8

309 25 12
                                    

   
  Bazen ruhunuz korkusuz bir şekilde incecik bir ipin üzerinde dolanır. Dengesi kaybolsa öleceğini bilmesine rağmen devam eder buna. Aniden dengesini kaybettiğinde üzerinde gezindiği ip boynuna dolanır ve nefes almasını engeller. İçine hapseder tüm nefesini ve içini kocaman bir sızı kaplar. İçinde birikir o sızı ve gözyaşı olup akar gözlerinden. Belki ip kopsa rahatlayacaktır, nefes alacaktır ama gittikçe güçsüzleştiği için elinden bir şey gelmez....

  Aniden ip kopar ve sert bir şekilde yere çakılır. İçindeki sızıya bir de fiziksel acı eklemiştir ve nefesi iyice kesilir. Belki de yok olma vakti gelmiştir. Yavaş yavaş acı çeke çeke yok oluyordur...

Baekhyun gözlerini açtığında bomboş bir odayla karşılaştı. Karşısındaki koltuğun boş olması canını çok yakıyordu. Sanki biri kalbini elleri arasına almış ve var gücüyle sıkıyor gibiydi.

  Kyungsoo onun için çok değerliydi. Özellikle son zamanlarda bunu gösteremiyor olsa da arkadaşı için canını bile verirdi Baekhyun. Onu çok fazla seviyordu.

  Gözlerine biriken yaşları sildi. Acıyan vücudu ile zorla hastane yatağında doğruldu. Daha fazla kalmayacaktı hastanede.

  Kolundaki serumu kendisi çıkaracakken içeriye hemşire girmişti. "Bekleyin!" diyerek sesini yükseltti hemşire. Ardından Baekhyun'a atıldı ve serumu kendisi çıkardı. "Çıkabileceğinizi haber vermek için gelmiştim. Geçmiş olsun." dedikten sonra odadan çıktı hemşire. Baekhyun da yatakta kalktı ve odadan çıkıp kattaki asansöre yürüdü.

  Asansöre bindikten sonra zemin katın düğmesine basıp beklemeye başladı. Beklerken aklına hastane ücretini ödeyecek paranın yanında olmadığı gelince iç çekerek kafasını hafifçe geriye doğru vurdu. Ne yapacaktı?

  Zemin kata indiğini belirten sesi duyunca asansörden çıktı Baekhyun. Titrek adımlarla hastane ücretinin ödendiği kısma doğru yürüdü. Hala ne yapacağını bilmiyordu.

  Kapıyı tıklattı Baekhyun ve onay sesini duyunca içeriye girdi. "Byun Baekhyun. Ücret?" diyerek sordu Baekhyun.

  Bilgisayar başındaki adam yorgun gözlerle bilgisayar ekranına baktı ve bir şeylere tıkladıktan sonra Baekhyun'un yüzüne baktı. "Ücret ödenmiş. Geçmiş olsun." dedi ve işine geri döndü. Nasıl ödenmiş olabilirdi ki?

  "Yanlışlık mı oldu?" diye bir soru sordu Baekhyun.

  "Byun Baekhyun demedin mi?"
 
  "Evet."

  "Ödenmiş. Geçmiş olsun." diye tekrarladı adam ve işine tekrar geri döndü.

  "Teşekkürler." diye mırıldandı Baekhyun ve odadan çıktı. Kimin ödediğini bilmese de ödeyen kişiye içten içe minnet duyuyordu Baekhyun.

  Belki de Kyungsoo...
 
























  Baekhyun hastaneden çıkmış evine doğru yürürken çok halsiz hissediyordu. İçindeki boşluk daha da artmıştı. Kalbinde uzun zamandır hissettiği boşluğun acıdığını hissediyordu. Üşüyordu Baekhyun, çok fazla üşüyordu. Yalnızdı ve çok üşüyordu. Canı çok yanıyordu.

  Nefessiz kaldığını hissediyordu. Neden kaynaklanıyordu bu? Sona mı gelmişti artık? Yoksa kalbinin acısı mı buna sebebiyet veriyordu? Çok kötü hissediyordu...

  Kaldırımın kenarına oturup ellerini yere yasladı. Derin derin nefesler almaya başladı ve başını gökyüzüne kaldırdı. Gökyüzü iyi gelirdi, gelirdi değil mi?

  Gökyüzü lacivert rengini almaya başlamıştı. Garip şekillerdeki bulutlar yavaşca şekil değiştirerek terk ediyordu gökyüzünü ve başka yerlerin gökyüzünü süslemek için süzülüyordu.

ILLEGALSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin