✶18.BÖLÜM✶

9.8K 471 169
                                    


Merhabalar nasılsınız bakalım?

Hayat nasıl gidiyor? Evde olmak nasıl bir duygu? Okulu, işi özlediniz mi? Keyifler nasıl?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum düşüncelerinizi benimle paylaşın çünkü benim için önemli:)

Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız.;)

Yorumlarda görüşmek dileğiyle ♥
Bölüm tüm okurlarıma ithaf edilmiştir.

Medya: Yaman

★Keyifli Okumalar Dilerim Canlarım★

“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek”
                                  B  Can Yücel
{Elis Demir}

“Güzelim, nasılsın?” “İyiyim, sen nasılsın, dinlenmeye fırsat bulabildin mi?” “Buldum,” dedi sıkıntılı bir sesle. “Kötü bir şey mi oldu, sesin tuhaf geliyor?” “Merak edilecek bir şey yok güzelim, bugün eve gelemeyeceğim haber vermek için aradım.” “Yaman, lafı geveleyip durma! Korkutma beni neden eve gelmeyeceksin?” “Ufak bir iş kazası, bu gece müşahede altında kalacağım hepsi bu,” dedi sanki normal bir şeyden söz eder gibi. Ama ben Yaman’ı tanıyorum endişe etmeyeyim diye bir şey yokmuş gibi davranıyor olabilir!
Anında kalbim çırpınmaya başladı, “Ufak bir şey olsa muayene olur taburcu olurdun, ne oldu da söylemiyorsun?” dedim ağlamaklı çıkan sesimle...

★★★

“Güzelim sakin ol bir şey yok,” dese de kesinlikle ikna olmadım. Hayır ne oldu da hastanelik oldu ondan söz etmiyor.
“Hangi hastanedesin yanına geliyorum.” Her ne kadar sakin davransa da hastanenin adresini alıp soluğu hastanede aldım.
Bir telaşla hastaneye girip hangi odada olduğunu öğrendikten sonra hızla ikinci kattaki odaya ulaştım.
Hiç kapıyı çalma zahmetine girmeden odaya daldım, “Yaman!” dedim bir telaşla. Yatağa uzanmış halde yatan sevgilimin yanına geçtim. “İyi misin? Ne oldu?” “İyiyim, bir şey yok. Şantiyeye gitmiştik, başıma ufak bir tahta düştü sadece.” “Baret takmıyor muydun? Hem senin şantiye de ne işin var? Hani şirkete gidiyordun?”
Ben panik halde hızlı hızlı konuşurken kolumdan hafifçe çekip sıkıca sarıldı, haliyle sustum. “Arabanın yanına geldiğim için baretimi çıkarmıştım ama görünmez kaza işte... Sadece tedbir amaçlı hastanedeyim iyiyim gerçekten.”
Geri çekilip doğrudan gözlerine baktım, “Hastaneye kiminle geldin?” “Egemen amcayla geldim.” “Babam nerede Fulya teyzemlerin haberi var mı?”
“Derin bir nefes al güzelim. Annemleri daha yeni eve gönderdim, annem refakatçi olarak kalmaya çok niyetliydi ama doktorum refakatçiye gerek görmedi. Yani gerçekten korkulacak bir şey yok.”
“Ne demek korkulacak bir şey yok, başına dikiş atılmış, Allah korusun ya beyin kanaması geçirirsen?”

Keyifle güldüğünü görünce sinirle soludum, ay sanki komik bir şey söyledim! “Ne sırıtıyorsun? Mantıklı bir şey söylüyorum.” Hafifçe doğrulup sırtını yatağın başlığına dayadıktan sonra yanında yer açtı, “Çok konuşma da yanıma gel güzelim,” dedi halinden memnun bakışlar atarken. “Yaman delirdin mi? Yatsana dinlenmen lazım ay sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?”
“Yeterince çılgın gözüküyorsun bir tanem,” dedi yine yüzündeki keyifli gülümsemeyle. “Bak ya hala!” Beni hiç umursamadan çevik bir hamleyle yanına oturmamı sağladı, sırtımı göğsüne dayayıp sıkıca sarıldı, “Şu halde olduğumuzda hiç bir sıkıntım kalmıyor inan,” dedi usulca fısıldarken.
“Yaman, kaza kaç gibi oldu?” “Bilmem sanırım öğleden sonra üç gibi falan, neden sordun ki?” “Neden daha önce haber vermediniz, niye kimse aramadı?” “Benden duy diye kimsenin söylemesini istemedim, işte test falan derken ancak telefonu elime aldım. Ayrıca annemlerden kaza geçirdiğimi duysaydın çok panik olurdun, kaldı ki sesimi duyduğun halde ne kadar panik haldeydin.” “Sen burada canınca cebelleşirken ben uyuyordum,” dedim sinirle soluyup.

