19

352 24 5
                                    

Damarlarında dolaşan sinir tüm vücuduna yayılıyordu. Bu sefer kriz geçirmiyordu. Aksine Kim Junmyeon ile konuştuklarını düşünüyor ve katil olma düşüncesine engel olamıyordu. İki başarılı iş adamı gibi duran ama çocuk gibi düşmancılık oyununa tutuşan aptallar yüzünden arada kendi hayatı mahvolmuştu. Sayısız kriz geçirmiş, defalarca ölümle burun buruna gelmişti. Bunlar yetmiyormuş gibi en yakın arkadaşını kaybetmişti.

Oh Sehun pişkin pişkin Baekhyun'un sütten çıkma ak kaşık olmadığını ima ettiğinde Baekhyun bunu kabul etmişti. Bunu kabul etmişti çünkü ortada bir olay varsa suçlu asla tek bir kişi olmazdı. Ama Kim Junmyeon ile girdiği saçma sapan bir düşmanlık mevzusunda arada kendi hayatı mahvolmuştu. Bu durumda suçlu kimdi? Her şeyi yanlış anlayıp Baekhyun'un hayatını karartan Oh Sehun mu, Oh Sehun'un her şeyi yanlış anlamasını sağlayacak kadar zeki olan ama farkında olmadan Baekhyun'un hayatının kararmasında rolü olan Kim Junmyeon mu?

Bu olayda herkesin parmağı vardı. O gece oraya gitmiş olan Baekhyun'un da suçu vardı, her şeyi yanlış anlayan Oh Sehun'un da ve ortaya yeni çıkan, adamı sanıldığı Kim Junmyeon'un da.

Koltuktaki yastığı sinirle yere fırlattı. Kafayı yiyecek gibi hissediyordu. Kim Junmyeon ile karşılaşmasının üstünden bir hafta geçmişti. Bir haftadır olan biteni düşünmekten kafayı yeme raddesine gelmişti.

"Baek?" ah! Bir de üç gün önce gelip evine kamp kuran eski sevgilisi Hyejin vardı... "Ne oldu?"

"Bir şey olmadı Hyejin, ben odama çıkıyorum. Yalnız kalmak istiyorum." uyarısını yapıp odasına çıktı.

O gün Kim Junmyeon ile konuşmasının ardından kendini hastanede bulmuştu. Arada ne olduğunu hatırlamıyordu. Hatırlamak da istemiyordu zaten.

Hastanede olduğu gün ve ertesi günler boyunca Chanyeol Baekhyun'un yalnız kalmasını istemediği için defalarca kez kendine çağırmıştı. Baekhyun kabul etmeyince bir iki gün kendisi gelip Baekhyun'un evinde kalmıştı ve Hyejin geldiğinden beri ortalarda görünmüyor, Baekhyun'a mesaj dahi atmıyordu.

Bir şeyleri yanlış anlamış olabilirdi çünkü Hyejin fazla samimi davranan ve çok güzel bir kızdı. Baekhyun kovsa da kendi istemediği müddetçe gitmeyeceği için Hyejin'i görmezden gelmeyi tercih ediyordu. Ama Hyejin'i tanıdığı kadar Chanyeol'ü tanımıyordu ve Chanyeol'ün neden mesaj dahi atmadığı hakkında bir fikri yoktu.

Geçen hafta ona, onu sevdiğini itiraf etmişti. Chanyeol de aynı itirafta bulunmuştu ama erken mi davranmışlardı? Birbirlerini pek de iyi tanımıyorlardı. Sadece sevgi de bir şeylere yetmezdi.

Oflayarak yatağa uzandı Baekhyun. Telefonunu çıkarıp bir süre önce Chanyeol'ün kendisine dinlettiği şarkıyı açtı. Bu şarkıyı duymak ona garip bir huzur veriyordu.

(Baekhyun- My Love)

Şarkı bittiğinde bıraktığı telefonunu eline aldı ve Chanyeol'ün ara sıra ona gönderdiği fotoğraflarına baktı.

Yarın randevusu vardı. Üçüncü seansına tek başına gitmek istemiyordu ama ses çıkarmayan Chanyeol'e bakılırsa tek gidecek gibi görünüyordu.

Chanyeol'ün şu an ne yaptığını bilmeyi çok isterdi. Ya da onun kollarında olup huzurlu kokusunu doya doya içine çekmeyi. Baekhyun Chanyeol'ü tanımıyordu. En çok neyi sevdiğini, neyi sevmediğini, boş zamanında neler yaptığını... Onun hakkında adından ve güzel kokusundan başka bir şey bilmiyordu. Aynı şekilde Chanyeol de Baekhyun'u tanımıyordu.

O gece Chanyeol'ü sevdiğini söylerken ciddiydi. Tüm samimiyetiyle bu itirafta bulunmuştu. Ama aklına Chanyeol'ü tanımadığı gelince bunun erken bir itiraf olduğunu düşünüyor ve yüzü kızarıyordu. O gece ve sabahında yaşadıkları birliktelik... Baekhyun gerçekten Chanyeol etrafındayken nefes aldığını hissediyordu. Ne zaman bu dereceye geldiğini bilmiyordu fakat zaman içinde Baekhyun uzun boylu güzel çocuk yanında olmadan duramaz hale gelmişti.

ILLEGALSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin