Kaşlarım çatılırken boynuma dayanmış bıçağı yok sayıp ona doğru döndüm.
"Beni tehdit edebileceğini mi sanıyorsun?" Umursamaz bir tavırla başını salladı.
"Ne anladıysan o." Gözlerim bir ara Çağana kaydı. Koyu gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Boğazımdaki bıçağa boynumu iyice yaklaştırdım. Bıçağın sivri ucu canımı acıtıyordu.
"O zaman beni öldürmen gerekecek çünkü böyle bir şey asla olmayacak. O aptal işlerinize başkasını bulun." Onun sinirlenmesini beklerken o tam tersi gülüp elindeki bıçağı indirdi.
"Tahmin etmiştim." Deyip arkasını dönüp bir kaç adım atıp durdu.
"Şu...kardeşinin ismi neydi.." kaşlarım çatılırken ne dediğini idrak etmeye çalıştım.
"Bora, evet Boraydı." Yüzünü bana çevirip yavaş yavaş üzerime gelmeye başladı.
"Sen değil ama o delikanlı bunu yapabilir değil mi?" Başımı sağa sola sallayıp güldüm
"O asla böyle bir şeyi yapmaz."
"Sen ölümden korkmuyor olabilirsin ama o korkuyor. Seçim senin, ya kardeşin yerine sen olursun yada-"
"Bu kadarı fazla! istemiyor işte. Ona güvenemeyiz." Önümdeki genç Çağanı kaale bile almadan devam etti.
"Seçimini yap. Hadi çocuklar bizim burada işimiz bitti." Yanımdan geçip kapıyı açtığı zaman durdurdum
"Bunu yapabilecek kişiler vardır mutlaka! Neden ben!"
"Çünkü ben yeni ve sağlamları severim."
.
Yarım saattir sınıfta Çağan ile birlikteydik. Ne o çıt çıkarıyordu nede ben. Hiç bir şey anlamıyordum. Nasıl bir şeye bulaşmıştım? Kafayı yemek üzereydim. Çağanı n telefonu sessizliği bozarken kafamı bile kaldırmadım gömdüğüm sıradan.
"Evet?" Bir süre ses gelmedi.
"Evet efendim şu an yanımda. Merak etmeyin. Tabi vereyim telefona." Kaşlarım çatılırken başımı kaldırıp ona ters ters baktım.
"Baban." Deyip elime telefonu tutuşturdu. Babam Çağanı n numarasını nerden biliyordu ki? Bir süre Çağanın yüzüne baksamda Telefonu kulağıma götürdüm
"Efendim?"
"Kızım? Nerdesin sen? Neden haber vermiyorsun geç kalacağım diye?" Dudaklarımı birbirine bastırırken midemde tuhaf bir his belirdi.
"Haber verecektim ama aklımdan çıkmış."
"Senin neyin var? Sesin kötü geliyor." Gözlerimi kapatıp kendime lanet ettim. Sonra kendimi toparlamaya çalıştım.
"Ben iyiyim sadece uykum geliyor ondandır."
"Eve geleceksin değil mi?"
"Evet. Geleceğim."
"Pekâlâ görüşürüz." Telefonu kapatıp sıranın üzerine bıraktım.
"Hadi kalk eve bırakayım seni." Ona ters ters bakıp yerimden kalktım.
"İstemez." Sınıftan çıkıp alt kata indim. Kapının açık olduğunu tahmin ediyordum çünkü o adamlarda buradan çıkmış olmalıydı. Kapının önüne gelince kapıyı ittim ve beklediğim gibi kapı açıldı. Rüzgar saçlarımı savururken yürümeye devam ettim. Okulun bahçe kapısından da çıkacağım sırada bir el kolumu tutup kendine dönderdi. Bunun kim olduğunu tahmin etmemek zor değildi.
"Ne var?"
"Bu saatte gidemezsin." Kolumu elinden kurtarıp bir kaç adım uzaklaştım.
"Sanane? Emin ol içine sürüklediğin bok yolundan daha iyi."
"O aptal merakın yüzünden oldu tüm bunlar!"
"Adamlar benim burada olduğumu bile bilmiyordu! Kimi yiyorsun sen be!" Çağan elini saçından geçirdi.
"Bak bir yolunu bulmaya çalışacağım." Kaskatı yüz ifadesiyle üzerine yürüyüp tam dibinde durdum. Gözlerimin içi ateş gibiydi. Sinirden kuduruyordum. Böyle bir şey benim nasıl başıma gelişmişti? Hala aklım almıyordu.
"Bulsan iyi edersin," diye fısıldadım tam gözlerinin içine bakarken
"Yoksa kendimi yakma pahasına polise herşeyi anlatırım." Çağan tek kaşını kaldırıp başını eğdi.
"Anlat. Beni tehdit edecek son kişisin küçük yılan." Yakınlığı rahatsız etsene bundan hiç etkilenmemiş gibi yapıp gülümsedim
"Pekâlâ, beni karakola bırakır mısın? Yoksa ben kendim gideyim mi?" Çağan eliyle arabasını gösterdi.
"Hay hay. Arabam bu tarafta." Geri adım atmaması bozguna uğrattı. Ama ona renk vermeden yanından geçip gittim. Arabasının yanına varınca arkamı dönüp ona baktım. Çağan serseri bir tavırla gülümseyip. Arabanın kilidini açtı. Beklemeden kapıyı açıp yerimi aldım. Göz ucuyla Çağanında arabaya bindiğini gördüm. Arabayı çalıştırırken gayet sakindi. Gerçekten beni karakola mı götürecekti?
Görürse bile herşeyi itiraf edebilir mıydım? Evet ederdim. Bu yasa dışıydı bunu kabul edip başımı derde sokamazdim.
Araba karakolun önünde durunca yüzüme baktı.
"In hadi." Kalbim heyecandan çarparken kapıyı açtım.
"Ama sonradan başına gelecekler için hazırlıklı ol." Kapı açıktı sadece dışarıya çıkıp o karakola girmeliydim. Ama neden yapamiyordum. Onun boş tehditlerine aldırdığım yoktu ama yinede içimde bir sıkıntı baş göstermişti.
"Umrumda degil."
"Ailen bile mi?" Karakolun kalabalık kapısına bakarken başımı salladım.
"Ailem bile." Hayır umrumdaydi. Tamam pek aram yoktu ama aileydi işte. Başka bir şey söylemedi. Sağ ayağımı dışarı attım. O sırada Çağanın Telefonu çaldı.
"Söyle? Ne! Bu çok riskli. Pekala. Geliyoruz." Diğer ayağımı çıkarırken ona baktım .
"Liyanın bir fikri var."
Bölüm sonu...
Vote ve yorum bırakmayı unutmayın ❤
Sizi çok seviyorum ♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT ET +18
Teen FictionÖnündeki çıplak bedene yaklaştı genç adam, elini kaldırıp genç kızın çıplak kalçasını tutup kendine bastırınca, genç kız inlememek için kendini zor tuttu. "Bana itaat et Hare, şimdi önümde diz çök ve kemerimi aç." . Not; Kurgu +18 ve olumsuz davran...