flashback
Genç çocuk gözyaşları eşliğinde kameraya baktı ve buruk bir şekilde gülümsedi. Gülümsemesi tüm acısını ortaya çıkarmıştı, gözyaşlarının fazlalığı ise küçük sehpanın bir kısmını ıslatmıştı bile.
"Merhaba kardeşim. Ben gidiyorum. Sevgilimin yanına. Onu gönderdikleri yere gidiyorum. Unutma, her ne kadar üvey de olsan seni her zaman çok sevdim. Seni öz kardeşim gibi gördüm. Seni asla sevmediğimi ve bunun suçlusu olduğunu düşünme, tamam mı? Bunun suçlusu o 8 kız." Uzun kahverengi saçlarını arkaya attı ve sağ eliyle gözyaşlarını sildi. "Ben aşık oldum. Jungkook'a." yutkundu. "Ama o gitti kardeşim. Beni bıraktı, onun intihar görüntülerini aynen sesin izlediğin gibi izledim. Kendime gelemedim. Bana, beni çok sevdiğini fısıldadı ve kafasına dayadığı silahı ateşledi. O gözümün önünde yere yığıldı. Ben sadece acı çığlıklar atabildim, sadece ağladım." Taehyung'un ağlaması daha da şiddetlenmişti. "Ona kavuşacağım ve emin ol, ona ezik denilmesine asla izin vermeyeceğim."
Taehyung dizleri üstünden kalktığında kamerayı eline almıştı. Böylece banyoda olduğu anlaşılıyordu. Küllükte yanmaya devam eden sigarasını eline aldı ve dudakları arasına götürdü. Kolundaki üst üste açıldığı için geçememiş yara izleri duruyordu. Arkadaki ayna kırıktı ve saçları nemliydi. "Her şey bitecek kardeşim. Ama sadece benim için."
Taehyung derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatıp silahı kafasına dayadı. Sol gözünü açıp son bir kez kameraya gülümsediğinde yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. Uzun zaman sonra ilk defa. "Hoşçakal kardeşim."
Gelen silah ateşlenme sesiyle genç kız kafasını çevirmiş ve 4 dakikadır tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakmıştı.
Tarih 09.10.2018 iken Kim Taehyung böyle intihar etmişti. Kardeşine bir video bırakarak.
------------------------------------------
Mark elindeki Jeon Jeongguk'a ait dosyaya baktığında ilk olarak onun fotoğrafını görmüştü. Gülümsüyordu, fotoğrafını çeken kişiye hiç gülümsemediği kadar gülümsüyordu. Mark'ın yüzünde de hafif bir tebessüm oluşurken otopsi fotoğraflarını görmüştü.
Tamamen aynı, elde yanmaya devam eden sigarası, kollarında yaralar, aynaya yumruk attığı için ellerinin üstündeki yaralar, kollarındaki kesikler, ıslak saçları ve kafasındaki mermi izi.
Mark hızla odasından çıktığında koridorda gördüğü Jackson'ın omzundan tutarak çekmiş ve kendisine bakmasını sağlamıştı. "Cinayetler aynı."
"Mark iyi misin?"
"Jeon Jeongguk. Cinayet dosyasına baktım, cinayetler aynı." Jackson şok içinde Mark'a baktı ve elindeki dosyayı aldı. "Kim Taehyung'un otopsisine ihtiyacım var." Jackson elindeki dosyayı Mark'a bıraktı ve arkasına döndü. "Yugyeom!"
Uzun boylu polis kafasını kaldırıp kendisine seslenen Jackson'a baktığında Mark ve Jackson, onun yanına gelmişti. "Bize Kim Taehyung'un otopsi raporu lazım."
"Bulurum. Çok acil mi?"
"Evet." Mark telefonuna baktı ve dişlerini dudağına geçirdi. "Bugün 29'u. Ayın bitmesine 1 gün var. İkisinden birini her saniye kaybetme ihtimalimiz var." Yugyeom kafa salladı ve hızla arkasına dönüp yürümeye başladı. "Jackson, Jeongguk ve Taehyung'un yakın olduğu kişileri bul. Babası, annesi varsa kardeşi, herkesi." Jackson kafa salladı ve o da Yugyeom'un arkasından koridorda hızla yürümeye başladı. 2 kızdan birini kurtarabilirdi, ama diğerinin katil olduğunu biliyordu.
Fakat şöyle bir şey vardı ki, katil, ölen kişilerin yakını olduğunu belirtecek bir şey yapmamıştı.
---------------------------------------
Jisoo derin bir nefes aldı ve gözyaşlarını tutma gereği duymadan gökyüzüne bakmaya devam etti.
Gökyüzünün mavisi ona huzur veriyordu.
"Neden böyle oldu? Neden herkesi kaybettik?" Jisoo omuz silkti ve saatine baktı. Chaeyoung'ın hediye ettiği saate. 3 saattir bu bankta oturmuş ve katil tarafından bulunmayı bekliyordu.
"Lalisa, senden nefret ediyorum. Sadece Jennie'yi önemserdin. Jennie senden de nefret ediyorum, yaşadığı süre boyunca senin yüzünden üzüldü. Seulgi, Joohyun'a bir kere bile güvenmeyecek kadar Lisa'ya aşıktın, zavallı. Sooyoung, kendisini seven birisine umut verip başkasını sevmeye devam eden bir aptaldın, Chaeyoung beni bir gün bile fark etmeyecek kadar kördün, biliyor musun senden de nefret ediyorum. Joohyun, kendini beğenmişin tekiydin. Biliyor musun? Asla umrumda olmadın! Junmyeon gibi seni saf bir sevgiyle seven birini aldattın. Seungwan, şeytanı utandıracak kadar kötülük yaptın." Jisoo tek seferde tüm bu gerçekleri dışarı vurduğunda nefes nefese kalmış ve birkaç saniye susmuştu.
"Katilim, eğer buradaysan lütfen benim de ne kadar berbat biri olduğumu yüzüme vur ve beni öldür. Çünkü tüm bu nefret ettiğim kişileri özledim."
Çalılıklardan gelen sesle oraya dönmüştü. Yerim anlamaz bir şekilde ona bakıyordu. "Hiç iyi durmuyorsun."
"1 veya 2 gün sonra ölecek biri nasıl olmalı?" Yerim omuz silkti ve Jisoo'nun yanına oturdu. "Belki ilk ben ölürüm."
"Çok güzel moral verdin." Jisoo arkasına yaslandı ve gözlerindeki yaşları sildi. "Neden bu kadar sakinsin?"
"Sakin değilim, soğukkanlıyım." Yerim tek bir noktaya bakmaya başladığında Jisoo da oraya bakmıştı. Fakat Yerim'in baktığı yerde hiçbir şey yoktu. "Neye bakıyorsun?" Yerim kafasını sağa sola salladı ve 2 kere gözlerini açıp kapattı. "Dalmışım. Üzgünüm." Jisoo kafa salladı ve hafifçe güldü. "Hiç öleceğim gerçeğine böyle yaklaşmamıştım. Belki katilim beni farklı bir şekilde öldürür. Ne dersin?"
"Silah kullanmaya devam eder. 7 kişiyi öyle öldürdü." Aralarında kısa bir sessizlik olduktan sonra küçük olan merakla konuşmuştu. "Onları gerçekten özledin mi?"
"Bilmiyorum."
"Net bir cevap ver Jisoo, merak ediyorum." Jisoo biraz düşündü ve olumlu anlamda kafa salladı. Yerim burukça gülümsemişti. "Zaten çok fazla ayrı kalmayacağız onlardan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
murder [blackvelvet]
FanfictionSaat 9.28'de ilk cinayetin, aralarında yaşça en küçük olan tarafından bulunmasıyla kanlı bir ay başlamıştı. blackvelvet. ×tamamlandı