“Güzelim, Egemen amca, Esin teyzem ve annemler yanımdaydı bir an yalnız kalmadım ki tekrar söylüyorum büyüttüğü kadar büyük bir şey yok.” Oflayıp sinirimi içime akıttım. Her şey olmuş bitmiş benim en son haberim oldu sinirlenmem çok normal.
Ne kadar süre birbirimize sarılı vaziyette kaldık bilmiyorum ama içeri giren görevliyle birlikte hızla toparlandım. Gelen görevli tatlı bir gülümsemeyle Yaman’ın akşam yemeğini masaya bıraktı, “Afiyet olsun,” dedikten sonra odadan çıktı. Masayı Yaman’ın önüne çektikten sonra kaşık ve çatalı uzattım. “Bana bakmayı bırak da yemeğini ye.” “Sevgili olduktan sonra baş başa yiyeceğimiz yemeğin böyle olacağını hiç tahmin etmezdim.”

“Valla bende sana bir şey olduğunda en sen duyan kişi olacağımı düşünmezdim, hayat işte!” dedim iğneleyici bir tonla. Bıyık altı bir gülüş gönderdi, “Görevli iki tane kaşık koymuş, sende benimle birlikte ye yoksa yemek falan yemem.” “Ben yemeğimi yedim ve tokum sen ye.”
Yandan bir bakış attıktan sonra kaşığını alıp çorbasını içmeye koyuldu, “Aceleyle evden çıkmış gibi bir halin yok güzelim, dışarda mıydın?”
“Okuldan aradılar, ders saatleri dışında arabam otoparkta olamazmış yasakmış. Okula arabamı almaya gitmiştim dönüş yolundaydım.”
“Neden haber vermedin birlikte giderdik,” deyince ister istemez kahkaha atmaya başladım. “Kafan sarılı, hastane odasındasın farkında mısın nereye birlikte gideceğiz Allah aşkına? Güldürme beni.” Sinirli bir bakış atsa da daha fazla uzatmadı. Yaman yemeğini bitirdikten sonra masayı geri çekip sakin kafayla bedenini inceledim, başı hariç görünen hiç bir yerinde hasar görmeyince derin bir soluk aldım.
Tam Yaman’ın arsız sırıtmasına laf söyleyecektim ki telefonum çalmaya başladı, “Efendim anneciğim?” “Kızım akşamın sekizi oldu eve gelmeyi düşünmüyor musun?”

İsteksizce iç çekip, “Aslında gelmeye niyetim yok ama refakatçi de kabul etmiyorlarmış hastaneden kovulunca gelirim diye düşünüyorum,” dediğimde annemin kıkırtısı ulaştı kulağıma. “İyi öyle olsun bakalım cadı kızım.”
Annemle kısa bir vedalaşma faslından sonra telefonları kapattık. “Güzelim, gitmesen olmaz mı?” “Bende gitmek istemiyorum ama görevliler ne der bilmiyorum.” “Burası özel hastane kimse bir şey diyemez,” dedi kendinden emin bir tavırla. “İyi de Yamancığım her hastanenin bir kuralı var, yoksa benim canıma minnet.”
“Ben hallederim sen merak etme.” “Fulya teyzem refakatçi kalamadı benim kalmam garip olmaz mı?” “Annem halimden anlar ve ses etmez eminim.” Hafifçe omuz silkip yamacına kıvrılıp başımı göğsüne yasladım.

Keyifli kahkahasını yanağımda hissettiğim için usulca tebessüm ettim. “Ne yapıyorsun?” diye sordu keyifli sesiyle. “Otobüs taktiği uyguluyorum, uyuyan birini uyandırıp kovmazlar her halde.” Söylediğim şeyle daha keyifli hale geldi, “O zaman şuan ben otobüs camı oluyorum,” diyerek fikir yürüttü. “Aynen sevgilim, şimdi sus bakalım birazdan hemşire falan gelir.” Dediğim gibi de oldu on dakika geçmeden hemşire geldi benim Yaman’ın yanında kalamayacağımın uyarısını yaptı ama benim gözü kara sevgilim tatlı diliyle olayı çözdü. Hemşire pansumanı yapıp gittikten sonra gözlerimi usulca açıp etrafa baktım. “Yırttık!” dedim keyifle. “Ben sana hallederim demiştim güzelim, senin yanımda kalman için her şeyi yaparım.” Keyifle kıkırdayıp, Yaman’ın yanında kalacağına dair anneme mesaj attım.

