✶3.BÖLÜM✶

7K 479 83
                                    


Merhaba, iyi akşamlar nasılsınız bakalım?
Güzel bir bölümle sizlerleyim umarım beğenirsiniz.
Oy ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Desteklerinizi bekliyorum.
Brownym okuruma ithaf edilmiştir.:)
Medya: Uras
★Keyifli Okumalar Dilerim Canlarım★
Kim bilir kaç kişi ayrı yataklarda, birbirine sarılarak uyuyordur.
                                         Özdemir Asaf
{Elis Demir}
Gözüme vuran gün ışığıyla mecburen uyanmak zorunda kaldım, yatmadan önce odanın perdesini sıkı sıkı kapattığıma da emindim ya neyse...
Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey çikolata oldu, bariz bir şekilde önümde asılı duran çikolatalara anlamsız bakışlar atıp, onları tutan elin sahibine döndüm, yüzünde ışıltılı gülümsemesiyle tepemde duran bir adet Yaman görmeyi, hele ki kardeşiz safsatasından sonra, kesinlikle beklemiyordum.
“Günaydın güzelim,” dedi keyifli sesiyle.
“Sabah sabah odamda ne işin var?” diye sordum huysuz bir tonla.
“Çikolata ister misin? Duydum ki kırmızı alarm dönemindeymişsin bence hayır demezsin.”
“Yaman, daha sabah alarmım ötmediğine göre daha saat yedi bile olmamış, merak ediyorum odama nasıl girdin ve babamların burada olduğundan haberi var mı?”
“Çok huysuzsun, çikolata yerken konuşalım mı?” dediği sıra oturur konuma gelip telefonuma baktım ki bir de ne göreyim saat sabahın altısıymış!
“Bu saate odam da ne işin var?”
“Eski düzende devam edeceğimizin sözünü verene kadar sabahın bir körü seni uyandırmaya devam edeceğim,” dedi bariz tehditle.
“Deli misin?”
“Sorman bile hata güzelim.”
“Yaman, gözlerim batıyor! Uykum var, daha rahat bir saat uyurdum, ayrıca babam veya abim odamda olduğunu duyarsa ölümlerden ölüm beğen!”
“Onlardan korksam odana girmezdim her halde, şimdi cevap ver bakalım okula benimle gidip gelmeyi kabul ediyor musun yoksa her gün bir saat daha erken uyanmayı göze alıyor musun?”
“Çocuklaşmayalım dedin, kendin çocuk gibi davranıyorsun, rica ederim daha fazla uzatma.”
Ben daha Yaman’ın odamda olma fikrine kendimi alıştıramadan hemen yatağım köşesine oturup güçlü kollarını bedenine doladı.
“Özür dilerim, eşeklik ettim. Dün gece uyuyamadım, zaten derse de girmedin aklım sende kaldı. Hem ne diye bana haber vermiyorsun da taksiye biniyorsun, sen adamı deli edersin! Aklım çıktı bir şey oldu sandım!” dedi sonra doğru bariz bir şekilde kızarken.
“Yemin ederim, özür dilerken azarlayan bir sen varsın!” dedim sarılmamıza son versemde kolları hala bedenimdeydi, gözlerimiz arasında en fazla on santimlik mesafe oluşunca konuşmaya devam ettim, zira kalp sıpazmı geçirmemek için kendimi sıkıyorum.
“O maymun suratlı sevgiline kuala gibi yapışmış halde, bana bakmadan doğruca sınıfa çıktığın yetmiyormuş gibi bir de kardeşiz safsatası çektin! Asıl sen adamı deli edersin! Kardeşmiş! Külahıma anlat sen onu. Biz seninle her şey olabiliriz ama kardeş olamayız!” dedim son derece hızlı ve net bir tavırla.
Gözlerinden bir çok duygu geçti ama bir tek şaşkınlığı anlayabildim.
Kaşları havaya kalkmış bir şekilde, “Taa..tam,” dedi kekeleyerek.
Hayatım boyunca ilk defa Yaman’ın kekelediğine şahit oldum ya ölsem gam yemem.
“Kas kafan anladıysa ne ala şimdi odamdan çıkarsan giyineceğim.”
Belimdeki ellerini çekip, anlam veremediğim bir şekilde gözlerime baktı ve hızla yataktan kalktı, “Okula birlikte gideceğiz seni almadan gitmem, seninde gitmene izin vermem haberin olsun,” dedikten sonra cevap vermeme fırsat vermedi, eğer cevap verme fırsatım olsa reddedeceğimi bildiğinden, hızla odamdaki balkona çıktı. Ben göremesemde, muhtemelen koca ağaç yardımıyla aşağı indi.
Elimi kalbimin üzerine koyup, delicesine atmasını dinledim bir süre, bir kaç derin nefes aldım, Yaman gittikten ancak on dakika sonra kendime geldim de yataktan kalkıp banyoya geçtim.
Kızla bir duş aldım, yoksa kendime gelemezdim, duştan sonra saçlarımı kurutup, okul formamı giydim çantamı aldığım sıra kapım tıklandı.
“Evet?”
Kapının ardından, ağabeyimin“Uyandın mı boncuğum?” diyen sesini duyunca istemsizce kızardım, Yaman’ın odama girdiğini anlasa topa koyar vallahi.
“Uyandım abicim, geliyorum.”
“Tamam kahvaltı hazır,” dediği sıra odamdan çıkmıştım bile.
“Demek bugün kahvaltı yakışıklı abimden ha, günüm şimdiden mükemmelleşti.”
Ağabeyim, içten kahkaha atarken birlikte aşağı indik annemler masaya oturmuş inmemizi bekliyordu. Günaydınlaşma faslından sonra ağabeyimin yaptığı menemeni afiyetle yedik.
“Baba, biz Yaman’la kısa süreli ateşkes ilan ettik, beni okula o bırakacak servis işini şimdilik rafa kaldırıyorum,” dedim biraz mahcup bir tavırla.
Derin bir nefes koyverdi, bariz bir rahatlamayla, “Güzel, servis işi hiç içime inmemişti zaten meleğim, böylesi daha iyi ama o kerata canını sıkarsa haberim olsun alırım façasını aşağı,” dedi.
“Valla aşkım babiş, sana söylemeden önce ben canına okurum sonra abime söylerim, son durak sensin, o zaman öldürsen karışmam,” dedim içtenlikle.
Babam cevap vermeden kapı çalmaya başladı ve ısrarla çalmaya devam etti. “Bizim öküz geldi, size afiyet olsun,” dedikten sonra havaya öpücükler atıp kapıya koştum, hızla açıp saydırmaya başladım.
“Ardından atlımı kovalıyor? Zil eridi be!”
“Çok konuşuyorsun, çenen değil ayakların çalışsın, geç kalacağız.”
Söylene söylene arabanın ön koltuğuna oturup kemerimi taktım, Yaman’ın, onunla okula gittiğim için son derece keyifli ve rahat halleri gözümden kaçmadı.
Damla’nın evine yaklaşırken, hafifçe bana döndü, “Güzelim, Damla’nın evinin önünde durunca arkaya geçersin olur mu?” dedi kendince sakin bir tavırla. Ama anneme sözüm var O Yaman buraya gelecekse uyumlu olmak yok!
“Oh ne alaya hem sabahın körü uyandır hem de şart koş, hem karnım doysun hep pastam dursun! Ne güzel ya! Ama yok benim de adım Elis’se en kıza zamanda sevgili yapacağım! Hem de arabası olan bir tane seçeceğim,” dediğim anda araba ani bir fren yaptı, Allah’tan kemerim takılıydı da bir şey olmadı.
Öldürücü bir yavaşlıkla bana doğru döndü, kahverengi gözleri koyulaşmış bir halde gözlerime bakıp, “Ne dedin?” dedi sert bir tavırla.
“Ay aman önemli bir şey değil sevgili yapacağım, dedim, hani şu senin her hafta yaptıklarından! Ama benim ki haftalık olmaz daha ziyade uzun süreli olur diye tahmin ediyorum. Hem sevgilim olursa o beni hiç bir zaman ikinci plana atmaz!” dedim rahat bir tavırla ama içim Arap saçı...
Ağzından bir küfür savurup arabanın rotasını değiştirdi, bir yandan da söylemeyi de ihmal etmedi, “Sevgili yaparmış, sen bir sevgili yap o zaman ben o ite neler yapıyorum bir gör, sikerim sevgilisini de beklemesini de! Yok sana sevgili falan!”
“Sen yaparken iyi ama Yaman efendi!”
“Benim babam kızmıyor.”
“Hadi ordan sende Yağız amcanın elinde kalacaktın geçen sefer, konuşturma beni! Ayrıca benim babam aşktan anlayan adam, aşık olduğum adamı karşısına çıkarsam ne diyebilir ki, yeter ki ondan gizli olmasın,” dediğimde kızgın bir boğa gibi burnundan soluya soluya okulun bahçesine park etti.
