Chanyeol gece aklı çıkana kadar düşündüğü sırada uyuyakalmış, sabah uyandığında kolları arasındaki küçük bedenin hala orada olması içine huzur dalgası yaymıştı. "Günaydın," sesi kulaklarına dolduğu sırada uyanma alışkanlığı olarak kollarını yukarı kaldırıp esnedi ve kollarını yeniden gece boyu olduğu gibi küçük olana aynı şekilde doladı. "Günaydın," diye cevap verdi ardından uykulu sesiyle. Ufak beden kollarının arasından yavaşça ayrılırken bedeninin üşüdüğünü hissetti. Zihni yavaş yavaş açılırken "Saat kaç?" diye sordu. Ufak olan ise bilmediğini belirtir gibi omuz silkti. Cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı. "Benim hemen çıkmam gerek. Önemli bir dersim var," dedi ve yataktan kalktı. "Dersten sonra gelirim, kendine iyi bak." diyerek gülümsedi ve hızla odadan çıktı. Bugün tezini teslim etmesi gerekmese hastaneden ayrılmazdı fakat son senesinde hiçbir dersten kalmak istemiyordu.
Okula gitmeden önce gidebileceği en hızlı şekilde evine gitmiş ve gerekli bütün eşyalarını alıp hızla evden çıkmıştı. Okula tam zamanında vardığında rahatlıkla derin bir nefes verip uzun bacaklarıyla sınıfına koşmaya başladı. İşte sonunda gelmişti!
Hazırladığı CD'yi ve gerekli belgeleri ulaştırması gereken yerlere ulaştırmış ve nihayet özgür kalmıştı. Son dersinden de çıktıktan sonra saatini kontrol etti. Öğlene geliyordu. Zaman gerçekten hızlı geçmişti! Karnından sesler gelmeye başladığında Chanyeol kahvaltı bile yapmadığını hatırladı. O an kendine inanamamıştı. Nasıl dayanmıştı bu kadar süre aç kalmaya? Nasıl yemek yemeyi unuturdu!
Son zamanlarda az da olsa yemek yemeye başlayan Baekhyun aklına gelince gülümsedi ve yemek yeme işini biraz daha ertelemeye karar verip Baekhyun'un sevdiğine emin olduğu kruvasanlardan almak için fırına yürüdü.
Fırından ikisini de doyurmaya yetecek kadar kruvasan ve ek birkaç şey daha aldıktan sonra hemen fırının yanında bulunan yere girip iki tane de kahve aldı. İşte şimdi hastaneye geri dönebilirdi!
Ardı ardına dolu gelen toplu taşıma araçlarına binememesi ve artık tenini ısırmaya başlayan soğuk sinirini bozarken karnı iyice acıkmaya başlamıştı. Sonunda gelen dolmuşa her şeye rağmen binmeye karar verdi.
Sıkışık ve sinir bozucu yolculuğun ardından hastaneye ulaşmıştı. Hastanenin girişinden geçtiği sırada son zamanlarda çok fazla hastaneye geldiğini fark etti. Baekhyun ilk başlarda ona çok korkunç geliyordu. Hatta şimdilerde bile ondan korkuyor veya çekiniyordu fakat ilk zamanlarda olduğu gibi değildi. Artık iletişim kuruyorlardı ve Chanyeol zaman geçtikte Baekhyun'a daha çok alışıyor, onu daha çok görmek istiyordu. Ona daha çok destek olmak...
Baekhyun'un odasına geldiğinde kapıyı hemen açtı ve "Ben geld-" diye sesleneceği sırada boş odayı fark ederek duraksadı. "Baekhyun," diye seslendi boş odaya fakat ses seda yoktu. "Baekhyun lavaboda mısın?" lavaboya doğru gidip kapıyı tıklattı ama yine ses yoktu. Ters giden bir şeyler mi vardı? Doktorlar birkaç kontrol için başka bir yere götürmüş olabilir miydi? En iyisi sormaktı.
Koridora çıktı ve danışmada bulunan hemşirenin masasına gitti. "Pardon,"
"Buyurun."
"Baekhyun... Bir yere mi götürülmesi gerekti ya da herhangi bir şey..."
"Hayır. Odasında olması gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ILLEGALS
Fanfiction"Bir kere..." Chanyeol en sonunda konuştu. Boğazını temizledi ve devam etti. "Bir kere sarılabilir miyim?" titreyen sesiyle zar zor konuştu. Baekhyun'un kalbi biraz daha acımıştı. Gülümsediğinde kalbi biraz daha acırken kollarını açtı ve büyük beden...