“Ağrın var mı?” “Ağrım falan yok güzelim daha kaç defa söylemem gerekiyor ama itiraf etmem gerekirse feci uykum var en son tomografide beş on dakika kestirmiştim. Şimdi güzelim ışığı kapat da anın tadını çıkaralım.” Gözlerimi devirip yüzündeki kocaman gülümsemeye baktım, “Babam bu dediğini duysa kafana ikinci defa dikiş atman gerekirdi,” diye söylensem de ışığı kapatıp telefonun ışığıyla Yaman’ın yanına ulaştım ayakkabılarımı çıkarıp başını yastığa koymuş olan sevgilimin göğsüne yattım. Sıkıca sarıldı ve bir elini saçlarıma getirip usul usul okşamaya başladı, “Uzun zamandır bu anın hayalini kurdum bilsem daha önce yaralanırdım.” “Allah aşkına saçmalama ve dikkat et kendine bana lazımsın.” Saçlarımın üzerinden öpse de ses çıkarmadı bir süre sonra nefes alışları daha düzenli hale gelince uyuduğunu anladım. Günümün büyük çoğunluğunu uyuyarak geçirdiğim için hiç uykum yok hal böyle olunca sevgilimi uyandırmamaya dikkat ederek telefonumu aldım ve e kitaplardan birini okumaya başladım. Telefonumun şarjı bitene kadar da sevgilimin göğsünde kitabımı okudum. Saat gece iki gibi karnım guruldamaya başlayınca dayanamadım ve usulca kalkıp Yaman’ın telefonun ışığıyla ayakkabılarımı giyip cüzdanımı da aldığım gibi sessizce odadan  çıktım. Bu saatte kantin açık değildir ama eminim yiyecek matiklerden bir şey bulabilirim. Otomattan bir kahve ve çikolata alsam açlığını bastırırım diye umuyorum. Koridorlar ışığı yandığı için telefonun fenerini kapatıp alt kattaki otomatlara indim, bol köpüklü ve şekerli kahvemi aldıktan sonra diğer otomattan bisküvi ve çikolata alıp odanın yolunu tuttum. Odaya girmeden önce aldıklarımı bir güzel yedim açlığımı bir nebzede olsa bastırdım. Sabaha kadar karın gurultusuna sevdiceğimi de uyandırırdım kesin. Tam odaya gireceğim sıra Yaman’ın telefonu çalmaya başladı, ilk aklıma gelen oğlunu merak eden Fulya teyzemin aradığıydı ama baktım ki ben arıyorum!
On saniye telefondaki ismime ve numarama baktım...

‘Her şeyim...’ diye kayıtlı olmamın mutluluğunu yaşayamadan şarjı biten telefonumun nasıl ve kim tarafından arama yaptığının şaşkınlığıyla odaya girdim.
Bir de ne göreyim bizim yaralı, uyanmış odanın ışığını da açmış odanın içinde volta atıyor. “Sevgilim?” Seslenmemle ancak dikkatini çektim. “Elis neredesin? Uyandım yoksun, lavaboya koridora baktım yoktun, telefonu da bırakmışsın sonradan benimkini yanında götürdüğünü fark ettim. Sana ulaşmak için telefonunu şarja taktım,” dedi bariz bir endişeyle. “Karnım açıktı, aşağıdaki otomatlara indim bir şeyler aldım, seni uyandırmayayım diye de kapının önündeki koltuklarda atıştırdım canım. Tamam merak ettin de neden hala ayaktasın, yat bakalım.” Açıklamamdan sonra yatağa geçti, odadan çıkarken yaptığım gibi telefonun fenerini açıp ışığı kapattığım gibi göğsüne uzandım.

