Tarih: 21.10.2018
Saat: 9.28
Yer: Park Chaeyoung'ın evi
Jisoo gözlerini araladı ve üzerindeki yorgunluğu önemsemeden yatakta doğruldu. Yanının boş olduğunu görmesi ile yataktan kalkmış ve yerdeki birkaç parça kıyafetini giymeye başlamıştı. Sonuçta hayal ettiği zamanları hayal ettiği kişi ile yaşıyordu.
"Chaeyoung, mutfakta mısın?" Jisoo'nun sesi evde yankılanırken bir cevap alamamıştı. Elini yüzünü yıkama isteği ile banyoya geldiğinde kapıyı açmış ve tahmin etmek istemediği manzara ile karşılaşmıştı.
Kırık ayna, kollarda açılmış yaralar, nemli ten, ıslak saç, yanmaya devam eden sigara ve kafasındaki mermi izi. Park Chaeyoung birkaç saat belki de birkaç dakika önce öldürülmüştü.
--------------------------------------
Mark geldiği evde ayın 9'undan beri karşılaştığı manzara ile karşılaşmış ve yerde oturmuş ağlayan Jisoo'yu teselli amaçlı yanına gitmişti. "Bayan Kim--"
"Gidin! Hiçbir işe yaramıyorsunuz, hiçbir şey bulamıyorsunuz! O öldü, sizin yüzünüzden öldü!" Jisoo ayağa kalkıp polislere doğru giderken Jackson onu tutmuş ve sakinleştirmeye çalışmıştı. "Lütfen sakin olun Bayan Kim. Farkındayız ki zor bir durum fakat lütfen oturun." Jisoo gözyaşları daha da artarken kendini güçsüzce yere bıraktı ve kafasını duvara yasladı.
Birkaç dakika sonra olay yerine gelen Yerim, Seungwan ve Joohyun, Jisoo'nun yanına gelmiş ve ona destek olmaya çalışmışlardı. Fakat uğraşları başarısızdı. Jisoo bir saniye durmaksızın ağlamaya devam ederken Yerim de onunla beraber akan gözyaşlarına engel olamamış ve ona katılmıştı.
Jisoo, Yerim'in kollarını belinde, kafasını omzunda hissettiğinde tepki vermemiş ve ağlamaya devam etmişti.
flashback
"Hey, sen şu ezik çocukla sevgili değil misin? Kim Taehyung'du, değil mi?" Yerim, Taehyung'un yanına giderken duyduğu Sooyoung'ın sesi ile duraksadı. "Ezik derken Sooyoung? Jungkook ezik birisi değil." Sooyoung'ın kahkaha sesi öğrencilerle dolu koridorda yankılanırken Yerim dolabına yaslandı ve ikiliyi izlemeye devam etti. "Komik bir şey görmüyorum Sooyoung."
"Ben görüyorum Taehyung. İddia falan mı kaybettin? Jeom gibi bir ezikle ancak böyle çıkarsın."
"Jeom değil, Jeon. Ayrıca ona ezik deme hakkına sahip değilsin." Yerim, Taehyung'u ilk defa bu kadar sinirli görmenin şaşkınlığıyla olduğu yere adeta çivilenmişti. Jungkook'u ona anlatmamıştı ama görüyordu ki, Jungkook, Taehyung için fazla önemli biriydi. "Yoksa eziklerle mi takılmaya başladım Kim Taehyung?" Koridorun başından gelen topuklu ayakkabı sesleri ile Yerim bakışlarını bu sefer de oraya çevirmiş ve Joohyun'u görmüştü. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
"Kes sesini Joohyun. Sevgilini aldatman seni düşük biri gibi gösterirken daha da düşme." Taehyung sinirle tısladığında Sooyoung ve Joohyun'un yüzünde sahte bir şaşkınlık olmuştu. "Sen neyine güvenir oldun Taehyung?"
"Siz neyinize güveniyorsunuz? Ah, belki zengin arkadaşınız Lalisa Manoban sizi düştüğünüz hapishaneden kurtarır değil mi? Sizler berbat insanlarsınız." Joohyun, Taehyung'u iterek sırtının duvara çarpmasını sağlamış ve onunla yüz yüze gelmişti. "Kesin şunu!"