Ay bu karşılık verme işi ne kadar keyifliymiş...
Ansızın, “Kime aşıksın, o it bu okulda mı?” diye sorunca ilk başka inkar etmek istedim ama yalan söylemek huyum değil.
“Aşık olduğuma eminsin yani?”
“Aşık olmasan okula ne diye makaj yaparak gelesin ki? Senenin başından beri var sende bir haller!” dedi son derece öfkeli bir tavırla.
“He canım he var bende bir haller ama sebebini uzakta arama!” dedikten hemen sonra arabadan indim.
Resmen ima ettim!
Hızla peşimden inip karşıma dikildi, yaşına nazaran uzun boyu ve yapılı vücudu yüzünden yanında yine ufacık kaldım.
“Ne demek istedin?” diye sordu ilgili ve meraklı bir tavırla, cevap vermeyince devam etti, “Benim tanıdığım birine karşı mı bir şey hissediyorsun?” diye sordu sabırsız bir şekilde.
Sağ çaprazdan sinirle yanımıza doğru gelen kişiyi görünce, “Sen beni boş ver sevgilin geldi, ona ne cevap vereceksin onu düşün,” dedim ve arkamı dönüp sınıfın yolunu tuttum.
Sabah her şey olabiliriz dedim, bunun içine sevgili maddesi bile giriyor, okuldan biri olduğunu ve uzaklarda aramaması gerektiğini bile söyledim, bunca şeye rağmen hala bir halt anlamazsa kafasına vura vura anlatacağım haberi olsun.
Sınıfa girer girmez yakın arkadaşım güneşin yanına oturdum, “Dün neden okula gelmedin?” sorusuyla başladı, neden sinirli olduğuma kadar her şeyi sordu. Ders başlamadan kısa bir özet geçtim ki yemin ederim benden çok o sinirlendi.
“Beyin özürlü nasıl kardeş der!” diye soludu öfkeyle..
“Kardeş olmadığımızı kendi gözleriyle görecek, Güneş’im o zaman elimden kurtulamayacak.”
“Çıkışta bize gidelim, annemler evde yok biliyorsun, şu konuları uzun uzadıya konuşuruz olmaz mı? Hem benim de sana anlatacaklarım var,” dedi heyecanla.
“Önce eve gideyim, üzerimi değiştirip size geleyim olmaz mı?”
“Elis vallahi o kadar bekleyemem çatlarım.”
“Tamam konuşuruz o zaman,” dediğim sıra benim Yamancığım doğruca yanıma geldi, “Güneş, sen az gelsene benimle dışarı!” dedi net emir veren tavırla.
“Hayırdır Yaman, ne oldu?”
“Hayır mı şer mi öğreneceğiz bakalım, hadi!”
Yaman önden Güneş arkadan sınıftan çıktılar, öğretmen zili çalan kadar da gelmediler.
Sınıf hocasıyla birlikte içeri girdiler, Güneş Yaman’ın yerine Ayaz’ın yanına oturunca, Yaman’da tayfasından olan Batu’nun yanına oturdu ve benim yanım boş kaldı!
Eh harika...
Edebiyat dersi tüm tatlılığıyla devam ederken kapı çaldı ve içeri iki öğrenci girdi, daha önce okulda olmadıklarına emin olduğum öğrencilere şaşkınlıkla baktım.
Kız öğrenci, “Hocam biz yeni nakil öğrencileriz,” dedi kibar bir tavırla. Kahverengi saçlarına uyumlu kahverengi gözleri olan ve kabul etmek zor olsa da, son derece güzel olan kız sınıfa kısaca göz attı.
Yanındaki erkek öğrenci hiç şaşmadan doğruca gözlerime bakınca şaşırdım ve hızla kafamı çevirdim.
“Kendinizi tanıtın ve bulduğunuz boş sıralara oturun,” diyen Nalan Hanım’ın tek derdi dersine dönmek.
Erkek, açık kahve saçları ve göz rengini çözemesem de renkli gözleriyle tekrar benden tarafa döndü göz göze gelmemeye çalıştım.
Erkek öğrenci, “Bir-Taş kolejinden geliyorum, ismim Uras Karataş,” dedi ve hızlı bir hamleyle benim boş olan yanıma doğru yöneldi. Bunu gören Yaman çoktan ayağa kalkıp yanıma gelmeye niyetlendiyse de yetişemedi.