“Gecenin bir körü eve dönmeye kalktın sandım!” “O kadar da delirmedim canım merak etme.” Sıkıca sarıldıktan sonra, “Yarın taburcu olurum ve tüm gün evde sende yanıma gelsen ne güzel olur...” “Şimdiden yarının yolunu yapma istersen Yamancığım... Ayrıca eve hayırlısıyla gidelim bakarız.”
“Hep yanımda ol istiyorum, yeterince ayrı kaldık...” “Bende seni seviyorum sevgilim.” Derince bir nefes aldıktan sonra sessizleşti, bende gecenin bir körü olduğu için konuşmaya yeltenmedim. Ne oldu bilmiyorum bir süre sonra uyuyakalmışım, sabah odanın perdesinin destursuz açılmasıyla uyandım. Gözlerimi açtığımda gördüğüm şey babam oldu, bir panikle yataktan daha doğrusu Yaman’ın göğsünden kalkayım derken kendimi pat diye yerde buldum. Yaman bir telaş, “Bir şeyin var mı?” diye sorarken sorusunu duymazdan geldim.

“Baba, siz ne zaman geldiniz?” diye sorduğum sıra düştüğüm yerden kalkıyordum. “Birbirinize arpacık kumrusu gibi sarıldığınızı görecek kadar önce geldik,” dedi bariz bir iğnelemeyle. Duyduğum kahkahayla Yağız amcamlarında burada olduğunu anlayınca yüzüm yanmaya başladı. Kimseyle göz temasında bulunmadan odadaki lavaboya kaçtım ve kendime gelmek için elimi yüzümü bol suyla yıkadım. Utancım geçmese de mecburen lavabodan çıkmak durumunda kaldım kimseyle göz temasında bulunmadan bir köşeye çekildim Allah’tan doktor muayeneye geldi de dikkatler başka yöne çekildi.

Doktor muayenesinden sonra, “Korkulacak bir şey yok, bir kaç gün evde istirahat etmelisin, her gün düzenli olarak yarana pansuman yapılmalı evde de yapabilirsin hastaneye de gelebilirsin ayrıca bir hafta sonra kontrole gelmelisin, dikişlerini bir hafta sonra alacağız, taburcu olman için onayı veriyorum hazır olduğunda çıkabilirsin. Geçmiş olsun,” dedi güler yüzle. Yaman’da, “Teşekkür ederim,” dedikten hemen sonra ayaklandı. Üzerindeki eşofman takımı gündüz gözüyle görünce daha bir yakıştırdım. Ben sevgilime hülyalı bakışlar atarken annem usulca koluma girdi ancak o zaman hastaneden çıkış yapmamız gerektiğini anladım. Telefonumu ve çantamı alıp annemlerin peşine takıldım, önden Yağız amcam ve babam, bir arka sırada da annem, Fulya teyzem ve ben. Asıl yanımızda olması gereken Yaman efendiyse taburcu belgesine imza atmaya gitti.
Arabaların yanına geldiğimizde kısa çaplı bir kriz yaşandı, Babamlar Yağız amcamlarla geldiği için dönüşte benim arabamla gitmeye karar verdi fakat Yaman efendi tutturdu sen bizim arabayla gel diye!

“Egemen amcam ve Esin teyzem senin arabanla gelir, bizim arabayla gel güzelim.”
“Yaman son kez söylüyorum saçmalama,” dedim hızla yandan bir bakış atıp arabamın arka koltuğuna oturdum. Babamın keyifli kahkahasını duyduğum sıra Yaman homurdanıyordu! İnsan babasıyla sevgilisi arasında kalıyormuş demek ki!
Anahtarı babama uzatıp cama döndüm, Yaman’ın tavırlı bakışlarıyla burun buruna gelince içime bir şey otursa da doğru olanı yaptığımı biliyorum. Hem nasılsa gönlünü alırım.

Öyle böyle derken bir şekilde eve vardık, Yaman efendi tavırlı olduğu için yüzüme bile bakmadan evlerine girince ister istemez iyice kötü hissettim. Bu kadar tavır alacak ne var ki?
Önce Fulya teyzemlere geçtik, geçmiş olsun demek için fakat hasta ziyareti normalde olduğundan uzun sürdü, önce çay suyu kondu sonra bir de baktım ki Annemlerle birlikte kahvaltı hazırlıyorum.
Kahvaltı masasına hep beraber oturunca eksikliği fark ettim, “Abim nerde? Bugün Pazar ve çoktan öğlen oldu, selamsız sabahsız nereye gitti?”
Babam gayet rahat bir tavırla, “Tatile,” deyince ağzı açık ayran budalası gibi bakakaldım. “Efendim!?” “Abin tatilde kızım nesini anlamadın?” Annemin sorusuyla bakışlarım ona doğru döndü, “Nereye gitti, kiminle gitti, neden şimdi haberim oluyor? İnsan gitmeden önce arar haber verir!” dedim bir sinirle. Babam keyifle gülüp, “Planlanmış bir tatil değil, acele geliştiği için sana haber vermeye fırsat bulamamıştır, telefonu da kırılmış yenisini aldığında sana ulaşır,” demez mi!?
“Ah! Ben bu bakışların anlamını biliyorum...” “Neyi biliyorsun bakalım gelin kızım,” diyen Yağız amcama döndüm, “Anladığım kadarıyla artık abimin canına tak etti ve Ezgi ablaya duygularını açıklamak için bir yerlere götürdü, tabi bu en iyi senaryo, kızı dağa kaçırmış bile olabilir! Ki sanırım bu daha muhtemel abimden bahsediyoruz deli damarına bastın mı vay haline!”