"Jennie Kim, yoksa eziklere mi acıyorsun? Yoksa sen de mi eziksin?" Sooyoung, Jennie'ye döndüğünde Jennie'nin gözleri sinirle parlamıştı.
Chaeyoung hızla Sooyoung'ın kolundan tutup duvara yasladığında Sooyoung sırtındaki ani çarpmanın verdiği acı ile inlemişti. "Ona bir daha ezik dersen Sooyoung, seni mahvederim. Anladın mı?" Sooyoung gülerek duvar ile Chaeyoung arasından çıktığında Chaeyoung elini Sooyoung'ın yakasına koymuş ve kendisine bakmasını sağlamıştı. "Anladın mı?"
"Duyamadım. Neyi anladım mı?" Chaeyoung sinirle Sooyoung'ın yüzüne yumruk attığında kenarda oturmuş Seungwan hemen onun yanına gelmiş ve Sooyoung'ın kanayan burnunu gördüğünde Chaeyoung'a dönmüştü. "Ona neden vurdun?!"
"Kesin sesinizi!" Lisa sinirle bağırıp Jennie'nin elini tuttuğunda Jennie'nin kedi bakışları Lisa'ya dönmüştü. Lisa'nın gözlerinde hiçbir duygu yoktu. "Yarım saattir o kadar saçma kavga ediyorsunuz ki! Taehyung, Jungkook'un yanına git. Diğerleri de barışsın."
"Eziğin yanına--"
"Joohyun!" Lisa sinirle bağırdığında Yerim hafifçe sıçramış ve kendi kendine fısıldanmıştı. "İyi ki Jisoo bu gün okula gelmemiş.
flashback end
Tarih: 23.10.2018
Saat: 13.37
Yer: Son Seungwan'ın evi
"Ne yapacağız?" Seungwan kafasını, yasladığı Yerim'in omzundan kaldırmış ve diğerlerine bakmıştı. "Konuşsanıza."
"Bilmiyorum. Büyük ihtimalle sıranın bize gelmesini bekleyeceğiz."
"Ne yani? Katile gidelim ve "Hey, gel ve beni öldür." diyelim istersen." Joohyun, Jisoo'nun cümlesiyle dalga geçerken Yerim konuşmuştu. "Bir şeyler bulmaya çalışalım."
"Cinayetleri de çözelim. Hazır 5 tane arkadaşımızı kaybetmişken cinayet polisi oluruz ne dersiniz?"
"Joohyun herkesin fikrini aşağılamaktan vazgeçecek misin artık?" Seungwan sinirle Joohyun'a baktığında Joohyun susmuş ve dizlerini kendine çekerek koltukta rahat bir pozisyon almıştı. "Cesetler aynıydı. Bundan bir şey çıkarabilir miyiz?" Yerim'in sorusu ile herkes "bilmiyorum" anlamında omuz silkmişti.
"Aranızda kendini kesen biri var mıydı?"
"Hayır. Bu çok ergence!" Odadaki herkes Jisoo'yu onaylamak amaçlı kafa salladığında Yerim başka bir şeyler düşünmeye başladı. "Sigara kullanan?"
"Ben. Ama bu önemsiz bir detay bence." Joohyun kafasını kaldırıp Yerim'e baktığında Yerim hafifçe gülümsemişti. Fakat birkaç saniye sonra eski ifadesine geri dönmüş ve kafa sallamıştı. "Kırık ayna ne alaka peki?"
"Ya hepsi ölmeden önce katil ile dövüştülerse?" Seungwan önerisini ortaya attığında Jisoo reddetmişti. "Hepsi aynı yere mi çarptı? Ayrıca hiçbirinde çarpma izi yoktu. Sadece kafalarından yedikleri kurşun izi vardı."
"Katilin bir yol haritası var. Ve bu yol haritasını bunlarla gizliyor olabilir mi?"
"Joohyun'un dediği mantıklı."Jisoo, Joohyun'u onlaylarken Yerim olumsuz anlamda kafa salladı. "Bunlar katilin ipuçları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
murder [blackvelvet]
FanfictionSaat 9.28'de ilk cinayetin, aralarında yaşça en küçük olan tarafından bulunmasıyla kanlı bir ay başlamıştı. blackvelvet. ×tamamlandı