Park Sooyoung geldiği morgda birkaç saniye sonra en yakın arkadaşlarından birisinin cesedi ile karşılaşacağı gerçeği ile morgun soğukluğuna ek içinin ürpertisi ile titredi.
Yıllar sonra Yerim'i görecekti. Onunla üniversiteden mezun olduklarından beri konuşmamışlardı. Yerim istemediği için Sooyoung da anlayış göstermişti.
O, Yerim gibi değildi. Bir şeyi istediğinde elde etmeden, sadece içinde yaşayarak da mutlu olabilirdi.
"Kırmızı saçların güzel olmuş."
"Son Seungwan. Gerçekten Kore'ye döndüğüne inanamıyorum." Seungwan olduğu duruma bakıldığında buruk bir tebessüm ile Sooyoung'un omzuna elini koymuş ve onunla beraber hastaneye binasına bakmaya devam etmişti.
"Aslında birkaç gündür buradayım. Kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı."
"Selam Seungwan ve Joy." Sooyoung, Yerim'in sesini duyduğunda gözlerinin dolmasını engelleyememişti.
"Ağlama." Seungwan, Sooyoung'un kulağına fısıldayıp, elini omzundan çektiğinde Yerim'e sarılmıştı.
"Benimle görüşmek zorunda kaldın. Üzgünüm."
Hayır, kırmızı saçları yakıcı güneşin altında parlayan Park Sooyoung hiç üzgün değildi.
"Joy bu kadar kırılacağını bilmiyordum. Sadece ben senin sevgine karşılık vere--"
"Burada bunları konuşmak için yokuz. Lisa öldü, öldürüldü. Buna odaklan." Sooyoung, Yerim'in yüzüne bakmadan sözünü kesti ve hastaneye doğru yürümeye başladı.
Sooyoung'un çıkışmasından sonra Yerim sadece kafa sallayabilmişti.
------------------------------------------
Saat: 11:37
Tarih: 11.10.2018
Yer: Morg
Kang Seulgi zorlukla da olsa ayakta kalmaya çalışmış ve açılan cesedi izlemişti.
Sonuçta önünde sevdiği ama Lisa'nın bunu son anda öğrendiği kadın yatıyordu.
"Jennie yok." Jisoo konuştuğunda Jooyhun küçümser bir ses tonu ile karşılık vermişti. "Sevdiği kişinin ölümünü görmeye gelmeyecektir."
"Chaeyoung'ı hiç gördünüz mü?" Sooyoung'ın sorusu ile Jisoo hariç herkes kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"1 hafta önce bana geldi."
"Ne konuştunuz?" Seungwan merakla konuştuğunda Jisoo omuz silkti. "Sadece geçmişi."
"Bunu kim yaptı ona?" Yerim dolu gözleri ile Sooyoung'ın omzuna kafasını koyduğunda Sooyoung'ın kalbi tekrardan hızlanmaya başlamıştı. Yıllar sonra bile Park Sooyoung'ın kalbinde Kim Yerim'in lanet okuyabileceği bir etkisi vardı.
"Jennie'yi arasak mı? Sonuçta Lisa'yı seviyordu ve durumu iyi olmayabilir. Ona destek olmalıyız." Seulgi canını yakan bu cümleyi söylediğinde Jisoo olumsuz anlamda kafa salladı.
"Chaeyoung onun yanına gidecektir."
flashback
Saçları sarı ve arasındaki pembeler ile süslenmiş genç kız Jennie'yi izliyordu.
Jennie sevdiği kızı izlerken.
O olacak her şeyi kahverengi saçları omzunda dağılan kızın kararına göre kabul edecekti. Çünkü onu seviyordu ve sevmeye devam edecekti.
Jennie, Chaeyoung'a göre bir sanatçının en güzel eseriydi. Birkaç saat sonra onunla bir fotoğraf çekimi vardı. Jennie iyi birisiydi; kibar, masum, insanların iyiliğini düşünen.
Ama Park Chaeyoung, onun güzel kalbine yetişemeyeceğini düşünüyordu. Çünkü, Jennie'nin güzel kalbi Lalisa Manoban'a teslim edilmek üzere hazırdı.
Jennie'nin yanındaki Lisa'nın ona olan bakışlarına bakılırsa Lalisa Manoban'ın kalbi de Jennie Kim'e teslim edilmek üzere hazırdı.
Chaeyoung sinirleniyordu. Onlar 9 kişilik arkadaşlardı ve Lalisa Manoban tekrardan yaptığı şeyleri yapıyordu. Tekrardan istediğini çok kolay bir şekilde elde ediyordu. Chaeyoung onun sevgisine inanmıyordu. O sadece bir şeyi elde edene kadar seviyordu.
"Chaeyoung, iyi misin?"
Yerim'in sesini duymasıyla Chaeyoung'ın çatılmış kaşları gevşedi ve yüz hatlarındaki sertlik yerini sahte bir gülümsemeye bıraktı.
"İyiyim Yerim. Sadece bir şeyler düşünürken oluyor."
"Jennie'yi seviyorsun. Fakat o Lisa'yı seviyor. Jisoo'yla denemek istemez misin? Jennie'den daha güzel bir kız, onunla da mutlu olabilirsin."
"Jennie'yi seviyorum. Jisoo'ya, Jennie'ye baktığım gibi bakamam Yerim." Yerim olumsuz anlamda kafa salladı ve Chaeyoung'ın elini tuttu. "Jisoo senin için her şeyini yok sayabilir. Seni, senin Jennie'yi sevdiğinden daha fazla seviyor."
"İmkansız." Chaeyoung'ın sinirle süslenmeye başlamış sesi ile Yerim omuz silkerek onun elini bırakmış ve yanağına küçük bir öpücük bırakarak yanından ayrılmıştı.
"Eğer onu üzersen seni öldüreceğim Lalisa Manoban."
----------------------------------------
"Mark şunlara bakman lazım." Jackson'ın sesiyle Mark elindeki dosyaları bıraktı ve Jackson'ın masasına doğru yürümeye başladı.
"Yine benimle yatmak için mi bir şeyler düzenliyorsun, yoksa cinayet mi var?" Mark elini Jackson'ın masasına koyup ona baktığında Jackson olumsuz anlamda kafa sallamış ve telaşla itiraz etmişti.
"Hayır! Gerçekten cinayet var ve hiçbir iz yok. Her yer tamamen temiz."
Mark eline olay yeri fotoğraflarını alıp incelemeye başladığında gördüğü ceset ile yüzünü buruşturmuştu. Cesedin görünümü, cinayetin daha yeni işlendiğini bariz bir şekilde ortaya koyuyordu.
"Sıradan bir intihar gibi de duruyor." Jackson kafa sallayarak Mark'ı onayladığında ayağa kalkmış ve Mark'ın yanında fotoğrafları incelemeye başlamıştı.
"Silah nerede peki?"
"İşte bu yüzden intihar diyemiyoruz ya. Bir şeyler bulmalıyız. Kızın en yakın olduğu 8 arkadaşını daha fazla araştırmalıyız."
"Komiserim bir cinayet vakası daha var."
Mark ve Jackson aynı anda kafalarını kaldırıp gelen polise baktıklarında genç polis devam etti.
"Jennie Kim. İlk cinayetteki kızın arkadaşı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
murder [blackvelvet]
FanfictionSaat 9.28'de ilk cinayetin, aralarında yaşça en küçük olan tarafından bulunmasıyla kanlı bir ay başlamıştı. blackvelvet. ×tamamlandı