DELPHI #3
-Daniel'in Gözünden-
(Daniel ve Jordan her zamanki köprünün altındadırlar. Jordan ateşin başında ellerini ısıtırken, Daniel duvara dayanmış bir şeyler düşünmektedir.)
-Hey Jordan!
Jordan: Evet?
-Belki de artık iş bulmalıyız. Bilirsin, normal insanlar gibi. Çalışacak yaşa geldik. İnsanların parasını çalmaya devam edemeyiz.
Jordan: Edemeyiz belki ama, bu daha kolay.
-Böyle yaşayamayız.
Jordan: 16 yaşından beri böyle yaşıyoruz, şimdi de yaşayabiliriz. En azından bir süre daha.
(Daniel böyle gitmeyeceğinin farkındaydı, ama Jordan'ı da kırmak istemiyordu. Jordan onun tek ailesiydi.)---
(Rose'un gördüğü o kötü rüyadan sonra, Mike onu bir kafeye götürmüştü. Rose'un acil kafein alması gerekiyordu.)
Mike: Tamam, sen otur, ben kahve alıp geliyorum.
Rose: Tamam.
(Rose gidip bir masaya oturur. Telefonu çantasından çıkarıp kilidini açar. "6 yeni mesaj" Ciddi olamazdı. Telefonuna sadece yarım saat bakmamıştı.
Mesajlardan birine tıkladı. Biri annesinden diğerlerinin çoğu da hukuk fakültesindeki arkadaşlarındandı. 6.ya tıkladı.
İnanılmazdı. Mesajda "Çok az kaldı. Farkında olduğunu biliyoruz." yazıyordu. "Çok az kaldı." Rose düşündü. Evet, Rose gerçekten de elektrikle diğer insanlardan farklı bir bağlantısı olduğunu biliyordu. Trafik ışıklarında sıkıldığı zamanlarda ışığın rengini değiştirebiliyordu. Bir kere de sinirlendiğinde evde elektirkler kesilmişti. Bir bağlantı olmalıydı.
Rose arkasını dönüp baktığında kirli sakallı, yaşlı birinin kafenin önünde durduğunu ve ona gülümsediğini gördü. Çok korkmuştu. Hemen eşyalarını alıp Mike'ın yanına koştu.)
Rose: Hey Mike! Boşver kahveyi! Hemen burdan gitmeliyiz! Lütfen!
Mike: N'oldu?
Rose: Lütfen Mike! Lütfen. Gerçekten korkuyorum.
Mike: Peki, sakin ol.
(Arabaya bindiler. Ve derhal oradan uzaklaştılar.)-Delphi'nin Gözünden-
Lily: Ee efendim? Nasıl buldunuz?
Gerard: Gerçekten büyüleyici güzellikte bir kız. Ayrıca o kız diğerlerinden fazla şey biliyor. Bişeyler olduğunun farkında. Neyse ki beni kafenin önünde görünce korkudan gücünü kullanmadı. Biliyorsun, bu gençler dışında kimsenin bilmemesi gerekiyor. Çok özel bir takım olacak.
Lily: Biliyorum efendim, gerçekten. İyi bir takım.---
Sarah: Ee? Okuldan daha eğlenceli ne yapabiliriz bakalım?
(Chris ve Sarah okulu asmış, arabayla bir yere gidiyorlardır.)
Chris: Bilmem, sinemaya ne dersin?
Sarah: Neden olmasın?
(Sinema salonuna girerler.)
Chris: Ee hangi filmi izleyelim?
Sarah: Şu. (Aşk filmini gösterir.)
Ona girelim. O filmin kitabını okumuştum.
Chris: Tamam, sen geç. Biletleri alıp geliyorum.
(Salona girip yerlerine otururlar. Filmi izlemeye başlarlar. Filmin sonuna doğru Chris, Sarah'ın kulağına eğilir, ve:
-Şu kız ölecek mi? Sonuçta kitabını okumuşsun.
Sarah: Gerçekten bilmek mi istiyorsun? Evet,ölecek.
Chris: Peki ya ölmezse?
Sarah: Nasıl yani? Ölmek zorunda. Öyle yazılmış.
Chris: Hayır, ölmeyecek. (Pis bir gülüş atar.)
Sarah: Chris! Bu mümkün de...
(Sarah tam Chris'e çıkışacakken arkalarındaki adam Sarah'a dokunur ve sessiz olmasını söyler.)
(Chris filme iyice odaklanır. Sarah bu sırada Chris'e "ciddi misin" bakışları atar.)
Sarah: Öyle mi? Şimdi de başımıza büyücü mü oldun?
Chris: İzle ve gör bebeğim.
(Sarah kızın ölmeyeceğinden emindir. Kızın ölüm sahnesi yaklaşmıştır. Sarah pür dikkat filmi izlemektedir, kızın öleceği sahnede kız ölmez, Sarah ağzı açık bir şekilde Chris'e bakar. Chris pis bir gülümsemeyle Sarah'a bakıyordur. Sarah ayağa kalkar ve:
-Bunu nasıl yaptın?!
diye bağırır. Daha sonra da arkasına bakmadan salonu terk eder. Chris kalkar ve Sarah'ın peşinden koşar. Sarah'ı sinema salonunun çıkışında yakalar.
Chris: Sarah! Bekle!
Sarah: Bunu nasıl yaptın?
Chris: Ben, şey. Söyleyemem. Söylersem bozulmasından korkuyorum. Kısa bir süre önce fark ettim ve..
Sarah: Ve ne? Büyücü falan mısın? Git bunları büyükannene anlat.
(Yürümeye devam eder. Chris tekrar peşinden koşar.)
Chris: Tamam, sakin. Her şeyi en başından anlatıcam.
---Devam edicek..