırıklarım kulağıma dolarken, onun bunu bilmemesi daha da acı çekmeme neden olmuştu. Sabah'a kadar uyumamıştım. Bugün tek isteğim kendimi odama kilitleyip, hayattan soyutlamaktı. Bunun bana zarar vereceğini bilsem de, zaten günden güne yıkıldığımı hissediyordum.

"Sana aşık olmak istemiyorum."

Yüzlerce kez çalan şarkı, bir kere daha baştan başladığında yataktan kalktım. Annemin dolabından gizlice aşırdığım içki şişesinin yanına gittim. Alkole sığınmaktan nefret ediyordum. Fakat, bana Jonathan Heart'ı unutturacak tek şey, elimde tuttuğum bu iğrenç sıvıydı. Dudaklarıma götüreceğim an, aniden açılan kapıdan irkildim. Bardağı arkama saklamama engel olan tek şey, gelen kişinin Yağmur olmasıydı.

Ucuz atlattın, kızım.

"Bu kapının bir amacı var, Yağmur. Girmeden önce tıklatmak gibi..."

Yağmur gözlerini devirip karşıma geçti.

"Neredesin sen? Aramalarıma neden cevap vermiyorsun? Aklımdan geçen türlü senaryolardan haberin var mı senin? Çok korktum, Jess."

Serzenişleri gözlerimin dolmasına neden oldu. Duygusal bir insan değildim. Fakat son zamanlarda öyle davranmıyordum. Kalbim iyileşmek için çırpınıp dururken, kelimelere tutunuyordu. Yağmur'un beni önemsediğini bilmek, kalbimi hâlâ ayakta tutuyordu. Jonathan Heart tarafından zehirlenen kalbimin...

Ona dolan gözlerimi belli etmemek için elimde duran bardağı uzattım. Bardağı gördüğünde anlam veremedi ve kafasını yavaşça salladı. Bana kızgın gözlerini çevirdi.

"Şimdi de alkolik mi oldun?" dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Şimdi de alkolik mi oldun?" dedi. Kelimeleri şaşkınlık içeriyordu. Bu kadar aciz olmaktan nefret ediyordum. Lakin Yağmur, içimde yaşadıklarımı benden daha iyi biliyordu.

Bardağı yerine bırakırken yatağımın kenarına oturdum ve yanıma gelmesini işaret ettim. Sözlerime itaat edip yanıma oturduğunda başımı dizlerine koydum. Şefkatli elleri saçlarıma dokunmaya başladı.

"Hadi, anlat bana. Seni bu kadar üzen şeyi bilmek istiyorum."

Beni bu kadar üzen şey karşılıksız kalmış ve kalacak olan aşkımın ta kendisiydi. Ne Jonathan Heart, ne de onun nefreti... Bunlarla başa çıkabilirdim. Fakat, karşılıksız kalacağını bildiğim bir aşkla asla başa çıkamazdım. Çünkü bununla nasıl savaşacağımı öğrenmemiştim. Sevdiğim insanların beni sevmelerine o kadar alışmıştım ki... Hep bu  sahteliğe tutunmuştum. Şimdi gerçekler kalbimin kapısını çaldığında ne yapacağımı bilmiyordum.

"Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum, Yağmur. Onun sevgisizliğiyle nasıl başa çıkacağımı inan hiç bilmiyorum."

Yağmur'un saçımda gezdirdiği elleri durduğunda başımı dizlerinden kaldırdı. Yaşlarla ışıldayan gözlerini oluk renkli gözlerime odakladı.

"Bunun için yanındayım, Jess. Bunun için yanındayız. Onunla tek başına savaşmayacaksın, kızım. Sen tanıdığım en güçlü kızsın ama bu ateşte tek başına yanmana izin vereceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun. Bu ateşte sen yanarsan, ben de yanarım. Hiçbir zaman o lanet sıvıya sığınmak zorunda değilsin."

Ellerini ellerimin arasına bıraktı ve yavaşça sıktı. Varlığını hissettirmek istiyormuş, sözlerinin havada kalmasını önlüyormuş gibi...

"Elimi tuttuğun sürece, başını dizlerime yaslayabilirsin."

Bir arkadaşın tüm hayatınızı etkileyeceği söylenirdi hep. Ya arkadaşınız sizi batırırdı, ya da sizi bulutların üzerine taşırdı. Yağmur, beni her zaman bulutların üzerine taşımıştı ve taşımaya da devam edecekti.

"Seni sevdiğimi söylemiş miydim?" dedim gülerek.

"Günde en az 20 kez... Deniz'den daha fazla söylediğin kesin."

Kahkahalarımız çalan şarkının melodisini bastırdı. Artık o acılı şarkıya ihtiyacım olmayacaktı. Artık o iğrenç sıvıya ihtiyacım olmayacaktı. Damarlarıma dolan sonsuz güçü hissediyordum. Jonathan Heart, benim savaş meydanında öylece dikildiğimi düşünüyordu. Onu bozguna uğratacağımdan habersiz, zafer çığlıkları atıyordu. Ondan tüm kelimelerini geri almasını sağlayacağımdan habersiz seviniyordu. Biliyordum, bu sevinci yakında yalvarmalara dönüşecekti. Ve işte o zaman Jessica'nın devri başlayacaktı.

-------

Bilinmeyen Numara: Kelimelerin, onları her gün bir zehrin içine batırıyorsun.

Bilinmeyen Numara: Ve o kelimeleri, hiç acımadan saplıyorsun insanların kalbine...

Bilinmeyen Numara: Bu çok sevdiğin bir arkadaşın da olabiliyor,

Bilinmeyen Numara: Nefret ettiğin bir insanda.

Bilinmeyen Numara: Kazanacağını sanıyorsun, Jonathan.

Bilinmeyen Numara: Ama bilmiyorsun ki, sen kazanırken aynı zamanda kaybediyorsun.

Bilinmeyen Numara: Bir gün gelecek ve o zehirlediğin insanları, etrafında göremeyeceksin.

Bilinmeyen Numara: İşte o zaman, ne demek istediğimi anlayacaksın.

Bilinmeyen Numara: Sana söylediklerim anlam kazanacak.

Bilinmeyen Numara: Ama zaman akıyor, Jonathan Heart.

Bilinmeyen Numara: Zaman akıyor...

YN/ Üzgünüm benim shipim Jessica ve Yağmur'dur. Çünkü ben tüm arkadaşlıkların kölesiyim.

Heartbreaker |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin