12-ay bitti, oyun da bitti

936 156 124
                                    

altı çizili kelimeler küçük bir ipucu.

not: hikayenin tamamı kitap yazılmadan önce planlanmış ve hiçbir değişiklik yapılmamıştır.

***********************

İnsanın hayatta unutamadığı olayları olur.

Fakat belki de olan bir olayı çok kişi biliyordur, belki de katile göre çok kişidir, ve insanlar bundan rahatsızlık duymuştur.

Abisini kaybetmişti. Sonrasında da yavaş yavaş arkadaşlarını. Kahverengi saçları yastığını süsleyen kız ne yapacağını bilmiyordu. Tek istediği bu işi bitirip çok özlediği abisinin yanına gitmekti.

Katil belki de kimsenin tahmin etmediği biriydi. Polis onun olduğunu düşünmemişti.

Polisin elindeki en büyük ipucu Junmyeon'un cesediydi. Ceset tertemizdi. Temiz işlenmiş bir cinayet olduğu düşünülüyordu. Oysaki Junmyeon'un ölümü aralarından en kanlı olanıydı. Katilin zamanında arkadaşlarına da yaptığı gibi polisi manüpile etmesi çok kolay olmuştu.

Katilin masum bir görüntüsü vardı. Belki de 2 kızdan biri değildi. 2 kız birbirine çok bağlıydı ve bu 9 kişilik arkadaşlık grubunda en masum kişilerdi. Bu yüzden birbirlerine güvenleri tamdı ve sonlarının geldiğini biliyorlardı. Bu ikisinin de kafasındaki tek ortak düşünceydi.

Öleceğini bilerek yaşama insanın en çok unuttuğu şeylerden biridir. Katilin amacı da belki bu öleceklerini unutup böylesine saçma yaşayan 9 kişiye bunu hatırlatmaktı.

Yerim'e hiçbir suçlamanın olmaması onu Jisoo'nun katil olduğu düşüncesine itiyordu. Bu 1 ayda o da sağlıklı düşünememeye başlamıştı. Aynadaki görüntüsü ona yabancı geliyordu, kendini tanıması zorlaşıyordu. Elinde olmadan bir şeyler yapmak istemiyordu ama arkadaşlarını öldüren bu kişiye de sinirliydi. Kesinlikle ondan nefret ediyordu.

Jisoo da ondan farksız sayılmazdı. Çok bir şey yapamıyordu. Çünkü ölüm ona fazla yakındı. Bir an önce bitmesini istiyordu belki böylece sonunda huzuru olabilirdi. Ya da hayatının geri kalanını sevdiğini kaybettiği bu evde değil de deli hastanesinde geçirirdi.

Yaşadıkları şeyler, 7 kişiyi neredeyse gözleri önlerinde kaybetmeleri kesinlikle onlarda derin ruhsal izler açmıştı. Belki de bu yüzden yan yana yatsalar da konuşmuyorlar veya birbirlerine bakmıyorlardı.

Yerim'in kafası Jisoo'nun omzuna Jisoo'nun kafası da Yerim'in omzuna gelirken ikisi de kafalarını çevirseler yüz yüze geleceklerdi ve bunu istemedikleri fazla açıktı. "Soramam." Jisoo sessizliği bozduğunda Yerim kafa salladı. "Sen misin?" Yerim, Jisoo'nun yerine soruyu sormuş oldu. "Değilim." Yerim tekrar konuştuğunda Jisoo kafa salladı. "O gün, nefretini kustuğun gün haklıydın Jisoo. Hepsi birer pislikti."

"Sen Yerim, sen de onlar gibi deli miydin?" Yerim güldü. Gülüşü yorgundu ama birkaç dakika da olsa yüzünde mimik oluşmasını sağlamıştı. "Ben fazla anormalim." Jisoo, Yerim'in cevabıyla gülümsedi. "Lisa'nın öldüğü gün, ayın 9'u, fazla yıkılmıştım." Yerim yutkunup konuşmasına devam etti. "Ölümlere alışmak sinirlerimi bozuyor."

"Onlar öldüğünde de böyle olmuştu." Yerim merakla kafasını Jisoo'ya çevirdi. Diyeceği şeyleri merak etmişti. "Yıkılmıştık."

"Haklısın." Yerim kafasını çevirdiğinde Jisoo da çevirmiş ve iki kahverengi saçlı kız da göz göze gelmişlerdi. "Zaman geliyor Jisoo." Jisoo kafa salladı. "Katil bize çok yakın."

"Katil duygularımız." Yerim yutkundu, bu Jisoo'nun da yutkunmasını sağlarken Yerim yavaşça doğrulmuş ve etrafına bakınmıştı. Jisoo'nun kapalı televizyonunda kendini görürken hafifçe gülümsedi. "30 Ekim oldu bile Jisoo." Jisoo da doğrulup Yerim'e baktığında Yerim'in gülmesi artmıştı. "Zaman gelmiyor. Zaman gelmiş, geçiyor."

Kahkahaları arasında konuştuğunda Jisoo karşısındaki Yerim'in hareketlerinden hiçbir şey anlamıyordu.

"Ay bitti, oyun da bitti."

******************

sonraki bölüm son.

murder [blackvelvet]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin