Onu öpmemin ardından 4 gün geçmişti. Ama Barlas Bey'de hiçbir değişiklik belirtisi yoktu.Daha fazla boş düşüncelere kapılmadan yatağımdan kalktım. Saat 5'ti. İlk defa Barlas Bey'in evine gidecektim. Evet işe başladığımdan beri ilk defa kendi evinde kahvaltı yapıyordu adam.
Banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duş aldım. Bu iyi gelmişti. Hala havluyla olduğumu farkettim. Gözlerim dolabımda dolanırken kırmızı yazılı tişörtüm gözüme çarptı. Altına da siyah mini bir etek. İşte tamamdı.
Aynanın karşısına geçip saçımı güzel bir at kuyruğu yaptım. Sade ve şık bir makyajla hazırdım.
(Nalan ve giydikleri)
Dışarıdan gelen korna sesiyle kırmızısı çantamı da alıp hemen evden çıktım. Kapıda bekleyen arabaya bindim ve sevecen bir şekilde "Günaydın" dedim. Şoför ise sadece kafasını sallayıp gülümsemekle yetinmişti.
Koyu lacivert renkli bir villanın önünde durduğumuzda arabadan indim. Tam evi süzüp şoföre bir şeyler soracağım sırada şoför ortadan kaybolmuştu. Gözlerimi devirerek dün yine Selda'dan aldığım anahtarla kapıyı açıp içeri girdim ve etrafı gezmeye başladım. Her yeri güzelce öğrenmiştim. Sonunda mutfağa gittim ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Kahvaltı hazır olduğunda yukarı çıkıp çıkmamak arasındaki ince çizgide gidip geliyordum.
Tabiki de yukarıya çıktım. Barlas Bey'in olduğunu tahmin ettiğim odaya doğru usulca yürüdüm. Fakat gözüme pembe kapılı oda takıldı. Tam oraya doğru ilerleyecekken Barlas Bey'in odasının kapısı açıldı ve pembe kapıya doğru ilerlediğimi fark edince kaşları çatıldı. "Sana kim dedi bu kata çık diye, üstüne üstlük birde girmemen gereken odalara giriyorsun" dedi. Sakin kalmaya çalıştığı sesinden belliydi.
"Ben sizi kahvaltıya çağırmak için gelmiştim" dedim. Uyarı dolu sesiyle tekrardan konuşmaya başladı. "Beni çağırmaya geldiysem benim odamın kapısında olmalıydın, bir daha asla ve asla o odaya yaklaşma" dedi. Bu biraz gururumu incitmişti. Hiçbir şey demeden aşağıya indim ve oturdum. Arkadamdan adım seslerini duyuyordum.
"Hadi, çıkıyoruz." dedi. O kadar hazırladığım kahvaltıyı yemeyecek miydi yani? "Ama kahvaltı?" dedim. Masadaki tepsiyi göstererek. "Bugün aç değilim." diye kısa bir cevap vererek kapıya doğru ilerledi tabi bende arkasından. Bana karşı bu kadar soğuk olmasına anlam veremiyordum. Ama benim adım da Nalan'sa o buzdan duvarları yıkacaktım.
Arabaya bindik ve ilerlemeye başladık. Şirketi geçtiğimizde Barlas Bey'e nereye gittiğimizi sormaya başladım. O ise beni umursmadan yola devam ediyordu. Birden gaza daha da yüklendi ve bağırdı "KES SESİNİ ARTIK!".
Bağırmasıyla birlikte gözümden bir damla yaş düştü.
Yıkık bir deponun önünde durduğumuzda. "Sakın arabadan inme!" dedi tehditkar sesiyle. Korkumdan hareketsiz bir şekilde ne kadardır bekliyordum bilmiyorum. Daha fazla dayanamayıp arabadan indim ve korkak adımlarla depoya ilerlemeye başladım. Kapının aralığından gizlice içeri sokuldum ve oradaki koltuğun arkasına saklanıp olanları izlemeye başladım. Gördüğüm manzara karşısında çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Barlas Bey sandaleye de bağlı olan adamı yumruk yumruğa, öldüresiye dövüyordu. Bense bu olanlara sadece seyirci kalabiliyordum.
Dakikalar sonra hala aynı görüntü devam ediyordu. Barlas Bey elini beline attı ve bir silah çıkardı. Ve ağlamam daha da şiddetlendi. Hıçkırıklarımın sesi duyulmasın diye elimi ağzıma sıkı sıkı bastırmıştım.
Barlas Bey adama bağırıp çağırarak silahı adamın yüzüne doğru sallıyordu. Ve o lanet an yaşandı.
Barlas Bey tetiği çekti ve adama iki el ateş etti. Gördüğüm şeyle çığlık attım. Ve daha da şiddetli ağlamaya başladım hem yakalanmış hemde bir insanın ölümüne şahit olmuştum.
Bana doğru ilerleyen Barlas Bey'i görüp kaçacağım sırada son hatırladığım şey Barlas Bey'in sinirli sesi ve bulanıklaşan etraftı.
************************************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİSTANIM
RomanceKarşımda elinde gitarla bir Barlas beklemiyordum. Tam sırtımı dönüp gideceğim sırada "Gitme, Nalan" diyişini duydum ve olduğum yerde kaldım. Ardından gelen gitar sesi ve o tapılası ses.. "Sana yanığım ama bu ateşi harlama, Nalan. Dizinin dibi çok...