Yeni öğrencilerden Uras yanıma oturdu bende duvar dibinde kalakaldım. Her şey o kadar anı oldu ki yanım zaten dolu bile diyemedim.
“Kalk lan! Orası benim yerim,” diyen Yaman’a, “Son gördüğümde başka yerde oturuyordun,” diye cevap verip önüne döndü.
Benim sinir küpüm, tam yumruğunu kaldırmıştı ki, Nalan hoca’nın, “Yaman yerine geç,” diyen tiz sesi duyuldu.
“Arkadaş kalkarsa yerime geçeceğim ama yapıştı kalkmıyor!”
“Zevzeklik yapma, tabi sonu müdüre gitsin istemiyorsan, sorun çıkarmadan geç yerine!”
“Hocam! İstediğiniz yerde bitsin bu it buradan kalkacak!” deyince Uras bir hışım Yaman’ın yakasına yapıştı, tam kavga çıkacak derken, Ayaz ve Batu müdahale etti kavga çıkmadı fakat Uras yanımda oturmaya devam ederken sinir küpüm gözlerini bize dikmiş dikkatle ve öfkeyle bakıyor.
Sınıftaki kargaşa bitince yeni gelen diğer kız kendini tanıttı, “İlkAY Kolejinden geliyorum, ismin Esin Akın,” dedi net bir şekilde ve ister istemez gözlerimiz buluştu.
Esin’de boş bir yere geçince sözde derse döndük ama benim aklımda ders haricinde pek çok şey vardı, mesela mavi-yeşil gözlerini üzerime dikip açık açık bana bakan Uras gibi veya yerinden her an fırlayıp Uras’ı öldürmeye niyetli olan Yaman gibi.
Neden bilmiyorum ama kalbim daha önce hiç bu kadar hızlı atmamıştı. Ne oluyor bana stresten iyice delirdim.
Teneffüs zili çaldı, Yaman ve tayfası başıma dikildi, tamam benim değil Uras’ın başına dikildi desek daha doğru olur.
“Elis, kalk oradan, bir yerine yumruk falan gelmesin güzelim.”
“Yaman, kavga falan etmeyeceksin, bu kaçıncı vukatın, buradan kalkamıyorum sende kavga falan etmiyorsun. Ha kalkarım ama hep birlikte aşağı ineceğiz sende bana kahve alacaksın anlaştık mı?”
“Elis!” dedi öfkeli bakışları Uras’ın üzerindeyken.
“Bak ya hala! Yaman kenara çekil,” dedikten sonra Uras’a döndüm, “Müsaade eder misin?” dedim kibar bir tonla.
Bana doğru dönüp çarpık bir gülüş gönderdi ve ayağa kalkıp, “Tabi buyur,” dedi yumuşak bir tavırla.
“Teşekkürler,” dedikten hemen sonra Yaman’ın koluna girdiğim gibi sınıftan çıkardım tamam kabul Ayaz ve Bartu sayesinde daha kolay çıkardım.
Öfkeli bir nefes alıp, “Elis, sakın ama sakın o dallamayı bana savunma anladın mı beni,” dedi.
“Tövbe yarabbim tövbe! Tanımadığım etmediğim adamı ne diye sana savunayım, kavga etmeni istemiyorum yoksa bana ne!”
“İyi bundan sonra benim yanımda oturacaksın!” dedi öfkeli gözlerini bana çevirmeden.
“Zaten derslere kendimi zor veriyorum bir de en arka sıraya oturursam vay halime! Ya Uras geldi diye ben neden sıramdan oluyorum?” dedim mızmız bir tavırla.
“Ulan sen yerinden olma diye o iti okulun büstüne yapıştıracağım ama izin vermiyorsun ki!” dedi bariz öfkeyle solurken.
“Uf abartmaya ne gerek var? Herkes az önceki gibi oturmaya devam eder ve sende kavga falan çıkarmayacaksın. Kibarca söylesen Uras başka yere otururdu ama inat etti yani yapacak bir şey yok,” dedim sakince ve tane tane konuşarak.
“Ben ona inat etmek ne demekmiş gösteririm.”
“Yaman, neden bu kadar abarttın anlamıyorum, sınıftan başkası yanıma otursa sesin çıkmaz neden Uras’a bu kadar taktın?”
“O it bile bile oturdu yanına, geçen yazdan beri takığım o ite!”
“Ne oldu? Neden benim haberim yok?”
Gözlerini kaçırıp, “Boş ver,” dedi ve devam etti, “Uzun hikaye...”
“Benim de vaktim bol,” demiştim ki teneffüs bittiğini haber veren zil çaldı.
Kendinden emin bir gülüş atıp, “Hayır güzelim şuan için hiç vaktin yok,” dedi.
Oflayıp tekrar sınıfa girdim. Zaten sabah doğru dürüst kahvaltı yapamadım, şimdi de teneffüsü kaçırdım, karnım guruldamasa bari...
Yaman’ın öldürücü bakışları eşliğinde sırama oturdum, tabi önce Uras’a kalkmasını rica etmiştim.
Duvar dibinde oturmak, Güneşle otururken iyi ama yanımda Yaman, kadar iri yapılı biri oturduğunda kapana kısılmış gibi hissediyorum.
Hocanın derse girmesiyle aklımdaki düşünceleri veri plana atmaya çalıştım pek mümkün olmadı tabi. Yaman yaz tatilinde biriyle takışmış artık aralarında ne olduysa ikisi de birbirine karşı barut gibi. İşin garip tarafı Yaman’ın bunu bana anlatmamış olması...
Bir dersi daha dinlemeyip, düşüncelerimle cebelleşerek heba etmemin ardından kurtarıcı olan zil seli doldu kulaklarıma.
Yerimden kalkar kalkmaz Yaman’ın yanına gitti, “Hadi bana sandviç ısmarla, acıktım,” dedim dikkatini çekmek için, zira bana değil doğrudan Uras’a bakıyordu.
Öyle böyle derken sınıftan çıkarıp kantine gittik, tabi tüm tayfada bizimle geldi, her zaman oturduğumuz masaya geçtik, tabi Yaman ve Batu, yiyecek bir şeyler almak için kantine geçtiler.
Emir telefonunu masaya bırakıp, “Bu Uras işi hiç iyi olmadı,” dedi keyifsiz bir tavırla.
“Yaman’la aralarında ne geçti?” diye merakla sordum.
Ayaz, Emir’e yandan bir bakış atıp adeta susmasını emretti!
Emir aldığı tepki yüzünden, “Boş ver,” demekle yetindi.
Ay sanki ne olduğunu istesem öğrenemezmişim gibi davranıyorlar mı, ölesim geliyor.
Cevap vermeye lüzum görmedim, zaten Yaman tüm heybetiyle yanına gelip sandviçimi ve meyve suyumu önüme koymuştu bile.
Aç olan karnımı doyurmaya hedeflenip sandviçimi yemeye koyuldum, bizimkiler kendi aralarında konuşurken, kantine maymun suratlı tabirinin en birinci kızı Damla, teşrif etti ama ne gariptir ki Yaman’a bakmaya tenezzül bile etmeden sıraya girdi.
Şaşkın bakışlarımı Yaman’a yönelttiğimde omuz silkmekle yetindi.
Anam bacım yoksa bunlar ayrıldı mı? Oha! Eğer öyleyse tam burada kantinin ortasında delice dans etmemem için beni kimse tutamaz.
Batu Yaman’a döndü, “Abi, Damla yine triplerde hayırdır ne oldu?” diye sordu. Merakla Yaman’a döndüm ve tabiri caizse nefesimi tuttum.
“Bir şey olduğu yok, sabah onu almadım diye bozuk atıyor ama ben gönlünü almasını bilirim, akşam için planlarım var,” deyince ağızımdaki lokma boğazıma takıldı, öksüremedim bile.
Ayrılmak gibi bir niyeti yok yani!
Kalbimin ortasına oturan öküze inanamadım, bu kıskançlık gerçekten de sevdiğim birini kaybettiğim için mi yoksa yakınını kaybettiğim için mi?
Allah’ım sen doğru yolu bulmama yardım et.
Aşkla sevgiyi ayırmam için bana yardım et, diyerek içimden dua ettim.
Kafam o kadar karışık ki deli gönül diyor ki, bul birini tak konuna, sen değil bundan sonra Yaman düşünsün!
★★★★
Sizler ne diyorsunuz bu duruma?
Kızımız birini bulup taksın mı koluna?
Delirtsin mi Yaman efendiyi?
Bölüm nasıldı?
Sizce gelecek bölümde neler olacak?
Gelecek bölümde neler olsun istersiniz?
Haftaya Cumartesi görüşmek üzere...
Sizi çok seviyorum.
Elif Diril.


Kalp Ortağım: GÖNÜLÇELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin