Günler Jimin ve Yuna'ya inat hızla geçiyordu sanki. Yuna kabul edilmeyi çok istediği başvurusunun olumlu sonucuna neredeyse pişman olacaktı. Jimin'den ayrılmak ona derecesini belirleyemeyeceği bir zorluk hissettiriyordu. Kendini toparlamaya çalışıp işine odaklanmalıydı. Oradaki insanların ona ihtiyacı vardı. Yuna'nın bilgilerine ihtiyaçları vardı.
Fırsat buldukça birlikte zaman geçirmişlerdi yine. Yemek yemişler, film izlemişler, parkta yürüyüş yapmışlar, kahve içmişlerdi. Bol gülüşmeli sohbetleri olmuştu. Günler hızla geçerken aralarındaki bağ da bu güzel anılar sayesinde her geçen gün güçleniyordu.
Ayrılık zamanı geldiğinde Jimin hastanenin çatısından kalkacak helikoptere bir süre bakmıştı. Dakikalar sonra Yuna'yı alıp götüreceğini bilmek canını sıkıyordu. Bunu düşünmeyi bırakıp son dakikalarda da Yuna ile konuşmuş ve onunla gülümsemişti.
Hafif dolu gözlerle birbirlerine el sallamışlar ve buruk tebessümlerini sunmuşlardı. Bu ayrılığı kim unutabilirdi ki...
Yuna altı ay kalacağı ülkeye gider gitmez işe başlamıştı. Burada kazanacağı tecrübeleri hiçbir yerde kazanamayacağını fark etmişti. Birçok farklı hastalık ve tedavi yöntemleri görmüştü. Bir sorun olmaz da dönerse Seul'de en iyi doktorlardan biri olacaktı. Kurtardığı hastalarının gülümseyerek bakıp ona teşekkür etmeleri de yeterliydi aslında Yuna için.
Jimin ise gün saymayı bırakamamıştı bir türlü. Her gün eksildiğinde içinde bir umut daha beliriyordu sanki. Bu tuhaf aynı zamanda mutlu hissettiriyordu onu. Sabırla beklemeye devam etti. Boş zamanlarını Yuna geldiğinde onunla yapmak istediği şeyleri listeleyerek değerlendirdi. Altı ay içinde baya uzun bir liste bulunuyordu elinde...
Jimin hazırlandıktan sonra takvimdeki son günün üzerini de işaretlemişti. Kocaman gülümsemesini yüzünden silemiyordu. Masadaki neredeyse unutacağı telefonunu alıp evden çıkmıştı. Arabasıyla kısa sürede hastaneye gelmişti. Asansörle çatıya çıkarken sürekli saatine bakıyordu. Erken gelmişti ama bakmadan edemiyordu.
Çatıya geldiğinde kenara ilerleyip carpadiem'i beklerken yaptığı gibi şehri izlemeye başlamıştı. Tüm o anlar hafızasında hızla canlanıp ilerlerken gülümsüyordu. Yuna, Jimin'in hayatına usulca giren bir kader gibiydi.
Helikopterin sesi yaklaştıkça kalbi hızlanıyordu Jimin'in. Helikopter indikten sonra açılan kapıdan gülümseyerek inen Yuna'ya hasretle bakmıştı. Kısacık zamanda özlemi nasıl bu kadar artabilirdi kendisi de şaşırmıştı.
Birbirlerinin gözlerine bakarak yaklaşmışlardı. Yuna hasret duyduğu o sese sonunda kavuşmuştu.
"Hoş geldin Yuna. Ülkene ve bana hoş geldin"
"Hoş buldum"
Jimin daha fazla dayanamamış ve sıkıca sarmalamıştı Yuna'yı. Onun kokusuna, sesine, bakışlarına her şeyine hasret kalmıştı. Ama bundan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştı.
"Özlemeni sevdim.
Seni, sensiz sevdim.
Artık seni seninle sevmek istiyorum Kim Yuna.
Lütfen, hep yanımda ol"Kapalı gözlerinden birer gözyaşı damlarken kocaman gülümsemişti Yuna. Onun da tek isteği buydu.
"Hep birlikte olalım Park Jimin. Seni seviyorum"
Kocaman gülümsemesiyle biraz geri çekilip alnına bir öpücük bırakmıştı Jimin. Gülümseyerek Yuna'ya bakmayı sürdürmüştü.
"Elimde uzun bir Kim Yuna ile yapılacaklar listesi var"
Kıkırtılarına engel olanamıştı Yuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOCTOR
Fiksi PenggemarHayat kurtarmak için çalış!! Yapmalı mıyım bunu? Ya daha çok üzersem onu?? Kalbim, eskisi gibi sakin kalmaya devam edebilecek mi? Ne zamana kadar gizli kalabileceğim? Ya her şey ortaya çıkarsa! Onun yüzüne bir daha nasıl bakacağım? Ben, sanırım o...