DELPHİ #8
"Mike McGlows""Benim gibi başka gençler olabilir mi?"
(Rose, hala Sarah'ın anlattıklarını düşünüyordu. Christopher'ı bulmalıydı. Onunla mutlaka konuşmalıydı. 'Belki de internetten bir şeyler bulabilirim' diye düşündü. Arama motoruna girip Christopher Down yazdı. Soyadını yüzme yarışından hatırlıyordu. Karşısına tonlarca haber çıktı. Resimlerine ve babasının sahip olduklarına bakılırsa, tam bir zengin ukela gibi davranması çok normaldi. Yaklaşık yarım saat kadar inceledikten sonra 'Evet! İşte buldum!' diye bağırdı. Bilgisayarını kapattı, ve çantasını alıp evden çıktı.)
---
(Daniel zor bir gece geçirmişti. Jordan'sız.. Sızdığı sokak köşesinde bir köpek havlamasıyla uyandı. Başının altından yastık olarak kullandığı kartonu çekti. Kötü kokuyordu. Kendini zorlayarak yerinden kalktı. Madem Jordan bu paraları çalma uğruna feda olmuştu, bu parayı gerçekten iyi kullanması gerekiyordu. Belki de birazıyla kendine çok lüks olmayan bir yerden biraz kıyafet, bir marketten atıştırmalık biraz bisküvi alır, daha sonra da iş bulmaya çalışırdı. İnsanların parasına gereksinim duymadan. Kim bilir, belki Jordan'ı serbest bırakırlar, Jordan da oradan çıkınca Daniel'ın bulduğu işe girip Daniel'la birlikte çalışırdı. Tabi bu hayalde bir şeyi atlıyordu. Jordan'ın vurulup vurulmadığını bilmiyordu. İç çekerek yürümeye başladı. Bir markete girip kendine biraz bisküvi aldı. Mutlu olmuştu. Ordan burdan bulduğu kokuşmuş şeyleri yemek zorunda değildi. Hızlı hızlı yürürken bir genç ona çarptı. Yani, hemen hemen onun yaşlarındaydı. Bisküvisinin bir kısmı yere döküldü. "Hey gerçekten özür dilerim, çok acelem var!" deyip koşmaya devam etti genç. Daniel bir koşan gence, bir yerdeki bisküvilere baktı.
---
*alarm sesi*
"Lanet..!"
Mike alarmı susturdu. Saate baktı. "09:37"
"Hay.."
Mike geç kalmıştı. Üstelik bugün üniversitede gitmesi gereken bir konferans vardı. Acilen yatağından kalkıp takım elbiselerini giydi. Mutfaktan bulduğu elmalardan birini alıp ısırdı. Evden çıktı.
Sokakta koşuyordu. O kadar dalmıştı ki birine çarptı. Çarptığı kişi elindekileri yere düşürdü. "Hey gerçekten özür dilerim,çok acelem var!" dedi ve koşmaya devam etti.
Mike konferans salonuna gitti. Kapıyı çaldı. İçeri girdiğinde içeride sadece bir kaç öğretmeni vardı. "Herkes nerede? Konferans? Noldu? Ben..."
"Geç kaldın Bay McGlows. Konferans bitti." dedi öğretmenlerinden biri.
"Ama ben.. Şey.."
"Biliyor musun, senden umutluydum. Ama sorumluluk sahibi bile değilsin. Her neyse hadi gidelim."
Öğretmenler evraklarını alıp salondan çıktılar. Mike odanın köşesindeki küçük aynaya baktı. Kendine çok sinirlenmiş ve üzülmüştü. Ani bir patlama yaşayıp duvara bir yumruk attı. Mike'ın yumruk atmasıyla duvarın kırılması bir oldu. Mike şoka girmişti. Sinirlenince atılan bir yumruk nasıl duvarı kırabilirdi? Üstelik Mike o kadar güçlü değildi. Duvar da o kadar ince değildi. Mike korktu ve oradan derhal çıktı.
---
Devam edecek...