Ezgi abla babamların şirketinde çalışan görevli ve abim anayı yakmış durumda. Aklıma başka ihtimal de gelmiyor...
Dediklerimden sonra masada kısa bir sessizlik oldu o zaman doğru noktaya parmak bastığını anladım, “Birinci mi ikinci mi? Hangi tahminim doğru?” Fulya teyzem, eliyle iki işareti yaptı. “Pes vallahi! Sizde buna izin mi verdiniz?” “İzin istemedi ki.” Diyen babama şaşkınlıkla baktım. “Ha bir de izin isteyecekti! Ay sanki abimi tanımıyorsunuz, izin istemez yapar! Kim bilir kız ne haldedir?”
“Merak etme kızım, kontrol ettim kız daha çıldırmamış zaten daha kaçırıldığından da haberi yok.” “Pes vallahi anne, bir gece eve gelmedim, neler olmuş!” Kahvaltının büyük çoğunluğu abim ve Ezgi abla hakkında konuşarak geçti, kahvaltıdan sonra masayı toparladım, annemlerin kahvelerini yaptıktan sonra dinlenmek için odasına çıkan sevgilimin odasına gittim. Kapıyı tıklattım, ses gelmeyince de cevap verene kadar kapıyı tıklatmaya devam etti, pes edip “Gel,” deyince içeri girdim. “Bir de bana inat dersiniz, on dakikadır kapının önünde bekliyorum!” “Sana inat falan yapmıyordum güzelim duştaydım.” “Umarım başına su değdirmemişsindir yoksa gerisin geriye hastaneye gideriz haberin olsun!”

“Merak etme, başıma su değmedi. Otursana ayakta kaldın.” Yaman’ın komutuyla cam kenarında bulunan tekli koltuğa oturdum. “Kızdın mı?” Tek kaşı hava da bakıp, “Neye kızdım mı?” “Sizinle eve dönmeme kızdın mı?” “Kızmadım bozuldum güzelim, hep yanımda olmanı istiyorum. Sanki bir rüyada gibiyim, gözlerimi açtığımda uyanacağım ve her şey bir hayalden ibaret olacak diye deli gibi korkuyorum. Gerçek olduğunu anlamam için kokunu hissetmem lazım. Sanki...”
Ne zaman oturduğum yerden kalkıp yanına gittim anlamadım ama tam yanına oturup doğrudan gözlerine baktığımda iliklerime kadar hissedilen acıyı gördüm...
“Sanki ne?” diye sordum usulca. Derin bir nefes aldı, “Sanki... Yokluğunun hüküm sürdüğü günlerdeymişim gibi... Çok içmişim ve sızmışım da hayal görüyormuşum gibi... Kokunu hissetmediğim her dakika acı çekiyorum, aklıma hep yokluğun geliyor üstelik onca sene sensizliğe nasıl dayanacağım bilmiyorum!”
“Sevgilim yanındayım ya...”

“Şuan yanımdasın ama bir kaç saat sonra yanımda olmayacaksın, kokun, varlığın olmayacak, içimde bir huzursuzluk... Ya hayalse? Ya yine giderse? Korkusuyla nefes almaya çalışacağım. Okul bitsin askerliğini yapsın dedin en az dört yıl nasıl yaşayacağım bu huzursuzlukla? Ha meleğim, ha güzelim söyle...”
Kaldım...
Ne söyleyeceğimi bilemeden kalakaldım...

★★★★

Bölüm nasıldı?

Sizce gelecek bölümde neler olacak?

Neler olsun istersiniz?

Hikaye nasıl?

Sizi çok seviyorum.

Elif Diril.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kalp Ortağım: GÖNÜLÇELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin